ÜMİT KARTAL / İZ GAZETE- Foça Belediyesi’nin genç başkanı Fatih Gürbüz ile göreve geldikten sonra 7 ayda hayatında neler değiştiğini, Foça’da uygulamaya çalıştığı belediyecilik anlayışını, acilen çözmek istediği sorunları, CHP’nin iktidara giden yolda tüm belediye başkanlarına düşen görevlerini ve CHP’de başlayan kongre sürecini konuştuk.

Fatih Bey, bir gününüz nasıl geçiyor? Güne saat kaçta başlıyorsunuz, rutinleriniz var mı?

Yirmi dört saat yetmiyor. Gece 1-3 ikiz kızlarımın nöbeti var. Onlarla gece nöbetindeyim. Sabah da 7.30’da kalkıyorum, 8’de belediyede oluyorum. Esnafla kahvaltı ediyoruz. Küçük bir motorum var, sokakları geziyorum. Ondan sonra da 9 gibi belediyeye geçiyorum. Sonra bir şantiyeye uğruyorum. Yapılacak işlere bakıyorum, günün programına. Arkadaşlarımızla, amirlerimizle, müdürlerimizle toplantı yapıyoruz. Sonra bismillah deyip güne başlıyoruz.

Motorla gezerken herhalde bir sürü talep, istek, sıkıntı, temenni geliyordur…

Mutlaka. Zaten istediğimiz oydu. İnsanlar bize rahat dokunsun, ulaşsın, siyasetin sesi sokakta olsun. Sokaktan kopmayalım istiyorduk. İstediğim her şey de oluyor çok şükür. Kaçmak ya da uzaklaşmak gibi bir niyetimiz yok. Tam tersi direkt göbeğine giriyorum.

Kaçacak bir şey de yok herhalde?

Yok yani. İnsanların istedikleri de bu zaten. Dokunmak ve derdini anlatmak. Çözüm üretebiliyorsam çok çok mutlu oluyorum. Eğer üretemiyorsam tabi bende üzüntü yapıyor. Elimden ne geliyorsa yapıyorum Foça ve Foçalılar için.

Balıkçı teknesi hikâyesi var.

Evet. Sabahları Fevzi kaptan seslenir, ‘Hadi Fatih ağları alacağız’ diye. Sabah gideriz. Hafta da bir, on günde bir ağlara bakalım balık var mı diye bakarız. Daha 10 metre ileriden, ‘yok hadi dönelim’ der. Döner geliriz. Keyifle gezelim, beni rahatlatsın diye götürüyor sağ olsun.

‘DEĞİŞEN BİRŞEY YOK’

Alıştı mı buna insanlar. Sokakta bir başkan, çok kolay erişiyor. Nasıl tepkiler alıyorsunuz?

8 ay önce de aynıydı biliyorsunuz. Yani ben evime yürüyerek giderim, evimden yürüyerek gelirim. Akşam yoğurdumu, ekmeğimi alırım eve giderim. Hayatımda değişen bir şey yok benim. Ben hala aynı olmaya çalışıyorum. Belediyecilik bana göre tamamen sokağa inmektir. Yukarıdan bakma, tepeden bakma, sen kimsin deme ya da geldiğin yeri unutma gibi bir şey yok benim hayatımda. Çünkü biliyorum bu iş sonuna kadar, ölene kadar yapılacak bir iş değil. Tekrar ben yine sokağa çıkacağım. Çıktığımda da o rahatlığı ilk günkü gibi yine hissedeyim istiyorum.

Belediye başkanlarında, ‘imkânlarımız sınırlı, çok borcumuz var, yapamıyoruz’ gibi sözler duyuyoruz. Sizin böyle bir yakınmanız var mı?

Yakınacak bir pozisyon yok ki. Hepimiz bilerek aldık zaten. Yapmamız gereken şey şikâyet etmek değil, çözüm üretmek. Tabi ki elimizden ne geliyorsa yapacağız. Mali bütçelerimiz çok çok güzel olmayabilir. Çok borcumuz olabilir ama bunların hiç biri mana değil. Vatandaş bizden hizmet bekliyor. 5 sene sonra benim borcum vardı, onu yapamadım, bunu yapamadım değil. İnsanlar olana bakar, çöpüne bakar, çocuklarının parkına bakar, ulaşımına bakar, sağlığına bakar. Temel ihtiyaçları karşılamadıktan sonra da belediye başkanlığı yapmanın pek bir anlamı yok.

‘GERÇEKÇİ OLMALIYIZ’

Acilen çözmem lazım. Önümdeki en önemli sorumluluklardan birisi bu dediğiniz ne var?

İstihdam. Gençlerimiz gerçekten bekliyor. Ülkenin esasında en büyük kanayan yarası işsizlik. Yeni alanlar yaratmak lazım bu gençlere. Önünü açmak lazım. Evlenmek isteyen var, çocuğu olan var, annesine babasına bakmak zorunda olan var. Liyakat sahibi, evine ekmek götürdüğünde gerçekten bunu hak ettiğini düşünecek insanlar lazım. Partili partisiz fark etmez. ‘O benden, o benden değil’ değil de herkese kucak açmak gerekiyor. İşsizlik birinci sırada. İkinci sırada tabi ki yorgun Foça’yı harekete geçirmek lazım. Biraz daha kaliteli nitelikte turist getirmek lazım. Yatak sayısını artırmak lazım. Clup Med gibi Türkiye’nin ilk tatil köyü hem Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’in desteğiyle hem de hükümetin Foça’ya yapabileceği en büyük yatırımlardan bir tanesidir. Bunu getirmek için çok çalışıyoruz. Buradaki sağ olsun AKP İlçe Başkanı da destek oluyor. Çünkü o da Foça’yı seven bir insan. Ayrıca planlanan projelerimiz var. İngiliz Burnu gibi Kordon Yolu Projesi gibi sahil bantlarının düzenlenmesi gibi. Köylerimiz çok göç alıyor. Oraların tekrar toparlanması gerekiyor. Zaman az. Biz yirmi dört saati kırk sekiz saat yaşamaya çalışıyoruz. İnanıyorum 5 senede hedeflediğimiz, vaat ettiğimiz projelerin yüzde ellisini yapmak istiyorum. Gerçekçi olmak lazım.

‘SORUMLULUK BÜYÜK’

CHP’nin iktidara gelebilmesi için bu dönemin Belediye Başkanlarına çok görev düşüyor. Kamuoyu da böyle görüyor. CHP’li belediyeler başarılı olursa CHP de iktidar olabilir. Bu durumu nasıl değerlendirirsiniz? Omuzlarınızda yük mü, yoksa daha mı motive ediyor sizi? Nasıl gidiyor CHP’li Belediyeler sizce?

Şimdi öncelikle Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamış olduğu 7 madde var. Bunlar tamamen sokağa ve insanlara dokunan şeyler. İyilik yapıp başkasına göstermememiz, adaletsiz davranmamamız, vatandaşa dokunmamız, birbirimizle her zaman yan yana, kol kola olmamız gerektiğini söyledi. Benim şansım Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Tunç Soyer’in de aynı mantıkta bakması ve İstanbul, Ankara, İzmir gibi 3 büyük şehri kazanmış olmamız, şansımızın çok yüksek olduğunu gösteriyor. Ne diyoruz? Ülkenin yüzde yetmiş finansını yöneten 3 büyük şehrin belediye başkanlarıyız biz. Bu bir şanstı ve vatandaş artık ne yapacaklar diye bakıyor. Eğer iyi yaparsak iktidar olacağız, kötü yaparsak elimize geçen bu şansı kaybedeceğiz, çok açık! Ya iyi olacağız iktidar olacağız ya da sıradan olacağız kaderimize mahkûm olacağız.  Bizim sorumluluklarımız var. Özellikle ben genç bir belediye başkanı olarak sorumluluğum daha da fazla. Otuz altı yaşında belediyenin içinden bir itfaiye eri olarak partimizin desteğiyle aday gösterildim ve sonrasında Foçalılar’ın da güvenini kazanarak, başkan oldum. Eğer başarısız olursam bir daha böyle gençlere şans verilir mi diye düşünmeden edemiyorum. Başarılı olursam da ne kadar daha fazla genç ve kadın belediye başkanı olur diye düşünüyorum. Tabi ki sorumluluk çok fazla, sorumluluk çok ağır. Bize mutlaka ve mutlaka halkın içine inmeli, çok çalışmalı ve başarılı olmamız lazım.

Tunç Soyer demişken, yandaş medya çok yükleniyor Ekrem İmamoğlu’na, Tunç Soyer’e. 6-7 ay geçti. Belediye Başkanı gözüyle iki büyük Belediye Başkanını nasıl değerlendirirsiniz?

Ben Tunç Başkanı 6 yıldan beri tanıyorum. Kendisi hayatımda gördüğüm en naif, en kibar insanlardan bir tanesi. Hayatında önceliği hiçbir zaman siyaset olmamış. Dostluk olmuş, arkadaşlık olmuş, insan olmuş, insan odaklı zaten. Bunu da yanında çalışan ekip arkadaşlarından tutun da kendi ailesinde ki, özel hayatındaki dostlarından herkesten duyabiliriz. Yapısında tamamen zaten belediye başkanlığını yansıtıyor. Çok şanslıyız. Bütün İzmir’deki belediye başkanı arkadaşlarım ile birlikte bize yol gösteriyor, çözüm üretiyor, destek oluyor. Aynı şey İstanbul için de geçerli. Herhalde herkesin gördüğünü yandaş medya da görüyor. Çok yakında çünkü iktidar olacak bir Cumhuriyet Halk Partisi’nde ister istemez böyle şeyler yapmak zorundalar. Ama her zaman söylüyorum, ‘Güneş balçıkla sıvanmaz.’ Bizler çok çalışırız, onlar da çok konuşmaya devam edecek.

CHP’de kongre süreci başladı. Nasıl tamamlansın istersiniz? Temenniniz nedir? Hem Foça için hem de Türkiye için.

Temennim şu; az önce söylediğim gibi iktidar olmaya bu kadar yaklaşmışken, birbirimizi kırıp dökmekten ziyade birlik olup, menfaatleri bir kenara bırakıp, parti nasıl iktidara gelir diye hep beraber büyüklerimiz otururlar, konuşurlar güzel bir karar alırlar. Bizler de elimizden ne geliyorsa, bize ne görev veriliyorsa yapmaya hazır bir şekilde bekleriz. Ama dönem artık sen ben dönemi değil de artık nasıl iktidar oluruz, nasıl Cumhuriyet Halk Partisi’ni iktidara taşırız ve insanlara nasıl nefes aldırırız dönemidir.

Editör: Haber Merkezi