Yağız Barut’un sunumuyla gerçekleşen Gün Doğdu programının konuğu Emekli Amiral Türker Ertürk oldu. Gündeme dair değerlendirmelerde bulunan Ertürk, orman yangınlarının Afgan göçü meselesini unutturduğunu söyleyerek, “Gündem değiştirme olasılığı olabilir. Eğer böyle değilse istihbarat sizin elinizde. Failleri yakalayın ve ne olduğunu açıklayın. Açıklayamıyorsanız böyle spekülatif bir iddiayı göğüslemek zorundasınız” diye konuştu.

Son günlerde ülke gündemine oturan orman yangınlarıyla ilgili, “Orman yangınlarının sorumlusu siyasi iktidardır. Bugün Türkiye’yi teröre, kaosa boğdurarak buradan çıkmak istiyorlar. En büyük tehdit bu iktidardır. Bir sorundan dolayı muhalefet suçlanıyorsa orada faşizm vardır, diktatörlük vardır” diyerek iktidarı suçladı.

Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) genel başkanlığına aday olan Ertürk çeşitli ziyaretler için İzmir’e geldiğini belirterek, “Başkan olursam neler yapacağımı anlatıyorum. Türkiye adeta yanıyor. Sadece orman yangınları yok. Doğudan Batıya yanıyor. Hukuk yok, adalet yok, laiklik yok sayılıyor. ADD, Avrupa’nın en büyük demokratik kitle örgütüdür. Biz de kötü giden bu süreci değiştirmek için ADD başkanlığına adayız. Bu konuda mücadele edeceğiz. Ama her şeyden önce örgütü inandırmamız lazım ki önce başkan seçilelim sonra da demokrasi mücadelemize devam edelim. Karabağlar’da sonra Seferihisar’da toplantım olacak. Akşamına da Seferihisar Kalesi’nde ‘Türkiye nereye gidiyor, neler yapılmalı’ konusunda konferansım olacak” diye konuştu.

‘FABRİKA AYARLARIMIZA DÖNMELİYİZ’

içinde ADD’nin güç kaybettiğini ve Türk halkında inandırıcılığının azaldığını söyleyen Ertürk, “Biz ADD’yi görünür kılmak istiyoruz. Türkiye bugün her konuda iflas etmişse kurucu ideolojiden uzaklaştığı için bunlar başımıza gelmiştir. O yüzden yeniden fabrika ayarlarımıza dönmemiz lazım. Bu konuda en büyük görev de ADD’ye düşüyor. Her cephede olacağız. Çünkü sorunumuz aydınlanma. Avrupa’da aydınlanma 500 yılda gerçekleşti ama Osmanlı coğrafyası bunu ıskaladı. Genç Türkiye Cumhuriyeti de Osmanlı’nın niçin yıkıldığını ortadan kaldırmak için devrimlerle yola çıktı. Avrupa’nın 500 yılda gerçekleştiği aydınlanmayı tabii ki 15 yılda gerçekleştiremezsiniz. Hâlâ kat etmemiz gereken mesafeler var, biz de bu sorumluluğu ADD olarak üstlenmek istiyoruz. Aydınlanmayı örgütlemeye ve gençleri de bu işin içine katmayı hedefliyoruz. Çünkü gençleri örgütünüze katamazsanız ölürsünüz. Yüzyıl önce olduğu gibi değişime ihtiyacımız var” açıklamasında bulundu.

‘SUÇLU SİYASİ İKTİDARDIR’

Yaşanan yangınlarla ilgili iktidara yüklenen Ertürk, “Sadece ormanlarımız değil tüm Türkiye her alanda yanıyor. Hangi kurumu, hangi alanı koruyalım. Türkiye’nin yaşadığı iklim kuşağında her yıl yangınlar yaşanıyor. Küresel ısınmayı da biliyoruz. Her zamankinden daha fazla yangın olabileceği bilincine de sahibiz. Terör nedeniyle orman yangınlarının tetiklendiğini de biliyoruz. O yüzden hazırlıklı olmamız lazım. Ama bu iktidar hazırlıklı değil. Komşumuz Yunanistan’a baktığımızda Türkiye’nin 6/1’i büyüklüğünde ve 38 uçağı var. Bu hesaplamaya baktığımızda Türkiye’nin 200 uçağının olması lazım. Hiç uçağımız yok. Bunun anlamı; iktidar, ormanlarımızı gözetimde ihmal suçunu işlemiştir. Herkese sesleniyorum; mahkemeye versinler. Burada orman yangınlarının suçlusu siyasi iktidardır. Ama iktidar ne yapıyor terör diyor. Bunun sorumlu da sizsiniz. Terör örgütünün işi olabilir ama sizin istihbarat birimlerinizin çalışması lazım. Kim bu teröristler bunu görelim. Ama yok. Kaos yaratmaya çalışıyor. 2015’deki gibi bir süreç yaratmak istiyor. 400 vekil verseydiniz bunlar olmazdı dedi. Bugün iktidar Türkiye’yi teröre, kaosa boğdurarak buradan çıkmak istiyor. En büyük tehdit bu iktidardır. Bir sorundan dolayı muhalefet suçlanıyorsa orada faşizm vardır, diktatörlük vardır. THK’ye karşı bir düşmanlık var. Neden? Çünkü Atatürk kurdu. Askerle organik bağı var. Tarım ve Orman Bakanının sözlerini esefle karşılıyorum. Yangın söndürme uçaklarıyla ilgili söyledikleri doğru değil. Halkı kandırmaya çalışıyor. Yapılan ihalelere THK girmesin diye menfi bir tanımlama yapılıyor” şeklinde konuştu.

‘DİKKATLER BAŞKA YÖNE KAYDI’

Orman yangınlarının Afgan göçü meselesini unutturduğunu söyleyen Ertürk, “Gündem değiştirme olasılığı olabilir. Çünkü küresel bir resim var. ABD çekiliyor çekilirse ne olur Taliban tekrar egemen olur. Orası önemli bir bölge ve o bölgede istikrarı bozucu unsur istiyorlar. ABD’nin böyle bir çıkarı olabilir ama niye gidiyoruz. Çocuklarımızı neden gönderiyoruz? Türkiye’nin hiçbir çıkarı yok ki. İktidar bitmiş ve tükenmiş vaziyette. ABD’nin desteğini alabilmek için çocuklarımızı yolluyor. Taliban gibi terörist yapıları da ülkemize sokuyor. Bu ikisi de kabul edilemez. Dur dememiz lazım. Bir önemli tehditten dikkatleri çekmek için başka bir tehdit yaratmanız lazım. Bir kaos yarattılar. Bu orman yangınlarıyla birlikte Afgan sığınmacılarından dikkatler başka yöne kaydı. Eğer böyle değilse istihbarat sizin elinizde. Failleri yakalayın ve ne olduğunu açıklayın. Açıklayamıyorsanız böyle spekülatif bir iddiayı göğüslemek zorundasınız” diye konuştu.

‘TSK’NİN SAHNEYE ÇIKMASI ENGELLENİYOR’

TSK’nin yangılara başarılı bir şekilde müdahale edecek gücünün olduğunu fakat buna müsaade edilmediğini ifade eden Ertürk, “Bir ülkenin en önemli güçlerinden biri silahlı kuvvetleridir. Mesela pandemi bir salgınıdır. Ordu kullanılabilir miydi? Evet. Ama kullanılmadı. Çünkü TSK’nin bu konudaki imkânlarını bu iktidar imha etti. Bu yangınlara da müdahale edilebilir miydi? Çok başarılı bir şekilde edebilirdi. Her denizci yangın eğitimi de almıştır. Bu yangınlar da bir günde söndürülürdü. Ama iktidar cemaatle birlikte TSK’ye karşı çok büyük bir kumpas yaptı. TSK’nin Türk halkına kaşı itibarı yükselmesin diye de sahneye çıkması engelleniyor. Tehdit nereden gelirse gelsin silahlı kuvvetler milli bir güç unsurudur. Bu durum aslında vatan savunmasıdır. İktidar vatanımızı savundurmuyor” dedi.

‘HALK CEZALANDIRACAKTIR’

Erdoğan’ın afet bölgelerine gidip yurttaşa çay fırlatmasını eleştiren Ertürk, AKP’li Antalya Gündoğmuş Belediye Başkanı’nın “TOKİ öyle güzel evler yapacak ki keşke bizim evimiz yansaydı diyecekler” sözünü de esefle karşıladığını dile getirdi. Ertürk, “Düşmanca, cahilce bir açıklama. Çocuklarımın olduğu ortama biri çay fırlatsa çocuklarım o çayı geri fırlatırlar. Çünkü onları onurlu, gururlu yetiştirdim. İnsanların çaya değil başka şeye ihtiyacı var. Yangınların sönmesi için suya ihtiyaç var. Ama halk bunu cezalandıracaktır. Seçim kazanamayacaklarını biliyorlar ve ülkeyi kaosa sürüklüyorlar. TOKİ de adeta iktidarın tahribat operasyon aleti durumuna gelmiş durumda. Biliyorsunuz iki tür müteahhit vardır. Biri yapım biri yıkım müteahhididir. Bu iktidar yıkım müteahhididir. Biz iktidara geldiğimizde yapım iktidarı olacağız” diye konuştu.

‘ÇAĞRIYI ÖNEMSİYORUM’

Sosyal medyadan yapılan ‘Global Call’ çağrısının acziyet göstergesi olduğunu söyleyenleri eleştiren Ertürk, “Asla değildir. Yerkürede hep beraber yaşıyoruz. Ormanların, çevrenin korunması ulusal sınırların ötesine geçer. Örneğin Yunanistan’daki bütün ormanlar yandı diyelim bundan bir çıkarımız olabilir mi, asla. O yüzden bu dayanışma çok önemlidir. Bu yardım çağrısını önemsiyorum. İnsani buluyorum ve küresel anlamda bir karşılığının olacağını düşünüyorum. Yandaşların bu konuda söz söylemeye hakkı yok” dedi.

‘LOZAN’IN TAMAMLAYICISIDIR’

Son olarak emekli amirallerin imzaladığı bildiriye dair konuşan Ertürk, “Bildirgeye imza atanlar arasında ben de vardım. Ben dâhil toplam 10 amirali gözaltına aldılar, evimize şafak baskını yaptılar. Bunun arkasında iktidar var. Bu bildiride iki hassasiyetimiz vardı. Biri Montrö. Çünkü Türkiye’nin egemenliği ve güvenliğiyle ilgili. Lozan eşdeğerinde. Lozan’ın tamamlayıcısıdır. Montrö’ye düşmanlık Lozan’a ve Türkiye’ye düşmanlıktır. Durduk yere çıkmadı bu bildiri. Meclis Başkanı Montrö’den çekilebiliriz dedi. İktidar kendi önünü açabilmek için ABD’ye taviz vermeyi planlıyor. Bu yüzden amirallerin bildirgesi iktidarı çok sinirlendirdi. Peki, darbe söz konusu olabilir mi? Kamu gücü olmayan biri darbe yapabilir mi? Zaten bildirinin ikinci bölümünde darbeler olmasın diye çağrı yapıldı” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi