ÜMİT KARTAL / İZ GAZETE – Partisiyle ilişkisini “35 Senedir bu partinin üyesiyim. Ben durdum, kıpırdamadım; 3 defa partimin adı değişti, 8 defa genel başkanım değişti. Her kademede görev aldım, adım ‘çapacı’ya çıktı” diye tanımlayan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir milletvekili Tacettin Bayır ile CHP’nin ‘bitmek bilmeyen’ kongre tartışmaları hakkında konuştuk.  

Politikacıların sorunları tespit etmekle yetinmeyip çözüm bulması gerektiğinin altını çizen Bayır, “Halkın ve toplumun CHP’den beklentisi 2019 tarihinde iktidar olması. Ana hedeften kendi içimizdeki tartışmalarla uzaklaşıyoruz. Oysa ki Aadalet Yürüyüşü’nde gördüğümüz şudur: Asgari müştereklerde bir araya gelebilseydik, bugün başımızda AKP belası olmazdı. Bizden beklenen şey birlik beraberliktir. Artık kendi arkadaşlarımızın ayağına çelme takmaktan vazgeçelim” dedi. Tacettin Bayır, parti içi demokrasiyi geliştireceğine inandığı önerilerine dair şu ifadeleri kullandı:

“Aslında geçmiş dönemlerde delege seçimlerinin partiye verdiği zarar, bugünkü genel merkez yapısı tarafından da tespit edildi. Bu nedenle örneğin; belediye başkanları Ankara’ya davet edilip, genel başkan tarafından ‘Siz işinizi yapın, örgüt işini yapsın’ şeklinde uyarıldı. Genel başkanımız, örgütü dizayn etmek isteyen bazı belediye başkanlarına ‘Bu çabanız sizi tekrar aday yapmaz, gerekirse belediye başkanlığı seçimlerinde ön seçim yapmam’ diyerek de uyardı.”

‘ASUMAN BAŞKAN’I UYARMIŞTIM’

“Gerek Güzelbahçe’de, Çiğli’de; gerekse diğer ilçelerde yaşadıklarımız üzüntü verici. 2011’de kavgasız gürültüsüz yaptığımız delege seçimleri gibi olması için, İl Başkanlığı da yapmış bir milletvekili olarak, ben de bazı uyarılarda bulundum. İzmir İl Başkanımız Asuman Ali Güven’e; ilçe başkanlarını toplayarak en az 15 gün önceden mahalle delege seçimlerinin hangi tarih, saat ve mekânda, kim tarafından yapılacağının hem ilçe binalarına hem il binaların asılmasında fayda olacağı uyarısında bulunmuştum. Ancak bazı ilçe başkanlarımız -ki bunlar özellikle belediye başkanı ile kol kola yürüyenler- adeta baskın seçim yapar gibi, delege seçimlerini 3-4 gün önce yönetim kurulu kararı ile belirleyip süreci yürüttüler. Oysa tüzüğümüz çok açık… Genel Merkez’den gelen üye listeleri itirazlara açık şekilde ilçe binalarında asıldığı gibi; tarih, yer ve saatler de en az 15 gün önceden binalara asılmalıydı. Böylelikle hiçbir partili ‘ben haberdar olmadım, beni bilgilendirmediler, oy kullanamadım’ diyemezdi.”

‘MİLLETVEKİLLERİYLE ÇARŞAF LİSTEYİ ÖNERDİK’

“Bu delege seçimleri öncesinde, İzmir milletvekillerinin bazılarıyla ilçelere yaptığımız ziyaretlerde, bu seçimlerin partililerden birbirine ters düşen bir küskünler ordusu yaratmaması için çözüm olarak çarşaf listeyi önermiştik. Bir mahallede 200 üye varken, 100’er 100’er başka listelere ayrılmaları ve kaybeden grubun ‘parti bana görev vermedi’ diyerek partiye küsmesinin önlenmesi için, ayrı listelerle yarışmak yerine, ortak liste yapıp, seçim sandığının üzerine asılarak, üye arkadaşların o listede yazılı isimlerin içerisinden bu görevi layıkıyla yapacak arkadaşları, hiçbir baskı altında kalmaksızın yazma yöntemi ile kendi delege listesi pusulasını yaratma şansı verilebilirdi. Bu yöntem partilileri birbirine düşürmez, kimseyi de küstürmezdi.”

“AKP’DEN NE FARKIMIZ KALIR?”

“Bugünkü iktidar partisinden bizi ayıran en büyük özelliğimiz, özgür bağımsız oy kullanabilmemiz. Aksi halde iktidar partisinden ne farkımız kalır? Bizi ayıran bu özelliğimizi doğru hayata geçirmeyi beceremezsek, AKP’nin anayasa oylamasında yaptığı açık oylamadan ne farkı olur?”

ÜÇ BAŞLIKLI FORMÜL ÖNERDİ: ‘1-DELEGE USULÜ SEÇİM TÜMÜYLE KALDIRILMALI’

“Biz siyasiler; bu konularda devamlı şikâyet ederek, parti içerisindeki bu küskünlük ve kırgınlıkları medya önünde tartışıp ağlaşarak bu konuyu geçiştiremeyiz. Köklü ve kalıcı çözüm yaratmak olmalıdır görevimiz. Bu konuda geçmişte de Genel Başkan’la fikirlerimi paylaştım. Siyasi Partiler Kanunu’nda daha katılımcı bir demokrasi için değişiklik önerisinde bulunmayız ancak, buna gerek kalmadan bile, yapacağımız bir Tüzük Kurultayı ile, parti içi seçimlerimizi tüm üyenin katılımıyla yapabilmeliyiz. İlçe başkanlığı, İl Başkanlığı, Belediye Başkan adaylığı ve milletvekilliği adaylığı seçimlerine tüm üyeler katılmalı. Bunun asıl faydası şu olacak: Belli sayıda azaltılmış, birbirine küstürülmüş bir ilçede, delege ağaları ve yerel yönetimlerin gücünü kullananlar mevcut delegeleri iş-aş vaadiyle kafalayabiliyor. Bunu engellemiş olacağız. Örneğin Büyükşehir Belediyesi 600 delegeyle yapılan İl Kongresi’nde 200 kişiye iş vaadinde bulunursa, sonuçları dilediği gibi değiştirebiliyor. Aynısı ilçe seçimlerinde de yapılabiliyor. Delege usulü seçim tümüyle kaldırılmalı.”

2- BARKOD SİSTEMLİ ÜYE KARTI ÖNERİSİ

“Tabi sadece birilerini bir yere taşımak üzere partiye kaydedilmiş üyeler ile değil, parti içi eğitim almış, üye aidatını ödeyen, partililiği de parti tarafından takip edilen, adeta her üyenin bir karnesi olabilecek, barkotlu yeni bir üye kimlik kartına sahip üyelerin tamamıyla seçim yapılmalı. Partinin yapacağı bütün etkinliklerde, ilçe ve il yöneticileri tarafından, panel toplantı gösteri yürüyüş anma gibi etkinliklerde, katılımcı üyenin performansının barkod okuyucu ile kayda alınması sağlanmalı. Böylelikle, iki yıldan iki yıla delege seçimleri için ortaya çıkan, dört yıldan dört yıla belediye meclis üyesi olmak için ortaya çıkan, partinin hiçbir etkinliğine katılmayan üyenin takibi de mümkün olacaktır. Parti içi seçme ve seçilme hakkı, partiye olan liyakati ve emeğiyle eş değer olmalı. Partiye karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen üye, barkod sistemli üye kartının takibi ile pasif üye pozisyonuna düşmeli.  O zaman da şu sağlanmış olacak; kendisinin takip edildiğini gören üye, eğer partide görev talebi var ise, daha çok çalışacak… “

3- PARTİ HUKUKUNU BOZANLAR YAPTIRIMLA KARŞILAŞACAĞINI BİLMELİ

“Bir diğer problemimiz ise parti hukukumuza vurulan darbeler. Bizim partimizin tüzüğüne göre, seçilmiş ilçe başkanları, o ilçe belediye meclisinin grup başkanıdır. Seçilmiş İl Başkanı da büyükşehir meclisinin başkanıdır. Bunun tüzüğe yazılmasının amacı, örgütün yürütme görevini üstlendiği belediye başkanına denetim yetkisini garantiye almaktır. İlçe başkanı ve il başkanı, bulundukları yerde belediye başkanını parti programını uygulayıp uygulamadığı, aldığı kararların parti programına uygun olup olmadığı konusunda denetlemekle yetkili ve sorumludur. Örgütlerin yerel yönetimleri denetleyen bir pozisyonda olması gerekirken, tekrar seçilmemelerinin önünü açtığını düşündükleri için belediye başkanları örgütleri dizayn etme çabasına girince, sıkıntı yaşıyoruz. Bunlar önceden beri görülüp, tedbiri alınıp, tüzüğe yazılmasına rağmen, tüzük olduğu yerde duruyor ancak uygulama konusunda tüzük ihlal ediliyor. Parti içi demokrasinin işlerlik kazanması için, tüzüğümüze ve demokrasiye her CHP üyesinin üye olurken kabul edip imzaladığı üye giriş formundaki gibi, belediye başkanı da milletvekili de uymakla yükümlüdür. Kimsenin, ‘Ben belediye başkanı oldum, milletvekili oldum, tüzüğü tanımıyorum’ deme lüksü yoktur. Belediye başkanlarımız seçilene kadar örgütü kucaklayıp, seçildikten sonra ‘Beni parti değil, halk seçti’ diyerek sırtını partisine dönmemeli. Belediye başkanlarının performans raporlarına bakıldığında, tekrar aday olmaları halinde, yapılan bu yanlış uygulamalar mutlaka önlerine engel olarak çıkarılmalıdır. Parti hukukunu bozanlar, parti merkezi tarafından yaptırımla karşılaşacağını da bilmeli.”

Editör: Haber Merkezi