CENGİZ ALDEMİR/ANKARA- Demokrasinin özü olan anayasal denge ve denetim mekanizmalarının amacının devlet erklerinin birleşmesinden doğacak keyfiliği engellemek olduğunu anımsatan CHP'li Bakan, "Bu anlamıyla, Anayasal denge ve denetim mekanizmaları, bireylerin açık, saydam ve hesap verebilir siyasi iktidarlarla yönetilmelerini ve denetlenmelerini güvence altına alarak, otorite-özgürlük dengesini koruyan bir işleve sahiptir" dedi.

SADECE CUMHURBAŞKANINA KARŞI SORUMLU BAKANLAR 

2017 yılında Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçen Türkiye'de bütün hükümleriyle birlikte, 9 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle Bakanlar ve Bakanlar Kurulu denetleme hak ve yetkisinin, meclisin elinden alındığını ve denetlemenin en önemli unsurlarından olan'gensoru'nun kaldırıldığını anımsatan CHP'li Bakan, yeni sistemde bakanların atama ve görevden alma yetkisinin Cumhurbaşkanına verildiğini, Bakanların doğrudan  Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu kılındığını kaydetti.

CHP'li Bakan, "Daha önce, 550 milletvekili olan TBMM'nin yüzde 10'u, yani 55 milletvekili Meclis soruşturması isteyebilmekte, genel kurula katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla komisyon kurulması ve soruşturma yapılması kararı alınabilmekte; soruşturma komisyonunun çalışmalarını bitirmesinden sonra Yüce Divana sevk için salt çoğunluk 276 gerekmekteydi. Yeni sistemde ise, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların suçları nedeniyle meclis soruşturması talep edilebilmesi için önce Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu gerekmektedir. Başka bir ifadeyle 600 milletvekilinden 301 'inin bu yönde talebi olmalıdır. Bu gerçekleşirse Meclis soruşturması açılması için beşte üç çoğunluk aranacaktır. Başka bir ifadeyle 360 milletvekili onay verdiğinde soruşturma açılabilmektedir. Yüce Divana sevk etmek için ise üçte iki çoğunluk yani 400 milletvekilinin onayı gerekmektedir. Eski ve yeni sistemin rakamları karşılaştırıldığında, Meclis soruşturmasının etkili bir denetim yolu olmasının zor hale geldiği açıktır" bilgisini paylaştı.

BAKAN PEKCAN ÖRNEĞİ

Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların görev suçları ve görevleriyle ilgili olmayan kişisel suçları arasında ayrım yapıldığını belirten CHP'li Bakan, kendi şirketi nden başında bulunduğu bakanlığa fahiş fiyattan dezenfekten satan ve toplumda tepkilere neden olan eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan örneğini vererek, "Bu kişilerin görev suçlarında meclis soruşturması usulü, kişisel suçlarda yasama dokunulmazlığı hükümleri uygulanıyor. Görüldüğü üzere bakanlar bir anlamda koruma zırhına alınmıştır. Sadece Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu ve TBMM'nin denetimine karşı adeta koruma zırhına sahip olan bakanların makam ve nüfuzlarını kendileri için kullanmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır.

Örneğin; Ticaret Bakanı, bizzat Ticaret Bakanlığı tarafından doğrulanan iddialar üzerine 21 Nisan 2021 tarihinde Cumhurbaşkanlığı Kararı ile görevinden alınmıştır. Bakanlığın, görevden alınan bakanın ve eşinin ortak olduğu Nanoksia Biyoteknoloji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi'nden ve piyasa fiyatının oldukça üzerinde tutarla dezenfektan satın aldığı ortaya çıkmıştır. Bakan, kendi Bakanlığına fahiş fiyattan dezenfektan satmıştır. İhale süreciyle ilgili şeffaflık bulunmadığı gibi, Kamu İhale Kanunu hükümlerine uygun olup olmadığı halen karanlıktadır" değerlendirmesinde bulundu.

AHLAKİ EKSİKLİĞİ GİDERECEK TEKLİF 

Yaşanan bu ve bunun gibi olayların, mevzuata ve etik kurallara aykırı işlemlerin yanı sıra kamu zararına da neden olduğunun altını çizen Bakan, makam, görev ve nüfuzu gereklerine aykırı olarak kendi veya yakınının avantajına kullanmanın sektördeki diğer kişilerin mağduriyetine ve  kamunun zararına neden olduğunu belirtti. Bakan, ahlak bakımından da büyük bir eksikliği giderecek bir kanun teklifi verdi.