Moderatörlüğünü yazar-antropolog Hasan Harmancı’nın yaptığı panele konuşmacı olarak HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, CHP Antalya Milletvekili Necati Yılmaz ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan katıldı. Bodrum  Heredot Kültür Merkezi’nde gerçekleşen etkinliğe PSAKD şubeleri, HDP ve CHP yönetimlerinin dışında çok sayıda yurttaş katıldı.

“1924 Anayasası ile  tek ulusa, tek inanç sistemine dayanan bir devlet modeli dayatıldı ve Aleviler çok ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıya kaldı” diyen HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan, bu sisteme dair ciddi eleştiriler olmadan bugünü anlamanın sıkıntılı olacağını dile getirdi.

“Alevilik, halkların tarihsel süreç içerisinde bir araya gelerek oluşturduğu bir üründür, baldır. Arının her çiçekten beslenerek oluşturduğu bir üründür. Bu felsefenin gelişmesi batini ile zahirin buluştuğu noktadan dünyaya bakmaktan çok, geliştirdikleri felsefenin toplumsallaşması ile kendi öğretilerini ileri süreçlere aktarması da değerlidir. Özgür öğretimizin bir sürü sorunları var. Çok ciddi hak ihlalleri ile karşı karşıya. 1924 anayasası ile tek ulusa ve tek inanç sistemine dayanan bir devlet modeli dayatıldı. Bu 90 yıllık süreç içerisinde Cumhuriyetin belli kazanımlarının yanında tekçi yapısını da eleştirmeden geçmeden gerekir. Ciddi eleştiriler yapmazsak bugünü anlamakta sıkıntı çekeriz. 1924 yılında 442 sayılı köy kanunu çıkartıldı. İçinde cami, otlak, harman yeri olan yere köy denir ibaresi vardır. Peki camisi olmayan yerler? Sünni bir bakış var burada. Yine aynı maddenin 13. maddesinde köylünün zorunlu yapacağı işler başlığında her köye bir mescit yapmak gelir. Tabir yerinde ise Osmanlı kurumları sadece isim değiştiriyor. Bir revizyondan geçiriliyor. 1961 Anayasası’nda da Diyanet’in bir yapılanmasını görüyoruz. İmam hatiplerin gelişmesine katkı sağlayacak yasalar çıkartılıyor. 12 Eylül ile birlikte Türk-İslam sentezinin yeşil kuşak denen bir kuşağın geliştirilmesi ile devlet ideolojik bir tercihte bulundu. Gelinen aşamada siyasal islam devletin ideolojisi ve yeni şeklidir” diye konuştu.

“EN ÖNEMLİ ASİMİLASYON KURUMU DİYANET’TİR”

Doğan Diyanet’e dair sözlerinin devamında ise şunları vurguladı:

“Bugün en önemli asimilasyon kurumu Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. 100 bini aşan kadrosu var. Bu ülkenin 10 bakanlığından fazla bütçesi olan bir kurum Alevileri bırakın  kendi yarattığı inanç dışında hiçbir inanca destek olmayan bu kurumun kapatılması lazım. Alevilerin en önemli talebi de budur aslında. Devlet mekanizması ile Aleviler bu asimilasyondan kurtulamıyor. Cemevlerinin bugünkü statüsünün kabul edilip edilmemesi önemli değil. Biz meşruyuz ve cemevleri bizlerin ibadethesidir.”

 “TÜM İNANÇLARA ÖZGÜNLÜĞÜ İLE YAKLAŞIP ÖZGÜRLEŞMESİNİ SAVUNUYORUZ”

Osman Baydemir hakkında Diyarbakır’da Alevilere cemevi tahsis ettiği ve ibadathane olarak kabul ettiği için fezleke hazırlandığını hatırlatan Doğan şunları vurguladı:

“Eşitlerarası hukukta, anayasal ve demokratik  bir düzlemde bizlerin de isminin tanımlanması, o düzleme getirilmesi gerekir. Diyanet’in kaldırılmasını bir siyasi partinin açıkça ifade etmesi lazım. HDP bu yüzden Diyanet kaldırılmadıkça hiçbir inancın özgürleşmesi ve kendini ileri kuşaklara aktarması çabası söz konusu olamaz. Siyaset kurumları elbette ki asimilasyonun önünde duracak ve tek siyasette tüm inançları kapsamalı. Partimiz tüm inançlara özgün yaklaşmaktadır. Tüm inançların da özgürleşmesini savunmaktadır. Osman Baydemir’in başkanlık yaptığı dönemde belediye meclisinden geçen bir karar vardı. Cemevleri ibadethanedir. Alevi inancının ve öğretisinin ibadethanesidir dediği için kendisi hakkında fezleke hazırlandı. Yine Karakoçan’da, Dersim’de, Varto’da belediye meclislerinden cemevleri ibadethanedir kararı  çıkartıldı. Tabi bu kararların çoğalması gerekiyor.”

PİRHA

Editör: Haber Merkezi