BERKCAN ZENGİN / İZGAZETE - İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, bugün 16.gününde olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başlattığı adalet yürüyüşünü desteklediklerini belirtmek üzere İzmir'de Adalet Nöbeti'ne başlatmıştı. Adalet nöbeti ikinci gününde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için gerçekleşirken adalet nöbetine; yurttaşlar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, çeşitli siyasi parti temsilcileri, ihraç edilen akademisyenler, katılım gösterdi.

Adalet nöbeti esnasında sık sık "Faşizme karşı omuz omuza, Bu daha başlangıç mücadeleye devam, Adalet barış özgürlük, İsyan Devrim Özgürlük" sloganları atıldı.

Basın açıklaması öncesi konuşma yapan Haziran Yürütme Kurulu Üyesi Erkan Altuner; dün sabah ev baskınıyla gözaltına alınan 7 kişinin derhal serbest bırakılması talebinde bulunarak, sabaha karşı ev baskınlarının hukuksuz olduğunu belirtti. Sabaha karşı ev baskınlarının korku salmak, yıldırmak olduğuna değinen Altuner, "Neden sabaha karşı ev Basarlar? Korkutmak, yıldırmak, insanları zor duruma düşürmek için. Ama yanıldıkları bir şey var. Ne dün ne de bugün devrimcilere, ilericilere, aydınlara, sosyalistlere, Haziran'cılara, boyun eğdiremediler eğdiremeyecekler, korkutamadılar korkutamayacaklar" dedi.

Güçlerini halktan aldığını söyleyen Altuner; "Biz gücümüzü tarihten alırız, bilincimizden alırız, halkımızdan, haklılığımızdan alırız. Bize boyun eğdirecek değil AKP, feriştahları gelse vız gelir bize vız" dedi. Türkiye Cumhuriyeti'nin suç şebekesi tarafından yönetildiğini vurgulayan Altuner; "Türkiye Cumhuriyeti bir suç şebekesi tarafından yönetilmektedir ve bunun başının sonunun kim olduğu çok iyi bilinmektedir. Biz hırsız katil dediğimiz zaman o kişi çok iyi anlamaktadır kendini. Burdan adını zikretmeyede gerek yok, ağzımızı kirletmeyede lüzum yok. Bir kez daha yavuz hırsız ev sahibini bastırmaya kalkmaktadır. Arkadaşlarımız 7 gün boyunca gözaltınds tutulacak sonrasında akıbetleri ne olacak hesaplarına kalmış" diyerek konuşmasını sonlandırdı.

Altuner'in konuşmasının ardından Duvara Karşı Tiyatro Topluluğu tek kişilik tiyatro oyunlarıyla ve Praksis Müzik Grubu ise müzikleriyle adalet nöbetine destek oldu.

Kanun Hükmünde Kararnameler ile on binlerce kamu emekçisi görevlerinden ihraç edildiğini hatırlatanKesk Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, kapatılan üniversitelerde yaklaşık 60 bin öğrenci ve 3 bin akademisyen bulunduğunu söyledi. Bini aşkın özel kurumun kapatılması ile bu kurumlarda çalışan binlerce kişi işsiz kaldığını vurgulayan Güven, " Ayrıca bu kurumlara kayıtlı yaklaşık 150 bin öğrenci ile Askeri okullardaki (liseler ve harp okulları) 15 bine yakın öğrenci açıkta kalmıştır. OHAL’in ilanının hemen ardından Milli Eğitim Bakanlığı başta olmak üzere kamuda kitlesel ihraçlar yaşanmış, özelde çalışan 22 bin 474 öğretmenin çalışma lisansları iptal edilmiştir. 15 Vakıf Üniversitesi, 109 Öğrenci Yurdu, 1017 özel öğretim kurumu (özel okul) ve tüm askeri liseler kapatıldı. 1176'sı devlet, 401'i vakıf üniversitesinde olmak üzere 1577 dekanın görevden istifası istenmiştir” şeklinde konuştu.

Türkiye, hükümete muhalif olan herkesin susturulmak istendiği belirten Güven, evrensel hukuk ilkelerinin yok sayıldığı, televizyon kanallarının karartıldığı, radyoların susturulduğu, dergi ve gazetelerin kapatıldığı, derneklerin kapatıldığı, belediyelere kayyımların atandığı, gazetecilerin, seçilmiş belediye başkanlarının, siyasi parti yöneticilerinin, muhalif milletvekillerinin tutuklandığı bir ülkeye dönüştürüldüğünü ifade etti.Savaşların olmasını istemediklerini ifade eden Güven, “Analar ağlamasın, çocuklarımız ölmesin diyen, barışı bir arada yaşamı savunanlarız biz. AKP’nin yargısız infazı ile işinden ekmeğinden edilen KESK’li kamu emekçileriyiz. Bizler kendi devletini yaratmaya çalışan AKP’ye biat etmeyenleriz. Hükümet kanadından ise seslerine kulak vermek bir yana, onların sesini dışarıya taşıyanlara yönelik tehditler yükseliyor. Sanatçılar, siyasetçiler, insan hakları savunucuları gibi farklı çevrelerden 111 kişinin Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin karşılanması çağrısıyla gazetelere ilan vermelerine yönelik İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kullandığı tehditkâr ifadeler ve yargılama dahi başlamamışken Gülmen ile Özakça’yı terör örgütü üyesi ilan etmesi, hükümetin demokratik taleplere, hukuka ve insan yaşamına bakışına dair göstergedir” diye ifade etti.

Gülmen ve Özakça, cezaevinde tecrit uygulamasına ve baskılara maruz kalırken dışarıda onlara destek verenler de baskılarla yıldırılmaya çalışıldığını ifade eden Güven, “Tüm bu baskılara rağmen Kanun Hükmünde Nuriye Gülmen ve Semih Özakça KHK’ler ile ihraç edilen on binleri nezdinde direnişlerini sürdürüyorlar ve adalet istiyorlar. Bizler İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, onların adalet taleplerine buradan desteklerimizi sunarken, herkesi bu iki insan nezdinde KHK’ler ile ihraç edilen tüm emekçilerin taleplerinin yerine gelmesi için çaba göstermeye davet ediyor, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ancak dayanışma ile daha güçlü bir hale gelebileceğini hatırlatmak istiyoruz” dedi

Editör: Haber Merkezi