TUGAY CAN / İZ GAZETE - Cumhuriyet Halk Partisi Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu ile 2019 yılının Mart ayında yapılması planlanan ve erkene çekileceği iddia edilen yerel seçimler hakkında konuştuk.

Türkiye’de idari bir vesayetin söz konusu olduğunun altını çizen Gruşçu, “Mevcut yapıda sadece İzmir değil, tüm Türkiye baskı altında. Bizde idari vesayetin ortadan kaldırılması gerekiyor. İzmir’de yerel yönetimlerde, kayyum atanmasa da, çeşitli operasyonlar yapılmasa da her gün düzenli olarak denetim ve teftiş altında hizmet etmeyi zorlaştıran, halka hizmet etmeyi zorlaştıran bir anlayış hakim.” dedi.

İşte o röportaj;

KONAK’TA HER SOKAĞI ARŞINLAYACAĞIZ

Yerel seçimler yaklaşırken Konak İlçe Örgütü olarak çalışmalara başladınız mı? Bundan sonraki yol haritanız ne yönde olacak?

Yerel seçimle ilgili biz parti içerisindeki tartışmalardan çok bu sürece odaklanmamız gerektiğini düşünerek hareket ettik. Konak İlçe Örgütü olarak yarın dahi seçim olsa, yapılacak her türlü seçime hazır durumdadır. Biz Konak’ta yerel seçim hazırlıklarına başlayarak, mevcutta 2011 yılından itibaren tüm seçimlerin analizlerini, son yapılan Genel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Konak ilçesindeki analizlerini çıkardık ve yerel seçimlere bu analiz üzerinden hazırlanıyoruz. Konak’ta 112 mahallemiz var, bu 112 mahalle üzerinden insanlara umut olacak, halkta karşılık bulacak ve halkın sorunlarını kendi sorunu sayacak bir yönetim kurulu üyelerimiz ve belediye meclis üyelerimizle hareket ediyoruz. Bundan sonrada yine bu umudu bütün ilçemize bir anlayışla bu süreci devam ettireceğiz. Yerel seçim süreci elbette zor geçecek ancak biz birinci parti olarak çıkacağımıza inanıyoruz. Bundan sonraki süreç gerçek anlamda Cumhuriyet Halk Partisi’nin sosyal belediyecilik anlayışıyla daha fazla tanışması ve daha başarılı bir belediyecilik anlayışını yansıtacak, Konak’ta her sokağı arşınlayacak, sokakta karşılık bulacak adaylarla hareket edecek adaylarla yola çıkacağız.

Yerel seçim çalışmalarına başladığımız gibi yakın zamanda da Danışma Kurulu’muzu gerçekleştireceğiz. Hem eksiklerimizi görmek hem de özeleştirimizi yapmak, hatalarımızdan ders alarak önümüzdeki seçimleri daha parlak bir şekilde görmeyi umuyoruz.

Yaptığımız çalışmada son seçim diğer seçimlerden çok farklı oldu. Son iki genel seçim sonuçları mesela çok farklıydı. Bunun en temel sebebi, Cumhurbaşkanlığı sisteminin üzerine kurulmuş, ikili bir seçim sisteminin neden olduğu faktörlerdir. Tabii ki yerel seçimler bu seçimlere benzemeyecek. Yerel seçimler hem adayın ön planda olduğu hem de partinin daha fazla ön planda olduğu seçimlerdir. Biz şuna inanıyoruz ki, mevcutta kendi bölgelerinde çalışan ve kendi azim ve istekleri ile halkta karşılık bulan adayların bulunmasıyla Konak’ta rekor sayıda bir oy oranı ile biz ipi göğüsleyeceğiz.

“ŞAPKAMIZI ÖNÜMÜZE ALIP DÜŞÜNMEMİZ GEREKİYOR”

Siyasete İyi Parti gibi bir faktörün de girmesinin ardından Cumhuriyet Halk Partisi’nin önümüzdeki yerel seçimlerde İzmir’de belediye kaybedeceğini düşünüyor musunuz?

Şapkamızı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor. Kendi şahsi çıkar ve menfaatimize yönelik ve sadece kendi değirmenimize su taşıyan bir anlayışla yaparsak iktidar olmamız imkansız. Burada önemli olan geçtiğimiz yerel seçim sonuçlarını iyi değerlendirmek ve İzmir’de kaybettiğimiz 8 ilçenin yeniden Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyeciliğine dönüştürecek bir anlayışla, kişisel anlamdaki çıkarlarımızdan, bireysel düşüncelerimizden ve sadece benim olsun ama küçük olsun anlayışından çıkarak, toplumsal menfaat için çalışan Cumhuriyet Halk Partisi’nin menfaatini gözeten halkta karşılık bulan bir tarzda siyaset yaptığımız takdirde biz inanıyoruz ki 30 ilçenin hepsinde başarılı oluruz.

HALK ULAŞIMDAN MEMNUN MU?

Burada temel mesele şu;

Şu an ki mevcut tabloda belediyelerimizde elbette yaşanan sıkıntılar olabilir, bu sorunların üstesinden nasıl gelebiliriz ve nasıl çözüm üretebiliriz. Biz halk için nasıl umut olabiliriz bunu düşünmek, irdelemek, sorgulamak gerekiyor. Halk gerçekten Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinden memnun mu? Memnun değilse neden memnun değil, bunun araştırılması ve sonuçlarının gözetilmesi gerekiyor. Biz tarafsız bir şekilde bu değerlendirmeyi yapmak, bu doğrultuda hareket ederek ilçelerimizde ve illerimizde Genel Merkezi’nde bu anlamda adaylıkları tayin etmesini sağlayacak bir anlayışı yakalamak gerekiyor. Halk ulaşımdan memnun mu? Sosyal refahından memnun mu? Kentsel olarak gerçekleşen etkinliklerden memnun mu? İzmir’in tarihi ve kültürel yapısıyla entegre olabilmiş mi? İzmir’de yaşayanların hala yüzülebilir körfez hayali devam etmekte midir?

“YEREL SEÇİMLERİN ZAMANINDA YAPILMASINDAN YANAYIZ”

Ülkede var olan ekonomik kriz, yerel seçimin öne çekilmesinin önünü açabilir mi? Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Cumhuriyet Halk Partisi yerel seçimlerin zamanında yapılmasından yanadır. Mevcutta ülkemizdeki barış halinin ortan kalktığı, ekonomik adaletsizliklerin daha da arttığı, yargı bağımsızlığının ortadan kalktığı, eğitimde ve sağlıkta fırsat eşitliğinin yaşanmadığı ve ne yazık ki, bunların altında vatandaşlarımızın yaşamaya çalıştığı bir durum var. Böylesi bir ülke gündemi içerisinde, Türkiye’nin dağ gibi sorunları oluşmuşken, bu ülkenin gündemini farklı noktalara çekmek isteyen iktidar partisinin bu düşüncedeki oyunlarına biz asla gelemeyeceğiz. Dolayısıyla zamanında yapılacak yerel seçimlerin, merkezileşmeye hükmetmeye başlayan iktidar partisinin anlayışından uzaklaşmak açısından bir nefes alma noktası olacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye git gide yerelleşmeden uzaklaşarak merkezileşiyor. Biz yerelleşmeden uzaklaştıkça da toplumsal sorunlardan da uzaklaşıyoruz. Bu nedenle biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak yerelleşmeden yanayız. Mevcut belediyelerin itibarsızlaştırıldığı ve sadece benim dediğim olsun anlayışıyla belediyeler üzerine getirilmiş olan bu baskının ortadan kaldırılabilmesi için, merkezi yönetimin yerel yönetim üzerine olan baskısının ortadan kaldırılmasından yanayız. Bunun sağlanabilmesi de önce idari vesayetin ortadan kaldırılması ile mümkün. Bu vesayetin kaldırılabilmesi için eminim ki parlamentonun alacağı karar seçimlerin zamanında ve yerinde yapılacak olmasıdır. Zamanında yapılacak olan yerel yönetimler seçimleri hiçbir şekilde merkezi idarinin baskısı olmadan sadece siyasi bir rüşvet verme noktasında halka yönelik düşüncelerini ve çalışmalarını yürütmeye çalışan mevcut iktidarın halka kulağını tıkadığı, kör ve sağır bir anlayışla sadece saray ekonomisi ve saray adaleti üzerinden yaptığı siyasetin ortadan kalkması için biz mücadele edeceğiz. Bu mücadeleyi sürdürürken de halkımıza ekonomik refah, adalet ve barışı getirmek istiyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anadolu’yu tanıştıracağı sosyal belediyecilik anlayışı ile yeniden bu adaleti, ekonomik refahı ve halkımızda karşılık bulan bir anlayışla barışı yeniden tesis edeceğimize inanıyoruz. O nedenle mart ayındaki seçimlere topyekün hazırlanarak, birlik ve beraberlik çağrısı da yaparak bundan sonraki süreçte Cumhuriyet Halk Partisi’nin belediyeciliğinin ne kadar önemli olduğunu, sadece kendilerine oy verenlerin değil, vermeyenlerin de belediyesi olarak görev yapacağımızı belirtmek istiyorum.

İDARİ VESAYETİN KALDIRILMASI GEREKİYOR

Doğu illerinde birçok belediyeye kayyum atandı. AKP’nin bu tarz bir tabloyu İzmir’e sıçratma durumu var mı? Ya da mevcut iktidarın İzmir’e yönelik bir baskısı söz konusu mu?

Mevcut yapıda sadece İzmir değil, tüm Türkiye baskı altında. Bizde idari vesayetin ortadan kaldırılması gerekiyor. İzmir’de yerel yönetimlerde, kayyum atanmasa da, çeşitli operasyonlar yapılmasa da her gün düzenli olarak denetim ve teftiş altında hizmet etmeyi zorlaştıran, halka hizmet etmeyi zorlaştıran bir anlayış hakim. Bu baskı zaten belediyelerimizin rahatça, özgürce kentin en büyük sivil toplum örgütü gibi çalışmasına da engel olan bir anlayıştır. Bunun içinde stad meselesi var, katı atık bertaraf tesisleri var. İnciraltı planlarının yeniden düzenlenmesi gibi bir konu var. Ulaşımda bazen İZBAN’da yapılan adaletsizlikler var. Mevcut iktidar hizmetin önünü tıkamak için kentlerimizde ellerinden geleni yapıyor. Ancak kendine ait olan belediyelerde ne yazık ki çifte standartlı uygulamalarla yasayı kendine göre kullanan bir anlayış var. Bunun ortadan kaldırılması, Avrupa Yerel Özerklik Şartnamesi’nde yer alan ve Türkiye’nin çekince koyduğu 10 maddeyi kabul ederek, BM’nin sürdürülebilir kentler için beyannamesinde yer alan 18 maddeyi harfiyen uygulayarak, belediyecilik alanında hazırlanacak bir reform paketi ile sağlanabilir. Aksi halde merkezileşen bu ülkede, ne yazık ki yerel yönetimlerimiz ve belediyelerimiz elleri kolları bağlı şekilde merkezi hükumetin iki dudağının arasına bakan ve Ankara’dan karar verilirek projelerin ne yazık ki kentlerde üretildiği ve kentlerin dokusunu ortadan kaldıran, kentlerin kendi silüetlerini bozan anlayışla yapılan projeler ile sadece sermaye gruplarına peşkeş çekilerek halkın yaşam alanlarının ortadan kaldırıp, nefes almaz hale gelen kentler yaratan bir anlayışa döndürülmeye çalışılmaktadır. O nedenle biz her şeyden önce biz merkezileşmenin önünde duran ve yerelleşmenin çok daha önemli olduğuna inanarak hareket etmek ve bu ilkeler doğrultusunda belediyecilik anlayışımızı sürdürmek gerekiyor.

Editör: Haber Merkezi