Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi’nde Mevlid-i Nebi Haftası Açılış Programı ile Uluslararası Hafızlık ve Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in açıklamalarına yanıt verdi.

Yunanistan Başbakanı’nın Türkiye’ye karşı ABD’den yardım istediğini vurgulayan Erdoğan, “Ne yaparsan yap, biz gereği neyse bunu her zaman yapacağız, yapmaya hazırız” ifadelerini kullandı.

“NE SUSTURABİLDİLER, NE DURDURABİLDİLER”

Erdoğan, programdaki konuşmasında şunları söyledi:

“Bir zamanlar birileri bizim ezanımızı aslından değiştirerek, Türkçeleştirerek o şekilde söylemediler mi? Ama daha sonra elhamdülillah, aslına rücu etti ve bugünkü haliyle ‘Allahu ekber, Allahu ekber’ diye nidalar yükselmeye başladı. ‘Bu ezanlar ki şehadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli.’ Zannettiler ki susturacağız, zannettiler ki durduracağız. Ne susturabildiler ne durdurabildiler ve bu millet ezanına sahip çıktı.

Şahadetleriyle dinimizin temeli olan bu ezanlar, tarihimizin mukaddes emaneti ve hürriyetimizin müseccel alametidir. Bir kez daha altını çizerek ifade etmek isterim ki istiklalimiz de istikbalimiz de sevgisiz, vatansız, bayraksız ve ezansız olmayacaktır.

Dünyadaki tüm Müslümanlara karşı derin bir muhabbet besler, tüm ezilenlere karşı merhamet duyarız. Asya’dan Afrika’ya, Kafkaslar’dan Balkanlar’a kadar nerede bir Müslüman varsa gönlümüz ve aklımız oradadır.

“BOSNALI, AZERBAYCANLI, AFGANİSTANLI KARDEŞİMİZİN SEVİNCİYLE SEVİNİR, KEDERİYLE KEDERLENİRİZ”

 Bosnalı, Azerbaycanlı, Afganistanlı kardeşimizin sevinciyle sevinir, kederiyle kederleniriz. Arakanlı, Sudanlı, Yemenli yetimin acısı bizim acımızdır. Filistinli çocuğun gözyaşı, Afrikalı annenin feryadı bizi yaralar. Çünkü biz Peygamberimizin, Aleyhissalatu vesselam buyurduğu hakikat gereği, Müslümanları bir bedenin azaları olarak görür, bir binanın tuğlaları olarak biliriz. Dünyadaki tüm mazlumlarla aramızda hiçbir bıçağın kesemeyeceği, hiçbir ateşin yakamayacağı, hiçbir tuzağın yıkamayacağı bir bağ vardır.

Merhum Mehmet Akif, bu sarsılmaz bağı dizelerinde şöyle anlatır: ‘Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim. Hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu.’ Bu anlayışla Somali’den Libya’ya, Pakistan’dan Ukrayna’ya kadar nerede kanayan bir yara varsa durdurmak için çalışıyor gayret gösteriyoruz. Hangi inanca mensup olursa olsun, mazluma sahip çıkmayı, zalimin karşısında dimdik durmayı kendimize görev telakki ediyoruz.

Ülkemiz yakın çevresiyle birlikte dünyanın farklı köşelerinde yürüttüğü kalkınma yardımı ve insani diplomasi faaliyetlerinin arka planında bu tasavvur var. Mazlumlara yardımda dünyada 1 numarayız. Amerika, Batı filan değil, 1 numara biziz. Dünya, beşten büyüktür derken de herkes için daha adil bir dünya mümkün derken de inancımızın bize emrettiği bu anlayışı ifade ediyoruz. Merhametini yitirmiş bir çağda, Diyanetimizle, TİKA’mızla, AFAD’ımızla, sivil toplum kuruluşlarımızla düşkünlerin, bir lokma ekmeğe muhtaç fakirlerin, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri emperyalistler tarafından sömürülen mazlum halkların imdadına biz koşuyoruz.

Bugün Türkiye denilince, akla ekonomisi, savunması, askeri imkan ve kabiliyetleri yanında vicdanıyla, merhametiyle, insani krizler karşısındaki ilkeli duruşu ile öne çıkan bir ülke geliyor. Ay yıldızlı al bayrağımız dalgalandığı her yerde vatandaşlarımızın yanı sıra orada yaşayanlar için de güveni ve adaleti temsil ediyor. Kardeşlerimiz başta olmak üzere yüz milyonlarca mazlum ve masumun da umudu haline gelmenin ağır sorumluluğunu yüreğimizde hissediyoruz. Rabbime bizleri böyle bir inancın, böyle bir medeniyetin alicenaplığı ile maruf, böyle asil bir milletin mensupları kıldığı bu ülkeye hizmetkar olma şerefi bahşettiği için sonsuz hamdediyorum.

YUNANİSTAN’A TEPKİ

Batı’da ürkütücü boyutlara varan İslam ve yabancı düşmanlığı veba gibi yayılan nefret suçları, masum çocukları hedef alan kanlı eylemler bu yeni çağın alamet-i farikaları haline gelmiştir. İşte Yunan feribotlarından denizlerdeki o masum, zavallı insanları nasıl Ege denizine gömdüklerini, Akdeniz'e gömdüklerini izliyoruz. Dünyanın sesi çıkıyor mu? Hayır.”

NE OLMUŞTU?

Yunanistan'ın uluslararası hukuka aykırı şekilde Ege'deki Midilli ve Sisam adalarına ABD menşeili zırhlı araçlar sevk etmesinin ardından Türkiye'nin Yunanistan ve ABD'ye nota vermesi gerilimi daha da artırmıştı.

Son olarak, Yunanistan Başbakanı Miçotakis bugün Türkiye ile ilgili açıklamalar yapmıştı. Konuşmasında Ankara'ya mesaj gönderen Miçotakis, “Biz yayılmacı vizyona ve sınırlarımızın ihlal edilmesine direniyoruz. Eşi benzeri görülmemiş istekler bizim kırmızı çizgimizde ezilir” demişti. Miçotakis, “Bizim sınırlarımız mavidir ve gri değildir. Avrupa'daki ve Atlantik'in öbür tarafındaki müttefiklerimiz de bizimle aynı fikirde” şeklinde konuşmuştu.

Miçotakis, Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak istediğini tekrarlayarak “Biz komşularımızla çok iyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Türkiye yönetiminin zehirli sözlerinin Türk halkına sirayet etmeyeceği yönünde bir inancım var. Yunanlar ve Türkler dost halklardır. Biz Ege'nin öbür tarafından mantık ve barış yolunda buluşmayı bekliyoruz” ifadelerini kullanmıştı.

SÖZCÜ

Editör: Haber Merkezi