DERLEYEN: GİZEM TABAN/ İZ GAZETE-  Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar, İz Televizyonu’nda yayınlanan Özgür Coşkun ile Politik’İz programının konuğu oldu. Merkezi siyasete yönelik soruları yanıtlayan Oktar, İzmir özelinde de değerlendirmelerde bulundu. DEVA Partisi’nin seçmenden büyük bir teveccüh gördüğünü dile getiren Oktar, seçime hazır olduklarını da vurguladı.

Partinin genel başkan yardımcıları olarak her ay farklı bir ilde saha çalışması yaptıklarını belirten DEVA Partisi Kurumsal İletişim ve Tanıtım Başkanı Sanem Oktar, gittikleri illerde; sivil toplum kuruluşları, meslek odaları, esnaf ve muhtarlarla bir araya geldiklerini, ayrıca ev ziyaretleri gerçekleştirdiklerini söyledi. Oktar, “Buradaki amaç, halkın taleplerini ve beklentilerini dinlemek… Bu programların ardından Genel Başkanımız Sayın Ali Babacan’a o illerdeki sorunları ve beklentileri aktarıyoruz. Ve bunlara yönelik politikalar üretilmesine katkıda bulunuyoruz” dedi.

‘İNSANLAR UMUTSUZ’

İzmir programı kapsamında dinledikleri sorun ve beklentileri anlatan DEVA Partili Oktar, “En çok duyduğumuz hayat pahalılığı… Son dönemde kira ve ev fiyatlarında ciddi artış var. Doğal olarak halk, eğer biraz parası varsa, onu korumak için parasını emlağa yatırıyor. Bu kez ev stoku yetmiyor. Lüks konutlarda yer var ama normal bir vatandaşın oturacağı bir ev kiralamak mümkün değil. Türkiye’nin her yerinde böyle bir problem var. Özellikle bebekler, çocuklar ve gençler az besleniyor. Elektrik faturalarından bahsetmiyorum bile… Dolayısıyla çok ciddi bir geçim sıkıntısı var. Menemen’de şunu söylüyorlar; ‘Tarımda yaşadığımız zorluk, fiyatların bu kadar yüksek olmasının nedeni üretememek’ diyorlar. Çünkü maliyetler çok yüksek… En önemli sorunlardan biri de su… Yukarıda su var ama tarlada yok. Çünkü hükümet suları getirecek kanalları yapmamış. Hesap ettik, Türkiye’deki her tarım alanının her santimetrekaresini sulamak için bir kanal sistemi yapılsa bunun bedeli 27 milyar lira… Hani ‘Kanal İstanbul’ diyorlar ya, işte Kanal İstanbul için harcanan para kadar… Üç ayda faiz için ödenen rakam 86 milyar. Bu bir öncelik meselesi… Çünkü sulayamadığınız ürünü üretemiyorsunuz. Sulama yapmayıp kuyudan su çıkartalım desek; Menemen’de 3 metreden çıkan su şu an 100 metrelere kadar inmiş durumda. Bu yüzden motor koyuyor, o zaman da elektrik parası ödüyor. Biz diyoruz ki; çiftçilere özel bir elektrik faturası getirilsin. Şu an verimlilik de yok sürdürülebilirlik de yok. Dolayısıyla üretim bitmiş durumda… En çok bundan şikâyet ediliyor. Esnaf eskiden 150 liraya alıp 200 liraya mal satarken şimdi 250 liraya alıyor ama 300 liraya satamıyor. Tüm Türkiye’de ve İzmir’de de en görünen sorunlar bunlar. Ve insanlar büyük bir umutsuzluğa kapılmış durumda… Çözülmeyeceğini düşünüyorlar. Tabii ki kamu vicdanı da çok yaralanıyor. Özellikle bu rant ekonomisi ve kaynakların yanlış harcanması kamu vicdanını çok yaralıyor. Büyük biri israf ve yolsuzluk var. Vatandaş bunu görüyor, ‘Benim bir yerden destek alabilmem için illa bir partiye üye mi olmam gerekiyor, ben kendime iş bulabilmek için bir partiye üye mi olmak zorundayım?’ diyor. Daha da kötüsü Türkiye’de sosyal yardım alan 6 milyon var, o da yetmiyor. Çünkü bugün Türkiye’deki açlık sınırı 10 bin liranın üzerine çıkmış durumda… İzmir’de de herkes; ‘Bu enflasyona can dayanmaz’ diyor” açıklamalarında bulundu.

‘KOPYA ÇEKİN AMA YAPIN’

Türkiye için hazırladıkları eylem planlarından bahseden DEVA Partili Oktar, şunları söyledi:

“Hangi işin, ne zaman, kiminle yapılacağına dair eylem planlarımız var. Bunların bütçelerini de oluşturuyoruz. Bunu masada yapmıyoruz. Örneğin yerel yönetimler ve şehircilik planlarımızı hazırlarken; mimarlar, mühendisler, şehir plancıları, belediyeler ve hukukçularla oturuyoruz ve çalışıyoruz. Bu çalışmalar sonucunda sorunlara çözüm önerileri getiriyoruz. Biz buna çözüm siyaseti diyoruz. Hükümet bunları alıp yapsa ne olur diye sorabilirsiniz. Yapsın tabii ki… Bu eylem planlarımızı, belediyelere de hükümete de gönderiyoruz. Kopya çekin ama yeter ki yapın. Ama maalesef yapabilecek ne kadrolar ne de kurumlar kalmış. Türkiye’nin kaybedecek bir günü bile yok. O yüzden bizim çalışmalarımız hazır. İktidar değiştiği zaman ilk 100 gün çok önemli, bu nedenle eylem planları çok önemli… Şu anki Cumhur İttifakı, bir vaat sunamıyor. Bir korku siyaseti var, yalnızca ‘Ben gidersem daha kötü olur’ diyor. Amacımız bu iktidarın gitmesi ama aynı zamanda daha iyisini yapabilmek. Bunu, özgürlükçü, demokrat, Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerine dayalı, laik bir sistem üzerine kurmak gerekiyor. Bunun teminatı da hukuk ve adalet… Bunun için bağımsız kurumlara ihtiyaç var, bu kurumların başına geçecek insanların liyakatli olması lazım ve bunların bağımsız ve tarafsız çalışması lazım. Ve tabii ki bunlar denetlenecek.”

‘İTTİFAKIN İÇİNDE DEĞİLİZ’

Güçlendirilmiş parlamenter sistem noktasında mutabakat metni imzalayan; CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin oluşturduğu 6’lı masaya dair konuşan Oktar, “Altılı masa istişareyle karar alınmasını ve demokrasiyi istiyor, bunun için de parlamenter sistemi öneriyor. Ancak eski parlamenter sistem değil, daha iyisi, yani güçlendirilmiş parlamenter sistem… İşte 6’lı masa bu yüzden çok değerli. Dolayısıyla DEVA Partisi olarak biz de bunun içerisindeyiz. Bu masa şu an anlaştığı üzere 2 şeyi yapacak; Cumhurbaşkanı mutabakatla sağlanacak ve parlamenter sisteme geçileceği için bunun bir yol haritası olacak. Bunu yaparken de seçim güvenliği konusunda çalışacaklar. Birbirinden farklı 6 tane siyasi partiden bahsediyoruz. Türkiye şunu tekrar yaşadı, siyasi tarihinde ilk defa birbirinden farklı 6 parti bir araya gelerek konuşmaya başladı, konuşarak anlaşmaya başladı. Ortak amaç bu hükümeti değiştirmek, özgürlükçü ve çoğulcu demokrasiyi getirmek. Ancak biz DEVA Partisi olarak herhangi bir ittifakın içinde değiliz. Masadayız ama ittifakın içinde değiliz. Bu masada çok değerli bir şey görüyorum; siyasi etik, temel hak ve özgürlükler” ifadelerini kullandı.

‘PARTİLİ YÖNETİCİLER İYİ GELMEDİ’

“Bizim Türkiye’yi gelişmiş ülkeler seviyesine çıkarmamız gerekiyor” diyerek sözlerini sürdüren Oktar, “Bu iş de sadece ekonomiyle olmuyor. Hukuk, adalet, ifade özgürlüğü gerekiyor. Basının özgür ve bağımsız olması gerekiyor. Ben bir vatandaş olarak şunu istiyorum; tüm liderlerin, Cumhurbaşkanı da dahil, yan yana oturmasını ve vaatlerini anlatmasını istiyorum. Eskiden böyleydi. O zaman da seçmen istişare ederdi, birbirine bağırmaya kalkmazdı. Ne yazık ki biz bunu unuttuk. ‘Birbirinden farklı 6 parti nasıl bir araya gelir’ diyoruz. Asıl şaşırtıcı olan bu kutuplaşma. Burası sultanlıkla, tek adamın söyledikleriyle yönetilmiyor. Burası hala azıcık da olsa demokrasi ile yönetilen bir ülke… Ancak bir korku iklimi içinde yaşıyoruz ve toplumun her köşesinde hiçbir şekilde kamu vicdanına uymayan büyük biri baskı var. Bunun sonucu da umutsuzluk ve buradan kaçmaya çalışan gençler. Bundan 10-15 yıl önce insanlar buraya gelmeye çalışıyorlardı, üniversiteler cazibe merkezleriydi, özgürlükçü bir ortam vardı, ekonomi iyiydi. Türkiye bunları yaptı, yine yapabilir. Ama bunun için bu sistemin değişmesi lazım. Partili Cumhurbaşkanı, partili yöneticiler bu ülkeye iyi gelmedi” diye konuştu. 

‘MELEĞİN BİLE AYARLARI BOZULUR’

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarını örnek göstererek sistem eleştirisinde bulunan DEVA Partili Oktar, “Sayın Cumhurbaşkanı çıkıp, ‘Bu şehirler ne böyle, bu yüksek katlar nereden çıkmış’ diyor. O da şaşırıyor, biz de şaşırıyoruz. Biz de onun şaşırmasına şaşırıyoruz. O yüzden biz de diyoruz ki; siz şaşırın, şaşırmaya devam edin, artık muhalefete geçme zamanınız geldi, şimdi sıra bizde… Artık bu iktidarı değiştirmenin zamanı geldi. Ne bakanların ne siyasetçilerin ne milletvekillerinin hiçbir yetkileri yok. Atanıyorlar, bir kişiye bağlılar, ülke o bir kişinin verdiği kararlara göre yönetiliyor. Bizim Cumhurbaşkanımız, Bayburt’taki Ziraat Odası’nın yöneticisi de atıyor, rektörü de atıyor, aynı zamanda ekonomi planını da yapıyor. Bu mümkün değil. O zaman da nasıl bunlar oluyor diye hep beraber şaşırıyoruz. Birinci kural sistemin değişmesi gerekiyor. Bu öyle bir sistem ki gökyüzünden bir melek inse ve yönetmeye çalışsa bu sistemde ayarları bozulur. Güç yozlaştırır, mutlak güç ise mutlak yozlaştırır. Bir kontrol ve denetleme mekanizması olması gerekiyor” dedi.

 ‘HER SOKAĞA GİREBİLİYORUZ’

İzmirlilere çağrıda bulunan Oktar, şöyle konuştu: “Hangi ilçede olursa olsun, lütfen gelin DEVA’da bir çay, kahve için… Çünkü bundan sonraki seçim, sandığımızdan daha önemli. Otokrasi ile demokrasi arasında bir seçim yapacağız. Ve bu seçim, ülkemizin geleceğini belirleyecek. Siyasetten ürkmeyin” ifadelerini kullandı. DEVA Partisi İzmir İl Teşkilatı’na da çalışmalarından dolayı teşekkür eden Oktar, “Ekibimiz çok iyi çalışıyor. Seçmen de teveccüh gösteriyor. Kartopu gibi ilerliyor. İzmir’de bir de şu dikkatimi çekiyor; öyle yerler var ki, bazı partiler giremiyor. Biz her sokağa her mahalleye girebiliyoruz ve büyük bir teveccüh görüyoruz.”

‘SEÇİME HAZIRIZ’

DEVA Partisi’nin seçime hazır olduğunu da vurgulayan Oktar, “Sessiz bir çoğunluk var. Her şeyi görüyorlar, dinliyorlar ve duyuyorlar. Sesleri çıkmıyor diye onları yok saymasınlar. Onlar bu ülkenin kaderini değiştirecekler. İktidar ‘yaptığımız yanımıza kalır’ diye düşünmesin. Türkiye’de 150 bin üyeye ulaştık, 81 ilde teşkilatlarımızın başkanı var. Her ay daha da büyüyoruz. Ama üye sayımız kadar gönüllü sayımızın da önemli olduğunu düşünüyorum. Çözümlerimiz hazır, kadrolarımız hazır. Bu Pazar seçim olsa DEVA hazır” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi