İlki 1998 yılında Bergama’da düzenlenen ve geleneksel hale gelen gençlik yaz kamplarının 17’ncisi İzmir’in Selçuk Pamucak Plajı’nda gerçekleşti. Selçuk kampı Türkiye’nin dört bir yanından gelen bine yakın gence ev sahipliği yaptı.

Ülkenin içinden geçtiği baskıcı koşullar ve “tek adam yönetimi”nin olağan hale gelen yasakları, bu yıl düzenlenmek istenen irili ufaklı gençlik kampı ve etkinliklerinin yasaklanmasına neden oldu. Buna rağmen Selçuk Gençlik Yaz Kampı her türlü zorluğu ve engeli aşmayı başardı.

GENÇLİK YASAKLARI AŞMAYI BAŞARDI

Bu başarıyı elbette yüzlerce gencin ‘Doğaya, Bilime, İnsanlığa Özgürlük’ ısrarında ve Emek Gençliği’nin kampı örgütlemedeki kararlılık ve tutumunda aramak gerekir. Ki bu tutum ve ısrar, bir haftalık kampın örgütlenmesindeki başarıyı da beraberinde getirdi.

Çadır aralarında bulunan gölgelik alanlar, yemek araları ve atölye bitimleri yuvarlak halkalar halinde toplanan liseli, üniversiteli, işçi gençlerle doldu. Kimi forumlardan “İsteğe göre staj, eşit işe eşit ücret” talebi öne çıkarken kimi atölyelerde de “Ekonomik krizin yüklerini biz çekmeyelim” sesi yükseldi. “Demokratik üniversite nasıl mümkün?’ sorusunun tartışıldığı bir yerde başka bir köşeden süzülen bağlama sesleri Latin dansları atölyesinin ezgilerine karıştı.

Bir hafta boyunca çeşitli söyleşiler, forumlar, panellerin yanı sıra kültürel etkinlikler, konserler, atölyeler ile yüzlerce genç hem birlikte eğlendi hem de birlikte tartıştı. Gençler sorunlarını, sorunlarının nedenlerini ve çözüm yollarını birlikte tartışarak deneyimlerini paylaştı.

KÜLTÜR, SANAT, POLİTİKA GENÇLER İÇİN

Latife Tekin, Ayşegül Tözeren, Şenay Aydemir, Yelda Eroğlu gibi yazar ve aydınlar gençlerle söyleşirken Erkut Küçükşahin, Erdoğan Emir, Ahura Ritm Topluluğu, Grup 8 gibi müzisyenler de kamp akşamlarının dinlenceleri oldular.

Kampın ana panelleri “Tek Adam Yönetimi ve Türkiye’de Demokrasi”, “Ekonomik Kriz ve Gençliğin Mücadelesi”, “Bölgesel Savaş Tehdidi ve Türkiye’nin Rolü” başlıklarıyla gerçekleşti.  Kampta gerçekleşen üniversite forumu, lise forumu ve işçi gençlik buluşması ise bir yıl boyunca gençlik yığınlarının sorunlarını birlikte tartıştığı, deneyimlerini birleştirdiği ve ‘şimdi ne yapmak lazım?’ sorusuna cevap verdiği toplantılar oldu.

TALEPLER DAHA DA BELİRGİNLEŞTİ

Liseli gençlik katılımının üniversitelilere oranla daha yoğun olduğu kampta, hemen her lise türünden gençlerle karşılaşmak mümkündü. Liseli gençler forum hazırlık toplantılarında tartışmakla kalmadılar çözüm yollarını da aradılar. MEB tarafından verilen ders kitaplarının nitelikli hale gelmesi için imza kampanyası örgütlenmesi dikkat çekilen çağrılardan biriydi. Staj sömürüsüne karşı ise “İsteğe göre staj, eşit işe eşit ücret” talebi öne çıktı. Ulaşım ve barınmanın tamamen ücretsiz olması da gençlerin bir başka isteği idi. Liseli gençler değiştirmek için örgütlenmek ve birlikte hareket etmek gereğine dikkat çektiler.

Kampa 40’a yakın üniversiteden öğrenci katıldı. Gelecek kaygısının giderek derinleştiği, işsizliğin katlanarak arttığı, “tek adam rejiminin” baskılarının ayyuka çıktığı koşullarda üniversite forumu mücadelenin yollarını tartıştı. Ekonomik krizin yüklerine karşı mücadele ve demokratik üniversite mücadelesi ise başlıca öne çıkan tartışmalardandı. KYK borçlarının silinmesi ve kredilerin bursa çevrilmesi için kampanyalar düzenlenmesini isteyen gençler; kulüplerin, toplulukların ve öğrenci kongrelerinin güçlenmesi için de daha çok çaba göstereceklerini deklere ettiler.

İşçi gençlerin buluştuğu toplantıda ise mücadele deneyimleri paylaşıldı. İşçi gençler çalışma koşullarının ekonomik kriz nedeniyle daha da kötüye gittiğini söylerken hak gasplarına dikkat çektiler ve neler yapmak gerektiğini tartıştılar.

Özetle üç ana forum gençliğin önümüzdeki dönem mücadele hattını güçlendirecek tartışmalara zemin sağladı.

KOLEKTİF KÜLTÜR, KOLEKTİF ÜRETİM

17. Gençlik Yaz Kampı 17 farklı atölyeye de ev sahipliği yaptı. Politik İktisat, Evrim, Kadın Çalışmaları, Tiyatro, Satranç, Latin Dansları, Resim, Heykel, Edebiyat, Kürt Dili ve Edebiyatı, Ritim, Kukla, Sinema, Tasarım, Sanat Okuma, Gazete/TV atölyelerine katılan yüzlerce genç, bir yandan el becerilerini geliştirirken bir yandan da birlikte tartışıp birlikte eğlenerek kültürel üretimler gerçekleştirdi. Atölyelere en yoğun ilgi ise Bülent Falakaoğlu’nun yürüttüğü Politik İktisat Atölyesi oldu. Kadın Çalışmaları ve Evrim atölyesi de en yoğun katılımlı atölyeler arasında yer aldı.

Gençlik Yaz Kampı’na il defa katılan gençlerin her türlü işi birlikte yapmaları, kampın katılımcısı değil örgütleyicisi olmaları dikkate değerdi. Tuvalet temizliğinden yemek hazırlığına ve kamp alanının düzeninin sağlanmasına kadar bütün zorlu işlerin üstesinden hep bu duygu geldi. 17 yılı aşan bir kamp geleneğini düşününce; ilk kez kampa gelen katılımcı sayısının önceki kamplara oranla daha fazla olduğunu söylemek mümkün. Kendi kolektif emeğini sahiplenen, kamp yaşamını kahvaltısından bulaşık yıkamaya, tuvaletleri temizlemeye, mıntıka temizliği yapmaya kadar etkin bir şekilde üstlenen bu katılım profili, Türkiye gençliğinin potansiyelini de bir kez daha gösterdi.

BİRBİRİNDEN GÜÇ ALAN GENÇLER YARININ AYDINLIK YÜZLERİ

Türkiye gençliğinin bir fotoğrafını çekecek olsak o fotoğrafta şunları görürdük; gelecek kaygısının derinleştiği sıkıntılı yüz ifadeleri, okumak için çalışmak, çalışmak için okumak zorunda kalan yorgun gençler, yeteneklerinin gelişmesine fırsat dahi tanınmamış meslek liseliler, tedirgin genç kadınlar...

Kampın çekilen fotoğraflarına bakıldığına ise ilk göze çarpanlar; birbirinden güç alan gençlerin aydınlık yüz ifadeleri olur. Çalışma ve staj koşullarının altında ezilenin bir tek kendisi olmadığının farkına varan meslek liseliler, tedirgin yüz ifadeleri yerine güçlü genç kadınlar, “eğitim sisteminin değişmesi gerek” diyen, birbirlerinden güç alan ve kendinden emin, neşeli liseliler...

Türkiye’nin dört bir yanında gelen gençler, örgütledikleri bu kampta hem yaşlanmış ve çürümüş sisteme hem de onun temsilcisi olan iktidara çok genç bir cevap verdiler aslında.

Kampın son günü “Buradan gitmeyi hiç istemiyorum” cümlelerinin kurulduğu günlerdi.  “Okullar bir an önce açılsın da bu konuştuklarımızı okulda tartışalım’ diyen liselilerin sayısı daha da artmıştı. “Örgütlülük ve özgürlük” temalı sohbetlerin ardından bir gencin dile getirdiği şu cümle ise birçok şeyi özetler nitelikteydi: “Örgüt deyince aklıma hep kötü kavramlar gelirdi, anladım ki örgüt bizim için iyi bir şeymiş...”

Kısacası, gençler kendi yaratıcılıklarını kamp etkinlikleri ile buluşturan heykelcikler de yaptı; rap şarkısı besteleyerek bitbox da yaptı.

“Tek adam yönetimi”nin antidemokratik uygulamalarının daha da yoğunlaştığı, ekonomik krizin giderek derinleştiği ve gençliğin geleceğine ipotek kurulduğu bu zorlu süreçte17’inci Gençlik Yaz Kampı mücadeleye hazırlık, güç depolama ve bir nefes alma molası oldu.

Şimdi sıra kampın biriktirdiklerini ülkenin dört bir yanına yaymak ve her bir lisede, fakültede, iş yerinde örgütlemek zamanı. Bu nedenle bir sonraki kampta görüşmek üzere demiyoruz; Bulunduğumuz alanlarda daha fazla genç ile görüşmek, örgütlenmek ve değiştirmek üzere!