Gizem Taban’ın sunduğu Z Raporu Deprem Özel programının konuğu olan CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İzmir’de yaşanan deprem felaketinin ardından değerlendirmelerde bulundu ve yapılan çalışmaları anlattı.

Çok daha ağır sonuçlarla karşılaşabilecek bir deprem olabileceğini söyleyen Yücel, “Hepimizde bir travma, korku yarattı. Depremle ilgili mücadele ve yapılacak çalışmalar siyaset üstü bir bakış açısıyla yapılmalı. Toplumun tüm kesimleri ortak akıl oluşturmalıdır. Gelecekte yaşanacak bir depremde can kaybının azalması veya hiç olmaması için her türlü önlemin birlikte alınması gerekiyor. Bayraklı Manavkuyu’da yıkımın fazla olduğu bilgisi geldi. Yönetici ve vekillerimizde bir araya gelip durum değerlendirmesi yaptık. Sonrasında da olay yerine gittik. İlk müdahaleyi Büyükşehir Belediyesi ve vatandaşlar yaptı. İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi ekiplerince 55 vatandaşımız enkaz altından çıkarıldı. AFAD, AKUT ve diğer belediyelerin ekipleriyle hummalı bir çalışma yapıldı. Son ana kadar ümidimizi hiç yitirmedik. Olayın ilk gününden itibaren genel başkan yardımcımız, genel sekreterimiz, grup başkanvekilimiz ve İzmir dışından 91 vekilimiz gelip gerekli desteği verdi.  İkinci gün de Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu gelip incelemelerde bulundu” diye konuştu.

‘KULLANILAN ÜSLUP KUTUPLAŞTIRICI İFADEDİR’

Şov tartışması hakkında konuşan CHP’li Yücel, “Bir Bakan’ın enkaz altında canlı insanlar varken enkazın tepesine çıkıp poz vermesi doğru bir davranış değil. Öte yandan enkaz altındaki kişiyle telefonla konuşulması ve bunun canlı olarak verilmesi doğru değil. Bunu yapacak kişi de Bakan değil kurtarma ekiplerinde çalışan kişilerdir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘Bu depremde CHP enkaz altında kaldı’ sözlerini değerlenirden Yücel, “Herkesi ilgilendiren konularda toplumun dayanışma içerisinde olması gerekiyor. Kimin sorumluğu var ya da yok tartışılır. Ama kullanılan üslup kesinlikle kutuplaştırıcı hatta İzmir’de böyle bir felaket yaşanmasından dolayı haz duyulduğunu gösteren bir ifadedir. Bu ifade Cumhurbaşkanlığı makamında oturan bir kişiye yakışmamıştır. Bu ülkeyi 18 yıldır yöneten siyasi irade AKP’dir. Tek başına iktidar olmak ne demek? Her türlü yetkiniz var demek. Türkiye’de deprem konusunda mevzuatta bir boşluk var. Ruhsatlı bir binayla ilgili belediyenin yapabileceği bir şey yok. 6306 sayı yasanın yetkisi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda. Bir yıkım olması için Bakanlık tarafından bölgenin riskli alan ilan edilmesi gerekiyor. Bayraklı’da böyle bir durum söz konusu değil. Şikâyet üzerine ya da kat malikleri tarafından binanın incelenmesinin yapılması sonucu binanın riskli olduğunun tespit edilmesi gerekiyor. Bu prosedür gerçekleşmeden belediyenin bir kişinin binasını deprem konusunda risk teşkil edip etmediği konusunda inceleme yapma yetkisi yok. Böyle bir boşluk var. Bunu düzenleyecek olan da iktidardır” şeklinde konuştu.

‘TMMOB BU İŞİN İÇİNDE OLMALI’

Ortak akıl oluşturmadan sorunlara çözüm bulunamayacağını dile getiren Yücel, “Bu hasarların, can kayıplarının önüne geçilmesi için hükümetin, bakanlığın ve yerel yönetimlerin birlikte hareket etmesi gerekiyor. Ama bu yeterli mi değil. O kentte görev yapan mimarlar, mühendisler, jeofizikçiler vb. bunların kayıtlı oldukları meslek odalarının yani TMMOB’un bu işin içinde olması gerekiyor. Gerçekten ortak akıl oluşturmadan, her türlü yetkiyi kendi elinizde toplayıp yerel yönetimlerin elini zayıflatıp depremle ilgili sağlıklı bir çalışma yapamazsınız. Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer bu tehlikeyi gördü ki deprem yaşanmadan önce Deprem Daire Başkanlığı kurdu. Bu çalışmalar başladı. Depremden sonra bir deprem çalıştayı yapıldı. Ortak akıl buluşması. Bu ortak akıldır. Bakan ve Vali davet edilmesine rağmen katılmadılar. Bu işi ne kadar önemsediklerini ve ne kadar samimi olduklarını gösterdiler. Bakanlık ve Valilik'ten üst düzey hiç bir bürokrat katılmadı. İzmir Vali'si nerede? Böyle bir davete katılmayıp ortak akıldan bahsederseniz olmaz. Biz nasıl çözüm üreteceğiz? Enkazın başına çıkıp fotoğraf çekilmekte, enkaz altındaki kişiyle telefonla konuşmakta samimiyet aranıyorsa kimse kusura bakmasın bu şov yapmanın ta kendisidir” dedi.

‘BİLİM YUVASINA SİYASET BULAŞTIRILMAZ’

Depremle ilgili yapılan çalıştaya Dokuz Eylül Üniversitesi’nden de akademisyenlerin davet edildiğini ancak Rektör Nükhet Hotar’ın izin vermediği açıklamalarını da değerlendiren Yücel, “Akademisyenlerin çalıştaya katılacağı bilgisi geldi. Ancak son anda bir müdahaleyle birçok davetli akademisyen toplantıya katılmadı. Üniversite bir bilim merkezidir. Rektörlük, dekanlık gibi görevlerin geçmişte yaptığı aktif siyasetin izlerinden kurtulamayan bir kişi tarafından sağlıklı bir şekilde yerine getirmesi mümkün değildir. Bu Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki akademisyen ve öğrencilere yapılmış büyük bir haksızlıktır. Bilim yuvasına siyaset bulaştırılmaz. Sürdürülebilir olduğunu düşünmüyorum. Kente ve öğrencilere de bir faydası yok” diye konuştu.

‘BİZ İŞİN SİYASETİNDE HİÇ OLMADIK’

AKP’li Atilla Kaya’nın açıklamalarını eleştiren Yücel, “İmar barışından yıkılan bina olup olmadığı önümüzdeki süreçte belli olacak. İmar barışı çarpık kentleşmenin ve riskin önünü açan bir seçim yatırımı ve gelir elde etme yöntemidir. Sayın Kaya’nın ‘siyaset yaparsak altından kalkamazlar’ söylemi doğru bir söylem değildir. 18 yıldır bu ülkeyi yöneten bir siyasi partinin temsilcisi bence bunu söylememeli. Biz işin siyasetinde hiç olmadık. Depremin, insan canının siyaseti olmaz. Ama bizim CHP olarak tartışamayacağımız, cevap veremeyeceğimiz hiçbir şey” şeklinde konuştu.

‘DENETİM MEKANİZMASININ OLMASI GEREKİYOR’

Hasar tespit çalışmalarında vatandaşın yaşadığı güvensizliği dile getiren Yücel, “Hasarla ilgili yapılan incelemelerin güvenilir olup olmadığıyla ilgili şüpheler var. Bu konuda İzmir’de çalışan odalara kayıtlı mimar ve mühendisler sürecin dışında bırakıldı.  Bir denetim mekanizmasının olması gerekiyor. Herkesten önce söz söylemesi gereken bu şehirde çalışan mimarlar ve mühendislerdir. Onların sürecin dışında bırakılması kocaman bir soru işareti bırakıyor. Artıca araya bazı siyasilerin, hatırlı kişilerin girerek hasarlı binaların derecesini düşürmeye yönelik somut birtakım bilgi geldi. Genel Başkan Yardımcımızın yaptığı açıklama da budur. Sonuçta insan hayatının şakası olmaz” dedi.

‘HAZIRLIK YAPMALARINI SÖYLEDİK’

Depremden sonra öne çıkan konulardan birinin de kentsel dönüşüm olduğunu ifade eden Yücel, “Büyükşehir Belediye Başkanımızın kentsel dönüşümle ilgili tespiti çok doğrudur. Kentsel dönüşüm deyince aklımıza ruhsatsız yapılar geliyordu. Bu depremle ruhsatlı yapılar için de ciddi bir tehlike olduğunu gördük. Depremden sonra bir toplantı yaptık. Belediye başkanlarımıza bu depremi hepsinin yaşabileceğini söylemiştim. Dolayısıyla her an yeni bir deprem olabilecekmiş gibi çalışmalarınıza başlamalarını, Büyükşehir Belediyemizin kurduğu Deprem Daire Başkanlığı benzeri bir birim kurularak gerekli hazırlıkların yapılmasını söyledik. Bu İzmir’in sorunu değil, Türkiye’nin sorunudur. Yıllardır konuşulan bir İstanbul depremi var. Herkes ona odaklanmıştı. İstanbul’daki yapılaşma çok daha eski. Gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız gerekse İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız bu konuyu çok önemseyerek gerekli önlemlerin alınması için irade ortaya koydular” diye konuştu.

‘HERKES ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMALI’

Bir Kira Bir Yuva kampanyasının çok sayıda vatandaşın yarasına merhem olduğunu söyleyen Yücel, “Pandemi döneminde de İzmir Büyükşehir Belediyesi dayanışma konusunda Türkiye’ye bir süreç yaşamıştı. Depremden sonra da aynı ağ kuruldu. Yaklaşık 35 milyon TL civarında bir para toplandığı ve aynı oranda da Büyükşehir Belediyemizin destek sağlayarak 70 milyon TL gibi bir rakama tamamlayacaklar. Bu herkesin başına gelebilirdi. O yüzden herkesin elini taşın altına koyması ve yaraların sarılması için destek vermesi gerekiyor” dedi.

‘RİSK HER GEÇEN GÜN DAHA DA ARTIYOR’

Depremden sonra pandemide vaka artışının hızlandığını da sözlerine ekleyen Yücel, “Bu risk her geçen gün daha da artıyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın yanı sıra tabip odalarının açıklamalarını da dikkate almak gerekiyor. Açıklamalarda iki kurum arasında çelişki var. Vaka sayısının düşürüldüğüne dair somut söylemler geliyordu. Bakan kendisi ifade etti. Ülkeyi ilgilendiren sorunlar ortak sorunlarımızdır ama Bakanın açıklamaları tek bir bakış açısıyla yürütüldüğü zaman ortaya neler çıktığının somut bir kanıtıdır. Tabip odaları da bu işin içerisinde olmalıdır. Dışında bırakıldılar” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi