İZ GAZETE- Şehir plancısısınız diğer yandan kentsel politika ve yerel yönetimler alanında doktoranız var, bu konularda önemli çalışmalarınızı sürdürüyorsunuz. Kültürpark ile ilgili Folkart’ın projeden çekilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kültürpark çok önemli bir alan. Kentin kolektif belleğinde yer etmiş, İzmir için Türkiye için çok önemli bir müşterek değer. Kültürpark’ın hemen karşısındaki Basmane çukuru, kentsel politika ve kent planlama açısından çok çarpıcı dramatik bir örnek. Yıllardır bir çukur olarak kaldı. Burası yüksek lisans, doktora tezlerine konu oldu. Burası ile ilgili onlarca araştırma, etkinlik yapıldı. Karar alıcıların, bunlardan elde edilen bilgilerden faydalanabildiğini hiç görmedim ben bugüne kadar. Umarım bundan sonra değişir. İZFAŞ binası ile ilgili bir önceki Büyükşehir Belediyesi yönetimi döneminde alınan tahsis kararının kaldırılması önemli bir adım. Bu kararda, Belediyedeki yeni yönetimin önemli etkisinin olduğu görülüyor. Ancak Folkart’ın projeden çekilmesi ile ilgili gelişme yalnızca Büyükşehir Belediyesi’ndeki yeni yönetimin eğilimleri ile açıklanamaz. Ekonomik kriz koşulları, gayrimenkul rantına dayalı neoliberal kentsel politikaların krizi belirleyici oldu kanaatindeyim. Artık inşaat şirketlerinde eskisi kadar para yok. Belki de orada gökdelen yapmak, lüks konutlar ve AVM yapmak, yatırımcı açısından karlı olmayacak! Diğer yandan meslek odalarının açtığı davalar, alınan yargı kararları, bu konuda gösterilen kararlılık da önemli. Tüm bunların ortak etkisiyle bugün bu durum ile karşı karşıyayız. Şimdi, bu alanın ve Kültürpark’ın geleceğine dönük bilgiye ve mesleki birikime dayalı verimli bir tartışma yapmamız gerekiyor. Seçenekler sunmamız, halkın taleplerini de içeren kent politikaları geliştirerek o alana yaklaşmamız elzem durumda.

Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, bu alanın yeniden kamu mülkü haline getirilmesi gerektiğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? İlk adım ne olmalı?

Elbette kamuya kazandırılmalı; ancak bu söylem yeterli değil. Herkes o alanın kamuya kazandırılması gerektiğini biliyor. Meslek odaları, daha derin bilgilere ve mesleki birikime dayanan seçenekler üretilebilmeli. Kamu mülkiyetine geçirdik diyelim; halkın ihtiyaçlarına karşılık veren işlevler sağlanmazsa orada ne olacak? Yurttaşın gündelik yaşamının anlamlı bir parçası haline gelmezse ne olacak? Dolayısıyla mülkiyetin kamuya geçirilmesinin ötesinde müşterekleştirici stratejilere ihtiyaç var. Kültürpark Platformu’nun aktiviteleri bu anlamda çok önemli. Sanatsal ve sosyal aktiviteler, müzik toplulukları, sokak tiyatrocuları, gıda toplulukları vb. oluşumların etkinliklerinin halkla buluştuğu bir yer haline gelebilse ne güzel olur. Yaşamımızın içine katmamız lazım o alanı, yoğun kullanmamız, sanatsal, sosyal, kültürel ihtiyaçlarımızın karşılandığı kullanımlar ile ele almalıyız. Böylece, yaşlısı genci yoksulu zengini farklı insanların birbiriyle karşılaştığı, hemşehri olmayı öğrendiği bir alan haline gelebilir. Böylece birbirimize yabancılaşmayız, diyalog ve empati kurarız. Kamu mülkü olsun demekle olmuyor. Müşterekler üzerinden bir kentsel siyasal ve sosyal bir açılım getirebilmek gerekiyor.

Öncelikli olarak bu alana ilişkin imar planının değiştirilmesi gerektiği şeklinde bir açıklama yapılmıştı? Siz ne düşünüyorsunuz imar planları üzerinden bu alana ilişkin vizyon üretebilmek mümkün mü?

Kesinlikle değil. Kültürpark’ın korunması için de koruma amaçlı imar planı yapılsın denmişti. Şimdi bu alan için de öncelikli olarak imar planı değiştirilsin deniyor. Elbette imar planları önemli; ancak kentsel mücadele imar planı yapmak veya değiştirmek ile sınırlı bir vizyona sahip olmamalı. Kaldı ki, örneğin Türkiye’de koruma amaçlı imar planları aracılığıyla kentsel ve doğal dokusu tahrip edilen çok sayıda alan var. Bir alanda plan yapmak oranın otomatik olarak korunacağı anlamına gelmiyor. Tersi de geçerli, Basmane çukuru için yapılan imar planını değiştirdiğimizde otomatik olarak tüm sorunları çözmüş olmuyorsunuz. Bir kere öncelikle bu alanın bölgesel etkisine bakmamız lazım. Alsancak ve Basmane bölgesi ile etkileşimi buralar ile ilişkisi doğru çözümlenmeli. İzmir’de yaşayan insanların talepleri, ihtiyaçları ve beklentileri araştırmalarla başarılı biçimde tespit edilebilmeli. Açık yeşil alanların kullanımına ilişkin dünyadan yeni konseptler, fikirler incelenmeli. Bu güne kadar bunları ne yerel yönetimler ne de meslek odaları layıkıyla yapabildi bence. Eğer plan yapılacaksa da, önce Kültürpark’a ilişkin bir Alan Yönetim Planı yapılmalı. Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nin ve Kültürpark Platformu’nun şu vurgusu çok önemli ve yerinde: O alan Kültürpark ile birlikte değerlendirilmeli. Saydığım tüm çalışmalarda o bütünlük içerisinde yapılmalı.

Hocam çok teşekkür ederiz. Eklemek istediğiniz son bir husus var mı?

İZFAŞ binasına ilişkin karardan sonra, Folkart’ın projeden çekilmesi önemli bir gelişme. Basmane Çukurunu Kültürpark ile birlikte bütüncül biçimde ele almalı ve seçenekler üretme konusundaki performansımızı arttırmalıyız. Sadece meslek odaları değil, üniversiteler ve akademisyenler de görüşlerini söylemeli. Kakofoni (uyuşmazlık) oluşmadan, bilgiye ve entelektüel birikime dayalı bir tartışma yapabilmeliyiz. İzmir’de bunu yapabilecek birikim var. Yeni Büyükşehir Belediye yönetimi de bundan istifade edecektir diye umuyorum.

Editör: Haber Merkezi