İZ GAZETE - Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ, eski sporcu, iş insanı, üniversitede eğitmenliğin yanı sıra Altay ve Bornova Belediyespor’da yöneticilik yapmış biri. Başkan İduğ ile çalışma sistemi ve gelecek planları üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. İduğ, yüz okuma sisteminin kaldırılmasından, satın alınan araçlarla nasıl tasarruf sağlandığına kadar birçok konuda sorularımızı yanıtladı. Gençlerle ilgili projelerinden de bahseden Başkanİduğ, üniversite kenti Bornova’nın önceliğinin eğitim, spor ve gençlik alanlarında olduğunu söyledi. İşte Başkan Mustafa İduğ ile yaptığımız keyifli söyleşi:

Cihan Samgar: Başkanım göreve geldiniz,ilk yaptığınız icraatlardan bir tanesi yüz okuma sisteminin kaldırılmasıydı. Kamuoyunda da çok destek gördü bu yaptığınız. Bununla ilgili altı buçuk ayda geri dönüşler nasıl?  Herhangi bir suiistimal olduğunu düşünüyor musunuz? Bu iyi niyetinizin suiistimal edildiğini düşünüyor musunuz?

Mustafa İduğ: Tabi ki düşünüyorum. Suiistimal olmadan bu işin yüzde yüz yürüdüğünü söylemek hayalcilik olur. Öncelikle ben, güven odaklı çalışan bir insanım. Bizim personelimiz eğer teknolojik sistemle sınırlandırılırsa, gün içerisinde sabah gelir akşama kadar oturur akşam da buradan gider. Hiçbir verim alamaz. Benim için herkesin işini yapması çok önemli. Biz burada fabrikada bir iş yapmıyoruz. Yani 8 saat bandın önünde iş yapan, dakikada 60 tane şey üreten bir iş yapmıyoruz. Bizim yapmamız gereken güncel işlerin burada doğru ve yasal bir şekilde yürümesi. Bunu 2 saatte de yapabilirsin, 5 saatte de yapabilirsin. Sabah 9 akşam 5 sisteminde, insanlar robot değil ihtiyaçları var, zamanında ilaç almak için çıkabilir, yemeğe çıkabilir, yarım saat geç gelebilir. İşini aksatmaması, halkın işini aksatmaması benim önceliğim. Bu açıdan ben böyle bakıyorum. Suiistimal olmaz mı, tabi ki.

Cihan Samgar: Önlemek mümkün mü?

Mustafa İduğ: Mümkün değil. Şöyle; mümkün, ama bu şartlarda ben yüzde yüz bunu önleyeceğim diye yola çıkmadım. Ben verimlilik esaslı, memnuniyeti karşılayabiliyorsa, işte her şey yolundaysa ona razıyım. Çünkü ben iş adamı olarak, piyasadan gelen bir insanım. Hedeflerin yüzde yüzünü değil de yüzde yetmişini yaparsanız başarılı bir çalışma olur. Hiçbir zaman için yüzde yüz bir çalışma olmaz. Olursa başka şeyler vardır. O yüzden yüzde yetmiş başarı benim için önemli. Şuanda da gelinen altı, altı buçuk aylık dönem içerisinde tabi bunu altı buçuk aylık belediye başkanlığı yaptığımı söyleyemem. Çünkü Haziran seçimleriyle birlikte Türkiye’de seçimler 3 ay ertelendi. Bizim de o dönem de aklımız İstanbul’daydı. Ancak 4 aydır Türkiye’de ki belediyebaşkanlarının aktif olarak görev yaptığını söyleyebilirim. Bizim bu güvenlikle ilgili olan konu iş ortaklığı mantığında bize doğru geldi böyle bir karar aldık. Burası dediğim gibi fabrika değil, öyle el basacaksın gireceksin bunları doğru bulmuyorum. Sendika da çok doğru bulmuyor. Güven odaklı çalışıyoruz. Elimizden geldiğince yapmaya devam edeceğiz.

Cihan Samgar:Başkanım yine ilk icraatlarınızdan birisi göreve başlar başlamaz DİSK ile toplu sözleşme imzalamanızdı. O süreçten biraz bahseder misiniz?

Mustafa İduğ: Evet, toplu sözleşme öncelikle 5 yıllık bir geçmişe bakarak hareket ettiğim bir konudur. İşçinin hakkı, nispeten enflasyona karşı korunmasıyla mümkün. Yüzde dört ile altı ayda bir alınan zam oranı bu insanların satın alma gücünü çok geriye çekmiştir. En azından Türkiye’de bir asgari ücret farkları gelişti. İşte bin altı yüzden yaklaşık iki bin elliye geldi. En azından bu farkın yansıtılması gerektiğine inanıyorum. Adalet varsa bunun herkese bu şekilde uygulanması gerekir. Dolayısıyla ben ilk geldiğimde buna baktım. Beş yıllık dönem içerisinde geçmişte bu insanların alamadıkları farklar neyse bunların verilmesini kasamın müsait olmamasına rağmen kabul ettim. Çünkü siz de ben de sabah evden çıktığımızda finansal problemimiz varsa iş yerinde verim alamayız. Bunun verimliliğini bekleyen de hayal kurar. Biz kime çalışıyoruz? Halkı memnun etmek için. Kiminle? İş ortaklarımızla. Onları siz mutlu edemezseniz, insanların kafasında finansal problem varsa, kredi kartını ödeyemediyse, eve para bırakamadıysa, ne çöpü temizler, ne de yukarıda imza atabilir. Önce çalışanı motive edeceksin. Tabi ki Türkiye’deki şartlar belli. Çok yüksek noktaya getiremeyebilirim ama en azından yakınlaştırabiliriz diye o imzayı attık. İlk imzamız odur.

Cihan Şamgar: Altı buçuk, yedi aylık başkanlık döneminizde en önemsediğiniz projeniz neydi? Gerçi siz İstanbul seçimlerinin tekrarlanması dolayısıyla 4 aydır başkanlık yapabiliyoruz dediniz ama, bu sürede diyelim.

Mustafa İduğ:Öyle olduğuna inanıyorum. Tunç Bey içinde geçerli bu…

Cihan Samgar:Muhakkak yaparım deyip de bu süre içerisinde ertelemek zorunda kaldığınız, yaptığınız ve çok memnun kaldığınız projeleriniz neler? Geleceğe dair de yapacağınız projeler neler?

Mustafa İduğ: Bir defa biz geldiğimiz andan itibaren Belediyenin tasarruf politikasını çok öncelikle ortaya koyduk. Temel ilkelerimizden bir tanesi satın alma modelinin itibarlı bir belediye olacak şekilde avantaj getirmesi. Örnek; bu kalemi daha önce yüz liraya satın alırken satan firmaya gittik dedik ki; niye yüz lira, piyasa da bu kırk lira?

Paramı ne zaman alacağımı bilmiyorum.” dedi.

Tedarik yapan firma belediyeden parasını ne zaman alacağını bilmiyorsa fiyatı istediği gibi yazar. Siz de paranız olmadığı için onu kabul edersiniz. Bu da satın alma maliyetinizi ikiye katlar. Öncelikle biz parayı altmış gün içerisinde ödeyeceğimizi ortaya koyduk. Bir nakit akış tablosu yaptık, bütçemize göre. On almamız gerekirken yedi tane alalım ama ödeyebilelim mantığıyla gittik. Böyle bir çalışmaya girince piyasaya da şu sözü verdik. Dedik ki; bize mal ver ama en iyi fiyatı istiyorum, güncel, yarın Sayıştay geldiğinde, bu yüz lira satılırken sen nasıl bunu iki yüz liraya aldın diye sorarsa kamu zararı olur. Ben bir defa bunlardan uzaklaşan gerçek piyasa fiyatıyla alan ve zamanında ödeyen bir tüccar gibi düşünüyorum Bornova Belediyesi’ni. Bu açıdan bakıldığında yüzde otuz, yüzde kırklı bir tasarruf elde ettiğimizi söyleyebilirim geçen seneye göre. Geçen senenin ilk 9 ayında satın alınan aynı ürünlerin maliyeti ile bu senenin ilk 9 ayında alınan satılan maliyetler arasında ciddi bir fark var. Bu tasarruf halka yatırım olarak yansımaya başladı.

Cihan Şamgar:Bornova bir üniversite kenti. Türkiye’deki en büyük üniversite kampüslerinden bir tanesi Bornova’da yer alıyor. Üniversite öğrencilerine yönelik projeleriniz var mıdır? Varsa tahminen ne zaman hayata geçer?

Mustafa İduğ: Yetmiş sekiz bin öğrencimiz var. Bornova’ya gelen her öğrenciye Bornova Belediyesi’nin gençlik merkezinde ihtiyaçlı ya da ihtiyaçsız herkese bir öğlen yemeği programı var. Gün içerisinde bedava internet ve kütüphaneden faydalanma şansı var. Ancak gençliğin ihtiyacı sadece bu değil. Onların ihtiyacı; spor alanlarının daha çok geliştirilmesi, nefes alabilecekleri yer ve ortamların geliştirilmesi ve aktiviteler. Bunların dışında güvenli aile sistemini Bornova’da devreye koyduk. Diyelim ki siz Mardin’den İzmir’e geldiniz tıp fakültesini kazandınız. Gidecek yeriniz yoksa Bornova’da şu anda yüze yakın aile, evine bir öğrenci alarak aynı Erasmus’taki gibi, evinde sezon bitimine kadar, ona bir oda ve yemek ikram edebiliyor. Geçen hafta Ahmet Sözlen diye bir arkadaşımız da böyle bir arkadaşımızı evine aldı.Bir odasını verdi. Kendi çocuğu gibi. Biz de çok mutlu olduk. Bunu artırmaya çalışıyoruz. Çünkü Bornova beş yüz bin nüfuslu. İnanılmaz bir konut yüzdesi var. Çocukları evlenip giden ailelerin odaları boş, kiminin evleri büyük. Bu şekilde gençlere kapılarını açmalarını istedik. Yüzün üzerinde aile de bunu onayladı.  İyi bir proje…

İkincisi; üniversitede ki gençlerin part time çalışmalarına imkân sağlanacak. Süpermarketlerde saat 16:00 ile 19:00 arasında kasiyere yardım edecek, paketleme yapacak, bir şeyi taşıyacak ya da kasiyerlik yapabilecek düzeyde bir imkân tanıyoruz.

GENÇLERE ‘ALTIN BİLEZİK’

Üçüncüsü de üniversitedeki öğrencilerin birebir ders verme, yabancı dil, matematik, astronomi gibi konularda, konservatuarsa, müzik eğitimi verecek yine ihtiyacı olan noktalarda, onu örtüştüren bir çalışma içerisindeyiz. Bununda adı Altın Bilezik Projesi. Altın Bilezik Projesi; iki yönlü çalışıyor. Bir tanesi yetenekli öğrencilerin yeteneklerini öne çıkartacak proje. İkincisi de siz üniversiteyi bitirdiniz diplomanız var. Bornova Belediyesine iş müracaatında bulundunuz. Diyelim ki teknik bir lise bitirdiniz, elektrikçisiniz. Bize müracaatlar olduğunda, Bornova sanayi kenti olduğu için, insan kaynakları müdürleriyle görüşüyoruz. Onların talep ettikleri nitelikle, bize müracaat edenleri örtüştüren bir yazı alanımız var. Otomatikman bir iş-kur gibi onları oraya yönlendirerek takipçisi oluyoruz. Birçok kişi belediyeye girmek istiyor. Belediye, devlet garanti. Ancak burası iki bin kırk kişinin çalıştığı, bütçesinin de yüzde altmış beşini personeline ödeyen bir belediye. Dolayısıyla yatırım yapma şansımızı ciddi anlamda azalttığı için mevcut personeli de koruyarak hatta emekli olanların yerine alım yapabiliyoruz.Bir kadrolu işçinin maliyeti belediye şuanda yirmi dört bin liradır. Geçmişten gelen bir kurum maliyetidir bu. Kurumdan çıkan paradır bu, kişi başı. Hal bu ki, ben şuan onların yerine genç işçiler alarak daha çok ihtiyacımı karşılayacak istihdam elde edebilirim. Onların emekli olmasını bekliyorum. Altmış beş yaş, kanun hükmünde kararname koşulları gereği. Daha sonra ben, bu bize gelen müracaatların bir kısmını da kendi içimde absorbe etmeye çalışacağım. Yani bu yapmaya çalıştığımız konu tasarrufla başladım.

‘YILLIK KİRASINA SATIN ALDIK’

Ama en büyük tasarruf; yılda otuz milyon lira araç kirası ödeyen bir Bornova Belediyesi, aynı araçları otuz milyon sekiz yüz bin liraya satın alarak üç yılda doksan milyon bir ödeme yapacakken,  bir yılda otuz milyon ödeyip araçların da sahibi olmuş olacak. Bu araçlar sıfır, 2019 model ve devlet malzeme ofisinden alınmıştır, şaibe oluşmasın diye. Yüzde dörtte kar vererek. Asla akçeli işlerle işimiz olmayacak Bornova Belediyesi’nde. Ne imarda ne kamulaştırmada. Hiçbir şeyde akçeli iş olmayacak. Her türlü hesabı verebilir bir belediye olarak başladık. Bu yüzden Sayıştay gelse devlet malzeme ofisinden alındığı için tertemiz imzasını atar gider. Biz bunlarla zaman kaybetmeyeceğiz. Başka şeylere bakıyoruz. Bir yıllık kirasıyla otomobilleri, kamyonları satın aldık. Bu altmış sekiz araç Bornova Meydanı’nda sergileniyor. On yıl minimum kullanılsa üç yüz milyonluk bir avantajımız var. Bu müthiş bir şey. Üç yüz milyonu yan yana kaç kişi görmüştür Türkiye’de. Bu sizin paranız, bunu burada kasada bırakmak ile, bir iş adamı olarak öncelikle bunu söyleyeyim, çok mutluyum. İkincisi Bornova Belediyesi hizmet binası için yüz yirmi dokuz milyonluk bir yatırım planlanmış. Bugün ki ekonomide gelinen koşullarla, iki yüz milyona yakın bir bütçeye ihtiyaç olan bir yatırım. Bornova Belediyesi hizmet binası yapmayacak. Ben istemiyorum, yapmayacak. Kendime öyle saray maray istemiyorum. Geldiniz ne güzel oturuyoruz. Yerimiz var ama bulunduğumuz yerleri daha tasarruflu daha fiziki koşulları iyileştirerek birbirine yakınlaştırarak, bazı müdürlükleri birleştirerek, bu bulunduğumuz bina ve çevresinde büyüme ile biz bu parayı vermeden bu işi yapabiliyoruz. Bu ekonomi de bence insanlar önce mevcut koşulları en iyi şekilde değerlendirmeli. Sizin, efendim altınızda bir araba varsa sıfırlamak için şu anda borçlanmak yerine aynı arabayı kullanarak bakım yaptırmanızı ben bu ekonomide daha doğru bulurum. Bizde bu yüzden belediye hizmet binası yapmıyoruz. Kendi içimizde büyümeye başladık. Hemen köşede İş Bankası var, boşalmıştı. Orayı satın aldık. Oraya bir kısım arkadaşlarımız yerleşecek. Burada boşalan yerlere zabıta gelecek, ruhsat gelecek. Müdürlükleri bir noktaya toplayıp hız kazanmaya çalışıyoruz. Hem kasada iki yüz milyon kalacak, hem de kendi içimizde daha hızlı iş yapmaya başlayacağız.

‘BORCU TASARRUFLA KAPATACAĞIZ’

Üç yüz, iki yüz daha beş yüz milyon. Peki ne yapacağız? Bu paralar bütçe fazlası gibi görünse de bütçe fazlası değil. Çünkü otuz beş milyar lira kredi kullanan bir belediye. Önce o krediyi kapatacağız. Diğer arabaları aldığımız taksitlerle kira ödemeleri birbiriyle örtüştüğü için o bizi rahatsız etmiyor. Zaten iki buçuk, üç milyon kira ödüyorduk aylık. Şimdi araba taksiti ödeyeceğiz. Aynıya gelecek, bitince arabalar bizim. Çok basit bir matematik anlatayım size.  Biz burada normal yatırım yapılacak olan miktarı bütçemizin dörtte birine çıkarmaya çalışıyoruz. Dörtte bire çıkardığım zaman göreceksiniz ki 2020 yılı sonuçlarını o zaman görebilirisiniz. Kendi araçlarını satın alan, spor alanlarını halka daha çok yüzme havuzlarıyla, düğün salonlarıyla, Pazar yerleriyle halkın daha çok ihtiyacı olan öncelikli projelere para harcayan bir belediye haline geleceğiz.

Cihan Samgar:üniversiteyle burada paralel çalışıyor musunuz?

Mustafa İduğ: 9 Eylül ve Yaşar Üniversitesi’yle çalışıyorum. Çok güzel bir soru sordunuz. Hatırlattığınız için teşekkür ederim. 9 Eylül Üniversitesi’ndeki bazı akademisyen arkadaşlarla bir dijital dershane çalışması yaptık. Altmış bin öğrenciye. Evlerine dershaneyi gönderiyoruz. 15 Kasım’da harekete geçiyor. Bu şöyle bir şey. Altmış bin öğrenci içerisinde dershaneye gidebilen sayı şuanda yüzde on. Engelli vatandaşlar gidemiyorlar. Biz bunlara üç bin beş yüz saat ders anlatan ve 20 tane soru çözen, yapamadığını dershaneye bağlanarak,Belgem’e, çözümü öğrenen bir yapı oluşturduk. 15 Kasım’da devreye sokuyoruz. Bornova’daki altmış bin öğrenci bir kullanım kartıyla, hatta internet satın alamayanlara destek olacak şekilde, bir eğitim projemiz var.

NEPTÜN HANIM’DAN DA DESTEK ALIYORUZ

Yani spor, eğitim, gençlik bunlar önceliğimiz. Tasarrufu en başta saymıştım. Saymamam lazım. Ekonomi başta gelir. Kadın kooperatifleri, kadın üreticiliği konusu inanılmaz üzerinde çalıştığımız bir konudur. Sayın Tunç Soyer’in eşi Neptün Soyer’in çok büyük desteğini alıyoruz. Biz 2020 yılı başından itibaren kadın kooperatiflerin de üretim yapan, ürettiğini satın alan bir belediye haline geliyoruz.

Cihan Samgar:Başkanım kooperatif demişken, doğal tarım çiftliği diye bir projeniz var. Kısaca ondan da bahseder misiniz?

Mustafa İduğ: Evet. Ulaş Bey biliyorsunuz başkan yardımcımız ve tabi bundan sorumlu.Sanıyorum biraz izah etmiştir. Bu Dünya’da şu anda en çok üzerinde konuşulan projelerden bir tanesi. Bize dışarıdan bu proje anlatıldı ve bize çok mantıklı geldi. Bu konuda Ege Üniversitesi Ziraat Odası’yla bir toplantı yapacağız. Sonrasında ki gelişmeleri aktarayım size.

Cihan Samgar:Tunç Soyer ileBüyükşehir Belediyesi ile aranız nasıl? Birlikte yürüttüğünüz ortak projeniz, projeleriniz var mı?

Mustafa İduğ: Tabi var. Tunç Soyer bir defa çok vizyonlu bir belediye başkanı. Ben kendisiyle bir bütünlük içerisinde çalıştığımı ifade edebilirim. Sağ olsun ilk yatırımı da geçen hafta Bornova’dan başlayarak,Aşık Veysel’e büyük bir yüzme havuzu projesi, ilk kazmayı beraber vurduk. Bizim bütünlüğümüz devam edecek. Çünkü Tunç Başkan’ın başarısı, Cumhuriyet Halk Partisi’nin başarısıdır. Yereldeki başarıya ihtiyacımız var. Bizde belediye başkanları arasında rekabet değil tam tersine bir sinerji var. Rekabet dinamizm sağlamasına rağmen Tunç Soyer, bizi bu konuda çok motive eden ve birliktelik sağlayan bir lider. O açıdan ilişkimiz çok iyi ve bunu maksimum noktaya taşımaya gayret sarf ediyoruz.

Cihan Samgar:Başkanım son iki soru, bu soruları peş peşe sormuş olayım. İlki; Belediye başkanı politika yapmalı mı? İkincisi de yaklaşan kongre süreci ile ilgili, 8 Kasımda mahalle delegeleri seçimleri başlıyor. Kısaca bu konularla ilgili de görüşünüzü alabilir miyiz?

Mustafa İduğ: Belediye başkanının asli görevleri arasında siyaset yok. Genel merkezimizin talimatıdır; işinize bakın, belediyecilik yapın. Belediye başkanlığı yapın. Fakat bunun ne kadar dışında kalınabilir sorusuna cevap çok net değildir. Çok kalamazsınız. Çünkü sizi getiren örgüttür. Sizi buraya taşıyan örgüttür, yok sayamazsınız.Ancak Cumhuriyet Halk Partisi’nin şuan ki bulunduğu noktada istisnalar kaideyi bozmaz. Bu aldığı kararı doğru buluyorum. Enerjiyi biz sahaya yansıtmalıyız. Örgüt de, genel merkez de kavga etmeyen, yine bütünlük içerisinde bir aday seçip onun üzerinde yürümeli. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi şuan da iktidarı hedefleyen bir parti… Bu iç kavgaların nelere mal olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu açıdan bu talimatın çok doğru olduğunu düşünüyorum. Ben asla ve asla kongre, siyaset konusunda işin içerisinde olmayacağım. Tabi ki gönlümde yatan aslan ve yönetim kurulları olacaktır. Bu tarz şeyler olabilir. Ama birebir içerisinde kesinlikle olmayacağım.

Editör: Haber Merkezi