Yaşanılan ekonomik krizi önergeyle TBMM gündemine de taşıyan Kılıç, krizin en önemli nedeninin “Demokrasiden hızla uzaklaşan, hukuku askıya alan ve tek adam rejimine yönelen AKP zihniyeti” olduğunu belirtti.

CHP Parti Meclisi Üyesi ve İzmir Milletvekili Avukat Sevda Erdan Kılıç, yaşanılan ekonomik krizin en önemli sebebinin yanlış ekonomi politikalarının yanı sıra hukuk ve demokrasiden hızla uzaklaşılması olduğunu belirterek “Hukuku ve demokrasiyi göz ardı ederek soruna sadece ekonomi temelli bakan yaklaşımların hiç birinin başarıya ulaşma şansının olmadığını” vurguladı.

Krizden çıkış formülünün ancak ve ancak krizi doğuran, büyüten ve bugünlere taşıyan nedenlerin iyi tespit edilmesi ve buna göre adımlar atılmasıyla mümkün olacağını belirten Kılıç, yaptığı yazılı açılamada şunları ifade etti.

“Teşhis doğru konulmazsa, tedavi de yanlış olur. Bunun için öncelikle duygusal değil rasyonel yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu kriz birden bire olmamıştır ve sadece Rahip Brunson olayıyla izah edilecek kadar da basite indirgenmemelidir. Çünkü adeta bağıra bağıra gelen krizin temelinde Türkiye’nin yönetilememe sorunu yatmaktadır. Krizin sadece ekonomik değil siyasi olduğunun görülmesi lazımdır. Bugün bütün ülke olarak ağır bir bedelle karşı karşıyaysak bunun tek sorumlusu 2002’den beri tek başına iktidarda olan AKP’nin eğitimden sağlığa, ekonomiden dış politikaya kadar uyguladığı yanlış politikalardır. Bu süreçte, iyi niyetle yapılan bütün itirazlarımıza ve çözüm önerilerimize karşın, ortak aklı devre dışı bırakan, bir tek fabrika yapmadığı gibi Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılanları satan, döviz geliri olmayanları dövizle borçlandıran, üretmeden tüketmeyi ekonomi politikası sanan, hazine garantili ihalelerle yandaşların servetine servet katan, iğneden ipliğe her şeyi dışardan alan, en ufak itiraza bile tahammülü olmayan, demokrasiyi gerektiğinde inilecek bir araç gibi kullanan ve hukuksuzluğu hukuk olarak algılayarak ülkeyi bir korku imparatorluğuna savuran bir anlayışla yönetildiğimiz unutulmamalıdır. Bunun sonucunda ülkemiz ne hukuk ve demokrasi anlamında ne de iç ve dış politika anlamında güven veren bir ülke görünümünden hızla uzaklaşmıştır. Elbette ki bunun ekonomik yansımaları da olacaktır ve bugün yaşanan da tam olarak budur. 2002’de iktidara geldiklerinde toplam dış borç 129,6 milyar dolar seviyesindeyken bugün 453 milyar dolara çıkmışsa, geçen yıl ülkemize gelen doğrudan yatırımlar yüzde 19 azalmışken, bu yılın ilk 6 ayında bu oran yüzde 20’ye çıkmışsa ve 57 milyar dolar olan cari açıkla ekonomi kırılgan hale getirilmişse siyasi iradenin ve yaratılan siyasi ortamın bunda büyük rolü vardır.

Bu nedenle yaşanılan krizi sadece ekonomi temelli gören ve dış politika, hukuk ve demokrasiyi göz ardı eden yaklaşımların tümü çözüm oluşturmayacak, aksine uzun vadede yeni bir krize alt yapı oluşturacaktır. Bu doğrultuda öncelikle yapılması gereken krizden dersler çıkartılarak “Ben yaptım, oldubitti” anlayışından vaz geçilmesi, demokrasi ve hukukun bütün kurallarıyla yaşamın bütün alanlarında egemen kılınması, içte ve dışta ayakları yere basan politikalar oluşturulması ve ülkemizin yatırımcılar açısından güven veren bir iklime kavuşturulmasıdır. Öte yandan krizle mücadele konusunda 7’den 70’e toplumun bütün kesimlerinde oluşan birlik, bütünlük ve dayanışma havasını kendi hegemonyasını güçlendirmek için fırsata çevireceklerin, bu ülkeye en büyük zararı vereceklerinin hatırlatılmasında da fayda vardır.”

Yaşanılan ekonomik krizi TBMM gündemine de taşıyan CHP Milletvekili Kılıç, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yanıtlamasını istediği önergesinde şu sorulara yer verdi.

Türkiye ekonomisinde yaşanan krizin ve Türk Lirası’nın diğer paralar ve özellikle de ABD Doları ve Euro karşısında yaşadığı değer kaybının sebebi Rahip Brunson olayı nedeniyle ABD ile yaşanan gerilim midir?

ABD’nin uyguladığı para politikaları nedeniyle gelişmekte olan diğer ülkelerin para birimleri yüzde 7 – 8 civarında değer kaybı yaşarken Türk Lirası’nın Ağustos ayının ilk haftası itibarıyla dolar karşısında yüzde 40, Euro karşısında yüzde 34 değer kaybetmesinin sebebi nedir?

ABD’nin uyguladığı politikalardan neden en çok Türkiye etkilenmiştir? Karşı karşıya olduğumuz sorunların temeli sadece ekonomi midir? Yoksa hükümetinizin uyguladığı hukuki ve siyasi politikaların da bu sürece etkisi var mıdır?

2017’de yüzde 10 azalan doğrudan yatırımların 2018’in ilk 6 ayında yüzde 20’ye çıkmasının ekonomik, siyasi ve hukuki açıdan nedenleri nelerdir?

Türk Lirasının değer kaybı ile ülkemizin karşı karşıya olduğu tablonun bir daha yaşanmaması için atılacak adımlar ve alınacak önlemler sadece ekonomi temelli mi olacaktır?

Editör: Haber Merkezi