İZ GAZETE - Basın toplantısında CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, DİSK Ege Bölge Sorumlusu Memiş Sarı, İl Yöneticileri ve sendika temsilcileri de Bakan’a eşlik etti. Toplantıda ilk olarak söz alan CHP İl Başkanı Yücel, ‘Demokrasi ve parlamenter sistem 20 aydır askıya alınmış, TBMM fiilen bertaraf edilmiş durumdadır. Ülkeyi tek adam zihniyetiyle yöneten AKP iktidarı TBMM’de konuşulup tartışılmadan, muhalefet partilerinin ve STK’ların, görüşlerini almadan sonuçlarını düşünmeden, yaptım oldu mantığıyla toplumun geniş kesimlerini ilgilendiren konularda KHK’larla düzenlemeler yapmaktadır. Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verileceği vaadiyle çıkarılan 696 sayılı KHK ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümlerine aykırı bir şekilde hükümlü kontenjanından çalışan işçi ve emekçi kardeşlerimiz işsiz kalma tehdidiyle karşı karşıya bırakıldı. Hiçbir mantığı ve hukuki dayanağı olmayan bir şekilde taşeron işçilerde devlet memuru olma koşulları aranıyor. Biz CHP olarak AKP iktidarının bu hukuk dışı uygulamalarına karşı işçi ve emekçi kardeşlerimizin haklarını savunmak için kamuoyu önünde TBMM’de ve alanlarda mücadelemizi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

‘TAŞERON ÇAĞDAŞ KÖLELİKTİR’

CHP İzmir milletvekili Murat Bakan ise, ‘Biliyorsunuz şu an çok tartışma yaratan bir KHK var 696 sayılı KHK. Çok şeyi düzenleyen bir KHK. İktidarın ‘taşerona kadro’ diye müjdelediği bir konuyu da düzenliyor. Taşerona kadro konusu nedir? Genel Balkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ‘taşeron çağdaş köleliktir’ demişti. Bu çağdaş köleliği sonlandırmak için biz hem 7 Haziran seçimlerinde hem 1 Kasım seçimlerinde bildirgelerimizde taşeronu kaldıracağız dedik. İstisnasız bir kaldırmadan bahsediyoruz. Taşeronun kaldırılması devlete yük değildir. Esas itibariyle bütün özlük hakları yine kamu tarafından ödenen işçilerdir. Ama iş güvencesi yok, sürekli değişen şirketlerde çalışıyorlar. Biz dedik ki bunların tamamını kamuya alacağız ve bu taşeron zulmüne son vereceğiz.’ dedi.

‘BİZİM 6 SENE ÖNCE YAPTIĞIMIZI BUGÜN İKTİDAR BU KHK İLE YAPMAYA ÇALIŞIYOR’

Bakan, "Bununla ilgili Türkiye’de ilk düzenleme ben büyükşehir belediyesi meclis üyesi grup sözcüsüyken 2012 yılında Büyükşehir Belediye Başkanımız taşerona kadro müjdesi verdi ve gerçekleştirdi. Ondan önce de yine Büyükşehir Belediye davası bünyesinde biliyorsunuz DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı’nın da dahil olduğu sendikacı arkadaşlarımız tutuklanmıştı. Sonrasında beraat etmişlerdi. Daha sonra 650 işçinin işinden olma durumu söz konusuydu, 2012 yılında Büyükşehir Belediyesi tüm taşeron işçileri belediye şirketlerine alarak bu işi çözdü. Bugün yapılan düzenlemeye baktığımızda, yerel yönetimler için söylüyorum, işçilerin belediye şirketlerine alındığını görüyoruz. Aslına bakarsanız bizim 6 sene önce yaptığımız işi bugün iktidar bu KHK ile yapmaya çalışıyor. Ama bunu yapıyor mu? Yapmıyor. Satır aralarında yazılanlar o kadar çok ki, binlerce, on binlerce insan işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya. Eğer bir düzenleme yapılmazsa ya da bizim önerdiğimiz düzenlemeler desteklenmezse 2 Nisan’dan sonra bu insanlar işsiz, ekmeksiz kalacak. Yani müjde diye getirdikleri düzenlenmez ise taşerona kadro değil, taşeron işçinin ekmeğine taş doğramaya dönüşecek. Şu an yaşanan budur. Bakın bu 696 sayılı KHK ile araç kiralama hizmetlerinde çalışanlar, yemek hizmeti alımlarında, danışmanlık hizmetleri alanında çalışanlar, hastane bilgi yönetim hizmetlerinde çalışanlar ve çağrı merkezi hizmetinde çalışanlar istisna kapsamında. Yine mevsimlik işçilerin durumunda bir değişiklik yok. KHK’nın 106. maddesinde onların çalışma süresini ancak Maliye Bakanlığı uzatabilir. Yerel yönetimlerde taşeronlaşmayı ortadan kaldırıyor mu bu KHK? Hayır kaldırmıyor. Çünkü orada diyor ki; Personel çalıştırmaya yönelik ama birçok farklı ihale var örneğin hizmet alımı, danışmanlık ihaleleri. Bu ihaleler de kapsam dışında kalıyor. Yine emekli işçileri kapsam dışı bırakıyor. Biliyorsunuz 2 Nisan itibariyle KHK uygulanmaya başlanacak. Örneğin, 30 Mart günü bir işçi emeklilik hakkını kazandı, bir işçi de 3 Nisan günü emeklilik hakkını kazandı. O aradaki dört gün birini işsiz, ekmeksiz bırakıyor. Böyle bir düzenleme söz konusu." dedi.

Bakan sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Emekliler ile ilgili ben bir kanun teklifi verdim. 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de değişiklik yapılmasına ilişkin bir kanun teklifi verdim. Emeklilerin kapsam dışında bırakılması için. Şu an meclis gündeminde o kanun teklifimiz. Yine KHK ile işçilerin alacaklarından vazgeçmesi isteniyor. İşe iade davası açmış bir işçi, işe iade davasını kazanmış ama başlamamış. Onun kadroya geçme şansı yok. Yargı kararına rağmen kadroya geçemiyor. KHK’nın 157. maddesi ile KHK’nın 657 sayılı devlet memurları kanundaki tüm şartlar aranıyor. Peki bunlar devlet memuru mu oluyorlar? Hayır, yine işçi. İşçi statüsünde yerel yönetimlerde, İl Özel idarelerinde, kamuda çalışacak işçiden devlet memuru olma koşulları aranıyor. Böylelikle arşiv kaydı, daha önce sabıka kaydı olan, eski hükümlü kardeşlerimiz işsiz, ekmeksiz bırakılıyor. Ceza hukukunun temel bir prensibi vardır. Islah etmeyi amaçlar. Hem bir caydırıcılık hem de ıslah etme amacı taşır. Adam on sene önce bir yıl cezaevinde yatmış, çıkmış. Iş sahibi olmuş, çocuk sahibi olmuş, topluma kazandırılmış, bireyi toplumun dışına itiyorsunuz. Ve yüzde 2 eski hükümlü çalışma şartı olduğu halde, bunu görmezden geliyorsunuz. Bununla ilgili de üç ayrı Kanun teklifi verdim. Bir 657 sayılı devlet memurları kanununda değişiklik. İki “Cinsel taciz, çocuk istismarı ve tecavüz suçları” bir de bu devlet memurları kanunlarında bu hükmü getiren, 375 sayılı KHK var. Onunda 23. ve 24. maddelerinde değişiklik yapılmasına ilişkin kanun teklifi verdim. Biz yıllardır işçilerin hak mücadelelerinin hep yanında olduk. Bugün de yaptığımız budur. Biz iktidara diyoruz ki: Ya bizim kanun teklifimize destek olun ya da yeni bir KHK çıkartın. Yeni bir KHK ile bu durumu düzeltin. Çünkü bu yapılan taşerona, zaten çalışan insanlara yeni bir hak değil, on binlerce insanı işsiz ekmeksiz bırakmaktır. İnsanlar isyan ediyorlar. Yarın burada iş bırakma eylemi var. Ve yerel yönetimler bu konuda çaresiz. Çünkü kanun kapsamı belirlemiş, ne girecek ne girmeyecek. Yine bu Kanun Hükmünde Kararname ile birtakım kamu kurumları da kapsam dışı bırakılıyor. Mesela Atatürk Orman Çiftliği, Mesela TRT, Ziraat Bankası, Anadolu Ajansı kapsam dışı bırakılıyor. Özel bütçeye sahip kuruluşlar kapsam dışı bırakılıyor. Niye? Diğerlerinden farkı ne orada çalışan işçilerin? Bununda değişmesi gerekir. Biz bunla ilgili olarak sadece Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl örgütü olarak değil, Cumhuriyet Halk Partisi olarak mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu işin sonuna kadar takipçisi olacağız. Daha önce bu şekilde toplumda bir farkındalık yaratarak değişmesine vesile olduğumuz kanunlar oldu. Örneğin kapatılan vakıf üniversitelerinin devlet üniversitesi olarak açılması bizim verdiğimiz teklifle sağlandı. Yine yoksul öğrencilerin faydalandığı kapatılan dershaneler, bizim kanun teklifimizle açıldı. Biz de diyoruz ki siz bu işçilerin sorununu çözün, bunun onuru bizim olmasın. Buradan bir oy beklentisi için yapmıyoruz. Bu kişilerin ekmek derdine çare olmak için, toplumsal barışı, iş barışını sağlamak için anlatıyoruz."

‘İNSANLARA BU KHK İLE CEHENNEMİN KAPISI GÖSTERİLMİŞTİR’

Murat Bakan’ın konuşmasının ardından söz alan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı yine çarpıcı rakamlar vererek, ‘Bu konuyla ilgili üç-dört gündür açıklamalarda bulunuyoruz. Bugün de Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanlığında Murat Bakan ile beraber bu konuya değinmek, kamuoyu oluşturmak açısından önemli. Kendilerine konfederasyonum adına teşekkür ediyorum. Karayollarında 20 bin işçiden, 14 bin 900 işçi ret verilriken sadece 4 bin 760 kişi kabul edildi. Yani yüzde doksanı elenmiş vaziyette. İzmir İl Sağlık Müdürlüğü’nde 650 kişi kadro ve şirket kapsamının dışında kalmış durumda. Bu KHK kapsamında İzmir’de 6 bin 500 işçi arkadaşımız 2 Nisan itibariyle işsiz." ifadelerini kullandı. Sarı, "İzmir’deki AKP’li, CHP’li, MHP’li belediye ayrımı yapmıyoruz. Bu KHK kapsamında şirketten uzak kalacak 2 bin 500 işçi arkadaşımız var. Bu insanlar en son bulabileceği işte emeğinin en sömürüldüğü işte çalışıyorlardı. Bu insanlar temizlik işçileri, çöp toplayan, asfalt yapan insanlardır. Ege Üniversitesi’nde 382, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde 370, Katip Çelebi Üniversitesi’nde bin 50 kişi mağdur oldu. Bunlar sadece bilinenler. Doğal olarak insanlar cennetin kapısından içeri gireceğiz, kadro alacağız derken bu KHK ile cehennemin kapısı gösterilmiş, bu yüzden CHP İl Başkanlığı’nın ve CHP İzmir milletvekillerinin bu konuya sahip çıkmasından dolayı çok mutluyuz. Ve duyurumuzu bir kez daha yapıyoruz. Yarın saat 13:30 ile 14:00 arası Konak’ta toplanıyoruz. KHK mağduru bu arkadaşlarımızın hakkını savunmak için biz alanda mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha sizlerin huzurunuzda beyan ediyoruz." dedi.

Editör: Haber Merkezi