Gizem TABAN/İZ GAZETE- Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İYİ Parti Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Müsavat Dervişoğlu, İzmir’de basın mensuplarıyla bir araya geldi. Toplantıda İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar ve il yöneticileri de yer aldı. Tarihi Havagazı Fabrikası’dan gerçekleşen kahvaltılı toplantıda basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İYİ Partili Dervişoğlu, ülke ve kent gündemine ilişkin çarpıcı mesajlar verdi. Hükümete eleştirilerde bulunan Dervişoğlu, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in görev sürecini değerlendirdi. 

İYİ Partili Dervişoğlu’nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

‘BAKANLAR SİYASET DEĞİL, GÖREV YAPSIN’
Türkiye önemli günler geçiriyor. Halen devam etmekte olan orman yangınlarının acısıyla kavrulduk, sel felaketleriyle uğraşıyoruz. Kayıplar, vefatlar var. Bartın, Karabük, Sinop’ta yaşanan sel felaketinde hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Yaralılara şifalar diliyorum. Doğal afetler öngörü gerektiren şeylerdir. Yaşadığımız coğrafya, hassasiyetinden kaynaklı olarak orman yangınların açık bir yerdir. Dolayısıyla böyle bir coğrafyada yaşıyorsanız bu tehditle karşı karşıyasınız demektir. Devlet olarak birtakım tedbirleri almak, kurumlarınızı işletmek mecburiyetindesiniz. Bu felaketlere bile bile tedbirsiz yakalanmak ciddi bir yönetim zaafiyeti olarak algılandığında kızmayacaksınız. Tedbiriniz, öngörünüz, eylem planınız yoksa eleştiriye açık hale gelir. Tedbirsizliği, öngörüsüzlüğü dile getirenlere karşı da hükümet, ‘muhalefet afetler üzerinden muhalefet siyaset tanzim ediyor’ suçlamasında bulunuyor. Türkiye’de herkes devletin gücünü biliyor, milletin tereddüt ettiği iktidar… Afet zamanı siyaset yapılır mı, elbette yapılmaz ama atanmış bakanlar da siyaset yapmamalı. Tarım ve Orman Bakanı, İçişleri Bakanı da siyaset yapamamalı, görev yapmalı! Biz de muhalefet olarak, onları siyaset yerine görev yapmaya davet ediyoruz. 


 

‘PROVOKASYONLAR BİZİ YILDIRAMAZ’
Genel Başkanımızın önderliğinde Anadolu’nun çeşitli yerlerini ziyaret ediyoruz, sorunlara çözüm üretmek için ortak aklı devreye sokmaya gayret ediyoruz. İl ve ilçe başkanlıklarımıza bu anlamda teşekkür ediyorum. Onların katkısıyla İzmir’i karış karış dolaşıp yerinde ziyaretlerde bulunuyoruz. Esnafların, çiftçilerin, çalışanların sorununu yerinde tespit etmeye gayret ediyoruz. Milletle buluşma programlarımızı sürdüreceğiz. Bu ziyaretlerde provokatif olaylarla karşılaşıyoruz. Eskiden bunların ardında kim var diye tereddütler yaşardık ama şimdi başta AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ifadelerine bakıldığında bu tahriklerin merkezi aleni bir biçimde ortaya çıkıyor. Bu provokasyonlar bizi yıldıramaz. Boş yere uğraşmasınlar. Millet bizi çağırıyor, biz millete gidiyoruz. Buna devam edeceğiz. 

 

‘GÖÇ YÖNETİMİ SORUNLU’
Göç yönetiminde sorunlar yaşandığı aşikârdır. Mazlum insanların ülkemize gelmelerini asla yadırgıyor değilim ama bunu plan çerçevesinde gerçekleştirmemiz lazım. Sınır kapıları delik deşik ülke görüntüsü sergilememiz lazım. Uzun vadede demografik problemlerle karşı karşıya kalmamız söz konusu olabilir. Devletin bu konuda uyanık olması lazım. Hükümetin bizi, mazlum insanları ülkesinde istemeyen kişilermiş gibi tarif etmeyi bırakması lazım. Kadim bir milletseniz kollarınızı açacaksınız ama bunu yerleşim planlarını, iskan sorunlarını halletmeden, uzun vadede eğitimleriyle alakalı tedbirleri almadan gerçekleştirmiş olursanız ülkeyi göç hendeğine dönüştürürsünüz Bu da gelişmeler de vatandaşlarımızı rahatsız eder. Bazı yerde Afganlar Taliban bayrağı açtı, bazı yerlerde olaylar yaşanıyor. Burası İzmir, o tuzaklara hiç düşülmeyecek bir yer. Türkiye’nin en uyanık insanları, en kadirşinas insanlarının, aklıselim insanları burada yaşıyor ama buna rağmen olanlardan etkilenmediğimizi söylemek mümkün değil. Bunları, hükümeti zor durumda bırakmak için söylüyor değiliz, sorunlar çözümsüz olmadığı için söylüyoruz. 

 

‘MİLLET NE İSTERSE BİZ ONU KONUŞACAĞIZ’
Türkiye yönetilemiyor. Türkiye’yi yönetmeye talip olduğumuzun, bu arzumuzun kamuoyu tarafından bilinmesini istiyoruz. İYİ Parti’nin Türk siyasetine kazandırdığı bir dil var. Millet ne istiyorsa biz onu konuşacağız, iktidar bizi istediği gibi konuşturamayacak. 

 

‘HÜKÜMET, DEPREMZEDELERE KULAK VERSİN’
Depremzedelerin çok ciddi sorunları var. En büyük sorun da anlaşılamıyor olmaları. Hükümeti, depremzedelerin sorunlarına kulak vermeye davet ediyorum. Bir pandemi yaşıyoruz. Aşı meselesinin, tedbirlerin çok ciddiye alınması lazım. Aşı karşıtlarını yadırgıyorum. Böyle bir salgın sürecinde başkasına zarar verecek şahsi kararların alınması yerinde değil. Aşı olmamış vatandaşlarımızı zaman kaybetmeden aşı olmaya davet ediyorum.

 

‘MUHALEFET SEÇİMDEN KAÇMAZ’
TBMM’deki demokrasi, hukuk, adalet arayışına devam edeceğiz. Meclis’e çokça soru önergesi veriyoruz ancak birçoğuna ne yazık ki yanıt alamıyoruz. Bu zamana kadar olmayan, yaşanmamış bir süreç geçiriyoruz. Türkiye genelinde seçmene demokrasinin en kıymetlim varlığı olduğunu gösterebilmek için seçim olsun olmasın ayağına giden bir siyasi partiyiz. Bunlar kampanya çalışmaları değil. İYİ Parti olarak bu ziyaretleri kampanya programı olarak yapmıyoruz ama vatandaşta şöyle bir hissiyat var; vatandaş sandığı bir an önce önünde istiyor. Partilerden çok vatandaş seçim atmosferine girmiş. Baskın mı olur, erken mi olur bilemiyoruz. Anayasaya göre Cumhurbaşkanı’nın tekrar aday olup olamayacağı konusunda tartışmalıdır. Bir kesime göre üçüncü kez aday olacağı için aday olamıyor. Onun için bunun önüne geçmek için seçimi erkene taşıyacaklarını düşünüyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan TBMM’yi feshederse yine aday olamıyor. O yüzden bu kararın parlamento olarak alması lazım. Ancak seçim yapacağız derlerse muhalefet hiçbir seçimden kaçmaz, kaçamaz.

 

‘GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER’
‘Seçimi kaybetseler de gitmezlerse, gitmemek için birtakım planlamalar yapıyorlarsa, bazı çevreler iç savaş projelerini hayata geçirirse’ gibi kaygıları konuşur bir ülke haline geldik. Ne demek gitmezse. Atatürk İngilizler için ne söylediyse ben de onu söylüyorum. Geldikleri gibi giderler! 

 

‘HARAKİRİ YAPMASINLAR, İSTİFA ETSİNLER’
O vazifesini yapamayan bir Orman Bakanı var. Yerleşim birimleri belediyenin yetki sınırları içindedir, yerleşim alanlarında çıkan yangınların söndürülmesinde aktif rol belediyelere verilmiştir. Ancak şöyle bir şey var; yangın söndürme uçağınız var ama Orman Bakanlığı’nın izni olmadan kullanamazsınız. Belediyeler izin alabilirse yangın uçağı kiralayabilirler ama bunların orman yangınında kullanılması bakanlık ya da merkezi hükümetin iznine tabidir. Yangın yerlerindeki çoğu belediye Millet İttifakı başkanları tarafından yönetiliyor.  Hükümet orman yangını bile olsa kendisine muhaliftir diye Millet İttifakı’na bağlı belediyelerle koordineli çalışma tercihinde bulunmuyor. Bunu, hangi bakan söyler ki? ‘Orman yangınlarının söndürülmesi için yardıma ihtiyacımız var’ demek nasıl devleti aciz göstermek olarak tasvir edilir? Bu yangın Türk milleti devletin gücünden kaynaklarından emindir, kaygılandığı tek bir şey var o da hükümettir. Bu yangın Japonya’da olsaydı harakiri yaparlardı. Biz onlardan harakiri yapmalarını değil adam olmalarını istiyoruz. Adam olsunlar istifa etsinler.

‘HEDEFİMİZ TÜRKİYE’NİN ÖNÜNÜ AÇMAK’
İlan edilmiş tek aday var o da kendi kendini ilan etmedi. Bahçeli, Erdoğan’ı cumhurbaşkanı adayı olarak ilan etti. Cumhur İttifakı’nın adayı belli. Ama Millet İttifakı, Cumhur İttifakından farklı bir model. İttifakı oluştururken her seçimin kendi şartları içinde ele alınmasını temin ederek ittifakı oluşturduk. 2018 seçimleri, 2019 seçimleri modelleri birbirinden farklıdır. İYİ Parti’nin şu ana kadar adaylığı açıklanmış ya da adaylığı söz konusu olan herhangi bir kişiye yönelik olumsuz bir beyanı yoktur. Kemal Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili; açık şekilde Millet İttifakı karar verirse böyle bir şey olabileceğini söyledi. Daha seçim sürecine girmeden Tayyip Erdoğan’a rakip seçme imkanı verecek kadar siyasi saflığa sahip değiliz. Her partinin genel başkanı cumhurbaşkanı adayı olmak ister ama benim genel başkanım farklı. Şahsen, Türkiye’nin önünü tıkayacak hiçbir adımı atmayacağının sözünü vermiştir.  Türkiye’nin önün açacak şey; iyileştirişmiş, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmek. Bizim hedefimiz Türkiye’nin önünü açmak. 

 

‘İZMİRCE KONUŞACAK’
20 yılı aşkın süredir İzmir’de siyaset yapıyorum. Zaman zaman benim için de sert konuşan adam derler. Ancak İzmir’de siyasetin dili sertleştiyse bunun müsebbibi belli. Ancak ben onlar istiyor diye sert dille konuşmam; ben İzmir’in istediği dili konuşurum. İktidar partisine mensup bazı kişiler özellikle sosyal medya üzerinden Hasan Dağı’na oduna gider misali siyasi partilerin liderlerine dil uzatan açıklamaları var. Seviyelerine biz inmeyiz. Türki siyasetinde hakarete, husumete yer açan bir dil tutumuna asla sıcak bakmıyoruz. Hele de İzmir siyasetçileri açısından da yadırgadığımı söyleyebilirim. Kimseyi rahatsız etmeden öyle ağır cümleler kurabiliriz ki… Hitabet sanatına başvurup ince esprilerle konuyu öyle bir karşılayabilir ki… Patenti bana aittir; İzmir’de siyaset yapan İzmirce konuşacak.

 

‘SOYER’DEN DAHA CİDDİ ADIMLAR BEKLİYORUZ’
İzmir ciddi sorunlarla baş etmek mecburiyetinde olan bir kent. Sayın Tunç Soyer de 2 buçuk yıldan 3 yıla gidiyor ama İzmir çok uzun zamandır Tunç Soyer’in mensubu olduğu parti tarafından yönetiliyor.  Millet İttifakı olarak biz 2 buçuk yıldan beri özellikle seçilme sürecine katkılamız bakımından söylüyorum; önemli işlere imza attığı söylenebilir. İzmir’de merkezi yönetim-yerel yönetim uyumsuzluğunun ortadan kaldırılması noktasında fedakar adımları atan bir taraf olarak da anılabilir. Ama İzmir’in sorunlarının çözülmesi noktasında daha ciddi adımların atılmasın bekliyoruz. İzmir’de bir trafik sorunu var. Bu sorunun çözülmesi sadece belediyenin gayret ve performansıyla olabilecek iş değildir, kentte yaşayanların da buna katkısı gerekiyor. Projelerin ortak akılla, toplumsal kabulle yaşama geçirilmesi lazım. İzmir bu zamana kadar yönetildiği gibi yönetiliyor ama İzmir halkı, daha fazlasını hak ediyor. Bu kent, verdiklerinin karşılığını alabilen bir kent konumuna taşınmalı. Merkezi yönetim de İzmir’i ciddi biçimde ihmal ediyor. Dolayısıyla İzmir, kendi imkanlarıyla, kaynaklarıyla, potansiyeliyle doğru bir yolculuğu sürdürmeye gayret ediyor.

 

‘DOĞRUSU VARSA YANINDAYIZ…’
Gerek hükümeti gerek belediyeleri muhalif ya da muvafık olduğum için değil, yaptıkları doğrular ve yanlışlar çerçevesinde değerlendiriyorum. Hükümetin de doğru bir işi olursa destek vermeye elverişli bir partiyiz, yerel yönetimlerde de mesele böyle. İstanbul Ankara, Antalya, Adana belediyeleri doğru iş yaparlarsa, biz ittifak ortağı olmanın mutluluğunu yaşarız, yanlış bir şey yaparlarsa da onları eleştirerek doğru iş yapmalarını sağlamanın tarafında oluruz. Yanlışı varsa karşısındayız, doğrusu varsa yanındayız!

Editör: Haber Merkezi