CHP’nin reklamcısı Ateş İlyas Başsoy, Sözcü'den Özlem Gürses'in sorularını yanıtladı.

Başsoy, "31 Mart sürecinde sen ve ekibin CHP Genel Merkezi ile çalıştın; CHP Yerel İletişimlerden Sorumlu Grup Başkanı olarak. Nasıl bir çalışmaydı bu?" sorusu üzerine "Türkiye'yi dolaştık, bizzat ben 80 kenti gezdim. İstanbul, Ankara, Bursa, Adana, Antalya ve Mersin öncelikli illerdi, derinlemesine çalışmalar yaptık. Biz bunları yaparken hiçbir aday belli değildi. İsimler, bizim ön çalışmamızda çıkan “robot resimlere” uyan profiller bulunarak belirlendi… O sırada “Radikal Sevgi” kitapçığını tüm illerde teşkilatlarla konuşmaya başlamıştık" ifadesini kullandı.

Gürses'in sohbetin devamında yönelttiği sorular ve Başsoy'un bunlara verdiği yanıtlar şöyle:

“Radikal Sevgi”nin arkasında şöyle yazıyor “Yaptığın muhalefet, muhalefet ettiğin şeyi zayıflatıyor mu, güçlendiriyor mu?”

John Fowles'in bir sözü. Hep aynı şeyi anlatıyordum;  AKP'nin elinde para, polis, devlet, medya olabilir… Yine de bizim elimizde bunların hepsinden daha güçlü bir şey var: Türkiye'nin en eğitimli seçmeni. Ama bu insanlar yanlış besleniyor. Bu insanlar bir tür “muhalefet esnaflığının” etkisine girmiş, “Buraların gerçek sahibi benim” havası var. Bu havayı yenersek, bizim seçmenimiz bütün seçimleri kazanır.

"NE KİN TUT, NE DE UNUT"

Ama bu seçmen hakarete uğradı yıllardır, öfke ve kırgınlık da var.

Bir Japon atasözü var “Ne kin tut, ne de unut” diye… Hayat devam ediyor, gençler geliyor, ne kadar daha sürebilir ki bu… İktidar olmak için seçmenin anladığı kelimeleri kullanmak gerekiyordu. Bizim bu seçimde öncelikli hedef kitlemiz AKP seçmeni idi. Çünkü kararı değiştirebilecek kitle orada.

Tersi düşünülüyordu halbuki…

AKP yüzde 50 oy alıyor. Bunun yüzde 5'ini 10'unu ikna edersen çok şey değişiyor. 2014'teki seçimde AKP ve MHP yüzde 61 oy almıştı. Şimdi, yüzde 51 oy aldı, 10 puan kaybettiler. AKP, şu an başarısızlığın kitabını yazdı. Hele 31 Mart'tan bu yana o kadar çok yanlış yaptılar ki, taş olsa taş çatlar.

"O TÜRKİYE ARTIK YOK"

AKP'de ne olur diye düşünüyorsun? Yeni partiler yolda…

AKP'nin Türkiye'deki büyük değişimi görmesi gerek. Geldikleri zamanki Türkiye yok artık. AKP'yi asıl metro mahvetti bence. Artık Gaziosmanpaşa'daki bir insanı nasıl korkutabilirsin ki “laikler canavar” diye? Görüyor ne olduğunu. Metroya biniyor, bir bakıyor ki kendi halinde insanlar. CHP seçmeni için de geçerli… İnsanlar birbirini gördükçe, bu sert söylemler, bu öfke kin söylemleri anlamsız oluyor. O yüzden sevgi kazanıyor zaten, AKP kendini yapısal bir şekilde değiştirmezse, yok olana kadar, mikro parti olarak gider böyle…

MHP?

Aynı şey MHP için de geçerli… Umarım bunu analiz ediyorlardır. Bildiğimiz MHP'nin 13-14 oyu vardı. Artık MHP'nin oyu 3-4 puan. 10 puan kentli milliyetçi oyunu İYİ Parti'ye verdi.

Bir de “siyasetsiz seçmen” diye bir kavramdan söz ediyorsun, apolitikten farkı ne?

Apolitik, politikayı reddeden demektir, siyasetsiz seçmen ise politikayı reddetmiyor. Siyasetsiz seçmen siyasi kararlarını, polemiklere değil, başka beklentilere göre veriyor. Bolluk, güven, mutluluk gibi adalar var. Siyasetçilerin sözleri o adalara vuruyorsa dediği anlaşılıyor. AKP yıllardır bu adalara sahip olmanın mutluluğunu yaşadı. Şimdi artık o adalarda CHP de var. Melih Gökçek'in 25 yıllık iktidarı bitti Ankara'da. Adana'da 12 puan farkla kazandı Zeydan Karalar. Antalya'da öyle… Mersin'de öyle.

Ne değişti de bunlar olabildi?

Her şeyden önce “dil” değişti. CHP'nin, CHP seçmeninin, örgütünün ruhu değişti. CHP zaten kendine ait olan laiklik, modernizm, özgürlük gibi adalarda yerini korurken, çevredeki diğer insanlara da dokunan yeni bir üslup oluşturdu.

“Kin kinle temizlenmez” diyorsun bu kitapta…

Kaçınmamız gereken birkaç davranış var; biri kibir, diğeri alaycılık… Muharrem İnce'nin efsane bir sosyal medya ekibi vardı; Onuncu Kat.
Onlarla bir araya geldik, şunu söyledik “Eğer birileri bu seçimde AKP seçmenini aşağılayan videolar pazarlarsa, o videoları yok edeceğiz.” Buna asla izin vermedik,  AKP seçmenini incitecek hiçbir şey olmadı. En önemlisi yüz yüze konuşmak… Üçüncüsü de laf sokma alışkanlığı. “Abi, gözünü seveyim, o kişi ile kavga edeceğim diye 10 kişinin gönlünü kırma.” Bunları herkesle konuştuk. Ve her kampanyamızı bunlar üzerine şekillendirdik.

Kaç yerde kampanya yaptınız?

105 ayrı yerde kampanya yaptık. Akıl almaz bir işti inan. Sadece yaptığımız ilanlar 7000 sayfa tutuyor.  O kadar çok insanın emeği var ki… Biz aslında CHP'ye kendisini hatırlattık, Kılıçdaroğlu da bence 10 yıldır CHP'yi bu öfke, nefret, katılık alışkanlığından uzaklaştırmaya çalışıyordu.

Kemal Bey eleştirilerden sonra nasıl oldu da seninle çalıştı?

Kemal Bey bütün bu süre boyunca hiç kontağını kesmedi, çok eleştirel şeyler söylesek bile her zaman dinledi. Belki size garip gelecek ama bir süre sonra CHP'nin bu dönemi 2. Kemalizm dönemi olarak anılacak. Bütün bu adayların önünü açmak, Ekrem İmamoğlu'nu bulup çıkartmak çok kritik hareketler. Bu isimler başka bir ortamda asla şans bulamazdı.

"İYİ ANALİZ EDİLMELİ"

– Bundan sonra CHP'de ne olmasını bekliyorsun?

Dört yıl büyük bir restorasyon fırsatı, AKP takkesini önüne koyup düşünmeli. CHP de bu seçimi neden kazandığını iyi analiz etmeli. Belediye başkanları eğer başarılı olamazlarsa bu, bir 25 yıl daha AKP'nin iktidara gelmesi anlamına gelir.

Peki seçimi kim kazandı?

Bu konuda Ankara'da 3 Mayıs'ta bir sunum yaptım. Bence kazananlar sırayla, Kemal Kılıçdaroğlu ve tüm CHP örgütleri. Sonra belediye başkanlarımız. Ve CHP seçmeni. Hep sevgiyle konuştular… Ama esas bir hanımefendi var benim tanıdığım, eşiyle seyyar pilav tezgahında bu şehirde tutunmaya çalışmışlar. Ve hep AKP'ye oy vermişler. Seçimden sonra bana gelip “biz kazandık” dedi. İşte asıl kazanan onlar, hayatlarında ilk kez CHP'ye oy veren o güzel insanlar.

Kim kaybetti peki?

Recep Tayyip Erdoğan. O kaybetti.