Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Sonsöz TV’de yayınlanan ‘Günaydın Ege’ programına konuk oldu ve Aslı Eren’in sorularını yanıtladı. Vekil Sındır, İZBAN grevi, 31 Mart’ta gerçekleşecek yerel seçimler, partisinde yaşanan aday belirleme süreci, AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi Adayı Nihat Zeybekci ve iktidar partisi temsilcilerinin söylemleri üzerinden net açıklamalarda bulundu.

İŞÇİ KARDEŞLERİMİZ TALEPLERİNDE NİYE ISRAR EDİYOR? ÇÜNKÜ GEÇİNEMİYORLAR!

İlk olarak kentte sürdürülen İZBAN grevine değinen Sındır, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konudaki eleştirel yaklaşımları hakkında konuştu. Sındır, “İZBAN yüzde 50’si İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yüzde 50’si Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının (TCDD) olduğu bir şirket. Yani ortaklık var. Bu şirketin bu dönemki TİS görüşmelerini yürüten TCDD… Sayın Erdoğan, ‘CHP’de grev var, bizde olmaz’ derken aslında TCDD’nin anlamaması nedeniyle oluştuğunun farkında değil. Ama böyle diyerek İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sorumluluğu atmadan üzerine düşeni yerine getirme çabalarını basın yoluyla izliyoruz. Sanki bu grevin olması Sayın Erdoğan’ı mutlu etmiş gibi. Böyle bir tavır içinde... İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çamur atabilmenin bir aracı olarak görüyor. İZBAN çözülecektir, ondan hiç şüphem yok. Bu meseleye sendika, işçi hak talep ediyor, işveren vermiyor gibi bakmak yanlış. Piyasayı bu hale getirip ‘vay efendim orada grev var’ demek doğru değil. İşçi kardeşlerimiz niye bu taleplerinde ısrar ediyor? Çünkü geçinemiyorlar. Bu kadar net! Ülkeyi yönetenler aslında yüzde 26’lık bir değer yitimi var diyor. Türkiye’yi bu duruma sokanların bundan utanması gerekiyor. Aksine hak talep eden işçinin grevinin devam etmesini istiyor” dedi.

MİLLETVEKİLLERİNİN ADAYLIK BAŞVURUSU HAKKI OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜYORUM!

İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı noktasında isminin kulislerde konuşulması hakkında açıklamalarda bulunan Sındır, “24 Haziran’da bir genel seçime girdik. Partimiz takdir etti, sıralamaya girdik. Halkımızdan partimize oy vermesini, bizi iktidara taşımasını talep ettik. TBMM’ye seçildik. Bizi milletvekili adayı gösteren partimizin yetkili organları ve oy veren vatandaş… Bizi Büyükşehir Belediye Başkanlığı gibi başka bir göreve talip görürlerse bu noktada adaylık söz konusu olabilir. Milletvekillerinin adaylık başvurusu hakkı olduğunu düşünmüyorum. O hak halktadır. Bir kentin sivil dinamikleri kenti kimin, hangi profilde birinin yönetmesi gerektiğini bilir. Bu örgütlü yapıların talebi olduğunda, başta genel başkanımız ve partimizin yetkili organları karar verdiği takdirde şevkle, heyecanla böyle bir göreve hazır olduğumu belirtmek istiyorum. 1 oy fazla kim getirecekse o aday olunmalı diye bir söylem var. Kısmen doğru. Onun yanına şunu da eklemek lazım; göreve geldiği dönem sonunda 1 oy fazla getirirken 10 oy götüren değil aldığı dönemden ileriye götüren biri olmalı. Adı geçen çok değerli aday adayı arkadaşlarımız var. Esas olan Parti Meclisi’nin (PM) vereceği karardır” dedi.

BORNOVA GÜNDEMİMDE YOK!

Bornova Belediye Başkan adaylığı noktasında gelen soruyu cevaplayan Sındır, “Bornova meselesi gündemimde yok. Sadece İzmir Büyükşehir noktasında iddialar var. Bornova çok güzel bir kent… Çok sayıda başvuru var. Bu Bornova’ya olan bağlılığın göstergesidir. Tüm aday adaylarına başarılar diliyorum. Adım attıkları bu aday adaylığı süreci çok kutsal bir görevdir” yorumunu yaptı.

EN DOĞRU ADAYIN BELİRLENME ÇABASI VAR

Partisinin İzmir’de henüz adayları belirlemesine dair konuşan Sındır, “İzmir Büyükşehir Belediye başkanlığı çok önemli bir görev. En doğru ismin belirlenmeye çalışılması çabası var. Genel başkanımız da bu çabanın içinde. İsimler üzerinde konuşmak çok doğru değil. Büyükşehir Belediyesi’ni çok daha ileriye götürecek en iyi aday üzerinde tercih yapılacaktır” dedi.

HERKESİN TARİF YAPMA HAKKI VAR, BEN DOĞRU BULMUYORUM

Örgütte ve kamuoyunda adaylık tarifi yapılmasını değerlendiren Sındır, “Tarif yapmayı çok doğru bulmuyorum. Tecrübe sahibi olması, bilgi birikim, deneyim bu noktada çok önemli diye düşünüyorum. Kişilik profili, siyasi profili ve geçmişiyle İzmir kent halkının da memnuniyetle karşılayacağı en doğru isim belirlenecektir. Herkes kendi doğrularıyla bir tarif yapıyor. Herkesin bir tarif yapma hakkı var. O hakka yönelik saygı duymak gerekiyor. Benim az önce söylediklerim yeterlidir diye düşünüyorum” açıklamasını yaptı.

İZMİR’DE RAKİBİMİZ YOK!

“Ben İzmir’de siyasi anlamda rakibimiz olduğunu düşünmüyorum” diyerek sözlerini sürdüren Sındır, “Diğer siyasi partilerin adaylarına göre ayar yapmanın doğru olmadığını düşünüyorum. İzmir halkının tercihleri göz önünde bulundurularak CHP’nin en doğru isimle yola çıkacağını düşünüyorum” dedi.

İZMİR’İ KUŞATMIŞLAR GİBİ DAVRANIYORLAR

İktidar partisinin uygulamaları ve söylemleri üzerinden konuşan Sındır, “Osmanlı’da bir yer fethedilirken, ‘burada yaşayan herkesin inancına, yaşam tarzına saygı duyacağız, kimseye karışmayacağız’ denirdi. Sanki öyle bir söylem var. ‘İzmir’i kuşatacağız. Aman size zarar vermeyeceğiz’ gibi bir anlayışla yaklaşıyorlar. Sanki kuşatmışlar gibi. Bu nasıl bir zihniyettir. Asla kabul etmiyorum. Reddediyorum! İzmir’i hala anlayamadılar. İzmir’in ne istediğini, nasıl yaşamak istediğini, demokrasiyi nasıl içselleştirdiğini hala anlayamadılar. Demokrasi anlayışından yoksun oldukları için herhalde İzmir’i bir garip kent, uzaylı gibi görüyorlar. Erdoğan, ‘sen İzmirlisin büyük düşün’ demedi mi? Gavur İzmir demediler mi? Şimdi de ‘İzmir mahallenin en güzel kızı, kim istemez?’ diyorlar. Sen İzmir’den seçilmek istiyorsan, buranın da önemli bir kent olduğunu, bu ülkenin eşit yurttaşlar olduğunu, demokrasiyi yaşatan yerel yöneticilerinin olduğunu bilmen lazım” ifadelerini kullandı.

BİNALİ YILDIRIM İZMİRLİ MİYDİ?

AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Nihat Zeybekci’nin dışarıdan aday olarak kente getirilmesine ilişkin konuşan Sındır, “Şovenist bir yaklaşımla bakmayacağım. Binali Yıldırım İzmirli miydi? İzmir’den seçilemedi şimdi gitti İstanbul’dan aday gösterildi. 35 olmadı bakalım orada ne olacak? adayın İzmirli olup olmamasından çok, İzmir’i nasıl tanıdığına, kent kültürünü ne kadar içselleştirdiğine bakmak lazım. Bir kişiyi İzmirli olup olmamak üzerinden değil, aday olduğu, yönetmeye talip olduğu kenti ne kadar bildiğine bakmak gerekiyor. Rakipler hakkında konuşmayı doğru bulmam. Onlar da kente hizmet etmek için aday gösteriliyorlar. Ama bir şirketi yöneteceksen oranın ne iş yaptığını bilmen lazım! İzmir’i yöneteceksen de kültürünü, tarihini, yaşamını, demokrasi anlayışını, ulaşımını, kentsel çevresini, imarını, havasını, denizini, toprağını bileceksin. Bunu bilmeden yönetmeye talip olmak, İzmir’in geleceği için risktir” dedi.

'BÜYÜKŞEHİR’DE YÜZDE 60 VE ONUN ÜZERİNDE BİR OY POTANSİYELİMİZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. ONUN ALTI BAŞARISIZLIK OLARAK DÜŞÜNÜLEBİLİR'

CHP olarak 31 Mart seçimlerinde İzmir’de nasıl bir sonuç hedefliyorsunuz?’ sorusuna yanıt veren Sındır, “ Herkes bir şey diyebilir. CHP İzmir’de 30 ilçenin 30’unda da iktidar olmuş bir partidir. CHP 30 ilçede de iktidara gelme potansiyeli en yüksek olan partidir. 30 ilçenin 30’unda da yerel iktidarda olacaktır. Partimiz ilçe belediye başkanlıklarında vereceği en doğru kararlarla, diğer aday adayı arkadaşların belirlenecek adaya destek vermesiyle en güçlü şekilde yol yürüyeceğimize inanıyorum. Kimse 20 ilçede iktidar olmayı hayal etmesin. Böyle bir şey mümkün değil. CHP yerelde 30 ilçeyi alarak iktidar olacak partidir. İzmir Büyükşehir Belediyesi için de tarihi oyu alacak potansiyelimiz var. Bir hedef koyuyorsanız erişilebilir olması lazım. Bu seçimlerde İzmir Büyükşehir Belediyesi noktasında yüzde 60 ve onun üzerinde bir oy potansiyelimiz olduğunu düşünüyorum. Onun altı başarısızlık olarak düşünülebilir. Vatandaşa vereceğiniz güven, vatandaşın size olan teveccühü önemli umudu ve heyecanı büyüterek hareket etmek önemli. İzmir’e çivi çakmak dahi olsa, herkesin bu çabasında başarıla diliyorum” ifadelerini kullandı.

EGEDESONSÖZ

Editör: Haber Merkezi