İZ GAZETE - Emek Partisi Yönetim Kurulu grevde olan TÜPRAŞ işçilerine ilişkin ‘TÜPRAŞ işçilerinin talepleri karşılanmalıdır’ başlıklı yazılı bir basın açıklaması yayınladı. Basın açıklamasında kriz koşullarında TÜPRAŞ işçisinin sağladığı kazanımın tüm işçilerin kazanımı olduğuna dikkat çekildi.

Emek Partisi İzmir İl yönetim kurulu adına konuyla ilgili yazılı bir basın açıklaması yapan Emek Partisi İzmir İl Başkanı Emine Uyar açıklamada yaklaşık 4 bin 300 TÜPRAŞ işçisinin haklarının gasp ettirmemek adına eylemde olduğuna dikkat çekerken, işçilerin bir yandan ekonomik kriz bir diğer yandan da iş güvenliği konusunda mücadele ettiğine değindi

TÜPRAŞ işçilerinin 4 ay önce başlayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri Koç Holding’in görüşmeye yanaşmaması nedeni ile tıkanmış durumda olduğunun hatırlatıldı.

TÜPRAŞ’ın kararını her daim arttırdığına ve grev yasağından güç aldığını kaydeden Uyar, “Uzun çalışma süreleri ile esnek çalışmayı dayatan TÜPRAŞ patronu, kârlarını ise arttırmaya devam ediyor. Açıklanan rakamlara göre TÜPRAŞ'ın 2019'daki satışları, ilk çeyrekte toplam 7,2 milyon tonu buldu ve satış hasılatı yüzde 17 artışla 20,7 milyar liraya çıktı.” ifadelerini kullandı.

TÜPRAŞ işçisinin kazanılmış haklarını vermemek adına başlattığı eylemlerin kritik bir süreçte olduğunu belirten Uyar, TÜPRAŞ işçisinin kazanımının tüm işçilerin kazanımı olduğunu söyledi.

Emek Partisi Emine Uyar, “Bugün krizin faturasını işçi ve emekçilere yıkmak isteyen Hükümet, kıdem tazminatını fona devretme, üç yıllık zorunlu BES ve vergi yükünü arttırma gibi dayatmalarda bulunuyor.” İfadeleri ile konuya ilişkin hükumetin yanlış politikalarına dikkat çekti.

‘ENFLASSYON’UN YÜZDE 40-50’LERDE OLMASI…’

Uyar sözlerini şöyle sürdürdü:

“Liradaki değer kaybı, temel ihtiyaçlardaki gerçek enflasyonun yüzde 40-50’lerde olması gibi gerçeklikler de göz önüne alındığında bugün TÜPRAŞ işçilerinin verdiği mücadele aynı zamanda krizin yükünü ödememe mücadelesidir. Bu mücadeleye hep birlikte omuz verelim. Onların yalnız olmadığını gösterelim. Emek Partisi olarak TÜPRAŞ işçilerinin mücadelesinin yanındayız.”

Açıklamanın tamamı şu şekilde:

TÜPRAŞ işçilerinin 4 ay önce başlayan Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmeleri Koç Holding’in görüşmeye yanaşmaması nedeni ile tıkanmış durumda.

TÜPRAŞ’ın rafinaj kapasitesi ve yarattığı katma değerle Türkiye’nin en büyük sanayi şirketi olduğunu ifade edip bununla övünürken, bu yüksek riskli işyerinde uzun saatler boyu çalışarak bu değerleri yaratan işçilerinin taleplerine ise kulak tıkıyor.

Aliağa, İzmit, Kırıkkale ve Batman rafinerilerinde çalışan 4 bin 300 TÜPRAŞ işçisi, patronun sözleşme süresini 3 yıllık yapmak, vardiya sistemini değiştirmek, esnek çalışma yöntemlerini sınırsız biçimde uygulamaya sokmak, bugüne kadar kazanmış oldukları hakları gasp etmek istemesi yüzünden eylemde.

İşçiler bir taraftan ekonomik krizin ücretlerinde ve alım güçlerinde yarattığı erimelerin telafi edilmesini isterken bir taraftan da taşeron firmalara verilen iş izinleri dolayısı ile kendilerinin ve iş arkadaşlarının hayatını tehlikeye atacak düzenlemelere karşı koymaya çalışıyor. Bu iş izinleri ile TÜPRAŞ’ta çalışan bir taşeron şirketin 4 işçisi, iki yıl önce bakım çalışması yaptıkları tankta meydana gelen patlamada yaşamını yitirmişti.

İşkolundaki grev yasağından güç alarak işçilerin her türlü talebine kulak tıkayan, uzun çalışma süreleri ile esnek çalışmayı dayatan TÜPRAŞ patronu, kârlarını ise arttırmaya devam ediyor. Açıklanan rakamlara göre TÜPRAŞ'ın 2019'daki satışları, ilk çeyrekte toplam 7,2 milyon tonu buldu ve satış hasılatı yüzde 17 artışla 20,7 milyar liraya çıktı.

TÜPRAŞ İŞÇİSİ KAZANIRSA TÜM İŞÇİLER KAZANIR

TÜPRAŞ işçilerinin, TÜPRAŞ’ın kuruluşundan bu yana kazanmış oldukları haklarını vermemek için başlattığı eylemler bugün artık kritik bir aşamaya girmiş durumda. Yaklaşık 15 gün sonra TÜPRAŞ işçilerinin kaderi, antidemokratik bir kurum olan Yüksek Hakem Kurulu’na teslim edilecek.

Bu mücadele 4 bin 300 TÜPRAŞ işçisi ve 35 bin dolayındaki petrokimya işçisi başta olmak üzere aslında tüm işçi ve emekçilerin mücadelesidir aynı zamanda. Bugün krizin faturasını işçi ve emekçilere yıkmak isteyen Hükümet, kıdem tazminatını fona devretme, üç yıllık zorunlu BES ve vergi yükünü arttırma gibi dayatmalarda bulunuyor.

Liradaki değer kaybı, temel ihtiyaçlardaki gerçek enflasyonun yüzde 40-50’lerde olması gibi gerçeklikler de göz önüne alındığında bugün TÜPRAŞ işçilerinin verdiği mücadele aynı zamanda krizin yükünü ödememe mücadelesidir.

Bu mücadeleye hep birlikte omuz verelim. Onların yalnız olmadığını gösterelim. Emek Partisi olarak TÜPRAŞ işçilerinin mücadelesinin yanındayız.

Editör: Haber Merkezi