Cengiz Aldemir/ANKARA - Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e: Utanmadan kalkıp beni Netanyahu ile aynı kefeye koyacak kadar ahlaksızlaşan siyasetçi; Filistin dendiği zaman benim ciğerlerim adeta sese gelir ve o, Filistin’in haritadaki yerini bilmeyecek kadar zavallıdır” sözlerine İYİ Partiden sert tepkiler gelmeye devam ediyor.

TERBİYE SINIRLARINI AŞTI

Erdoğan’ın İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e söylediği sözlere aynı sertlikle yanıt veren isimlerden birisi de İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray oldu. Çıray sosyal medya üzerinden Erdoğan’a, "Ahlaksız" ifadesini kullanarak terbiye sınırlarını aşmıştır. Bunu siyaseten çöküşte olmanın sinir bozukluğuna bağlıyorum. Asıl cevabı kendisine" İsrail'in başkenti Kudüs'e hoş geldin" dediğinde Ariel Şaron'a vermeliydi” dedi.

ERDOĞAN’A DEMİREL ÖRNEĞİ

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, ”Zavallılık, gideceğim diye atıp tutup, 8 yıldır Gazze'ye gidememektir. Zavallılık, İsrail'e esip gürleyip, Çin'e karşı boyun bükmektir. Zavallılık, siyonist madalyasını boynunda gururla taşımaktır” sözlerini de paylaşan Çıray, “Türkiye'nin 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Gazze’de eski Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat ile birlikte kıldığı namazın görüntülerini paylaşarak, “Gazze'de namaz kılan 9.Cumhurbaşka'nımızdan... Gazze'ye gidemeyenlere geldik. Cumhurbaşkanımız Demirel’in yanında dönemin Diyanet İşleri Başkanımız da var. İsrail- Filistin ilişkilerini eğer Irak'a giden Amerikan askerlerine hayır dua eden siyasi İslâmcıların zemininde tartışırsanız işin içinden çıkamazsınız” diye yazdı.

KİRLİ İŞLER OTORİTER REJİMLERDE OLUR

Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in açıklamalarıyla ilgili Çıray, Türkiye’de sistem sorunundan kaynaklı devlet, anayasa ve hukuk krizi olduğunu, yaşanan kirli işlerin otoriter rejimlerde yaşandığını vurgulayarak, “Bir Anayasa kriziyle karşı karşıyayız. Yaşadığımız hadiseler, “Bu Anayasa mahkemesinin kararlarını tanımıyorum” demekten daha hafif değil. Daha ağır da değil. Esasen “Anayasa Mahkemesini tanımıyorum” denen bir ülkede, bütün bunların olmasından daha doğal bir şey yok. Baskıcı otoriter rejimlerde medya özgürlüğü olmadığı için yolsuzluğa, kokuşmuşluğa ve eş dost kayırmacılığına yakın ve açıktır. Demokrasiler ışık ve güneş gibidir, özgürlükler, medya özgürlükleri öyledir. Medya özgürlüğü esasen medya çalışanlarına değil bize lazım, millete lazım. Haber alma özgürlüğümüz demektir. Bütün bunlar olmazsa kapalı kapılar arkasından yönetilen bir ülkede her türlü kokuşmanın olması da ne yazık ki doğal. Esas tartışmamız gereken bu rejimin ve iktidarın değişmesi konusudur” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

Editör: Haber Merkezi