İYİ Parti İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, İZ WEB TV’nin 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’na özel düzenlediği canlı yayının konuğu oldu. Çıray, 23 Nisan’ın Türkiye için öneminden bahsederek, ‘ Mustafa Kemal Atatürk, millet iradesine tam inanmıştır.Bu süreçte egemenlik saraydan alınıp, millete verilmiştir.’ açıklamasında bulundu.

‘MİLLET İRADESİNE İNANMIŞTIR’

İYİ Partili Çıray, meclisin açılış sürecine ve millet iradesinin önemine dikkat çekerek, “Atatürk meşruiyet insanıydı. Her zaman hukukun üstülüğüne inandı. Kurtuluş Savaşı’nı TBMM’den yürüterek bir ihtilalci değil, devlet adamı olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Atatürk, ‘Önce meclis sonra ordu. Ben kerameti meclisten bekleyenlerdenim’ sözleriyle millet egemenliğini ve onun tecelli ettiği TBMM’yi daha Kurtuluş Savaşı’nın başında hayata geçirmiştir. Savaş şartlarında dahi meclisin her şeyi tartışmasının önü açıktı. Meclis gün geldi Mustafa Kemal Atatürk’e yetkiler verdi, gün geldi yetkilerini aldı. Meclis, millet iradesi her şeyin üzerinde olan bir iradedir. İlk defa dünyada meclis hükümet, kuran millet biziz. Meclisin bir hayal değil, hakikat olduğunu söyleyen Mustafa Kemal Atatürk, millet iradesin tam inanmış, gelecekteki hedefini daha o yıllarda Cumhuriyet ve demokrasi olarak koymuştur. Bunun kıymetini bilmek gerekirken, millet iradesini ne yazık ki meclis içerisinde vekillik yapan milletvekilleri oylarıyla önce mecliste bu irade sarsıldı. Daha sonra meclisten geçen anayasa değişiklikleriyle sözde bir başkanlık sistemi denilen millet egemenliğini zayıflatan yeni bir rejime geçtik. Önümüzde duran problem budur.” açıklamasında bulundu.

‘YÖNETİLEMEYEN TÜRKİYE’Yİ GÖSTERİYOR’

Tekrardan parlamenter sisteme geçisin mümkün olup olmayacağı ile ilgili değerlendirmede bulunan Çıray, “ Referandumdan süreci hem hukuken hem de siyaseten meşru değil. Milletin haberi olmadan yapılan bir referandumdur. Basın özgürlüğünün olmadığı yerde milletin haber alma özgürlüğü yoktur. Haber alma özgürlüğünün olmadığı bir ülkedeki seçimlerin siyasi meşruluğu her zaman tartışmalıdır. İçinden geçtiğimiz bu süreçte meşruiyeti tartışmalı bir durumdur. Sonuçları itibariyle millet egemenliğini mecliste tecelli etmesini engelleyen bir rejimle karşı karşıyayız. Kanun hükmünde kararlarıyla yönetilen bir ülke ayrıca seçilmiş olmayan sekreterliklerle yönetilen bir Türkiye. Salgın sürecinde de Bilim Kurulu’nun tüm kararları da Cumhurbaşkanı’nın onayından geçiyor. Şuandaki bakan sekreterlerinin kendi başlarına karar verme iradeleri yok.  Salgının artmasına neden olan önemli faktörler vardır.  Siyasi iktidarın karantina yapmadığını gördük. Bilimsel metotlarla uygulama kapasitesi olmadığını gördük.  Salgın döneminde insanların Umre’ye gönderilmesi de yanlıştı. Karantina’ya alınamaması da yanlış. En sonunda da bu yanlışlar oldu, geçtiğimiz haftalarda da sokağa çıkma yasağı geldi. O saatte yapılan sokağa çıkma yasağına yönelik milletin sokaklara akın etmesi eleştirildi. Türk milleti bu salgına ekonomisi en kötü şartlarda olduğu dönemde yakalandı. Bütün bunlar yönetilemeyen bir Türkiye’yi gösteriyor. Sistemin yanlış işlemesinin sebebi, millet egemenliğinin tecellegahı olan meclisin çalıştırılmıyor olması. Bu rejimle bir şeyi doğru götüremezler. Meclis eski etkinliğine sahip olsaydı,  Ocak’ta iyi parti’nin verdiği genelge AKP ve MHP oylarıyla reddedilmezdi.” dedi.

‘BİZ HİZMET YAPARIZ ANLAYIŞI YIKILDI’

İYİ Parti Milletvekili Aytun Çıray, Millet ittifakıyla yönetilen belediyelere yönelik engellemelere dair  iktidarın bu süreçte de yerel yönetimlerle ters düşmesini eleştirerek, “Demokrasinin başladığı yerler muhtarlıklardır. Halkın sesini duyurabildiği en temel demokratik organlardır. Ayrıca belediyeler devlete karşı paralel organlar değildir. Devletin bir parçasıdır. Belediye başkanları millet iradesiyle seçilmiştir. Bunlarla ters düşmek yerine onlarla ortak hareket edilerek, bugün yapılan hizmetlerin daha fazlası yapılırdı. Bunun nedeni gayet iyi anlıyorum. AKP iktidarı 15 yıl sonunda İstanbul Ankara gibi belediyeleri kaybetti. Sadece biz hizmet yaparız iddiası yıkılmış oldu. Özellikle İstanbul belediye Başkanı İmamoğlu’nun, Ankara Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ve İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in başarılı çalışmalarıyla bu tez yıkılmış oldu. Çok daha hizmet hem de çalmadan parayı israf edilmeden yapılabilirmiş gerçeğini ortaya çıkardı. İşin acı tarafı Türkiye’nin böyle bir siyasi politikayı kaldırabilir mi? Kaldıramaz. Milletimiz evlerinde can korkusu yaşayarak, geçim sıkıntısı yaşıyor. Böyle zorlu zamanlarda hizmet veren insanların önünü kesenlerin seçimde önünü keserler. Vatandaşa yardım dağıtan kişilere paralel devlet denmesini reddediyoruz. Esasen Ankara’daki Cumhuriyet Başsavcısı sayın Ümit Özdağ hakkında dava açacağına Mahir Bey’e dava açmalıdır. Büyükşehir  Belediye başkanlığını teröristle suçlamak kabul edilemez. Bu durum bölücü bir tavır takınmaktır. Türkiye Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra birçok cumhurbaşkanı gördü. Ancak tarih ilk defa böyle kutuplaştıcı bir kişiyle ilk defa karşı karşıyadır.” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi