Anayasa Değişikliği Teklifi görüşmeleri kapsamında TBMM Genel Kurulu’nda konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, “Vicdanlarınıza sorun; eğer tüm bu yetkiler sizin düşüncelerini ve yönetim anlayışını benimsemediğiniz, toplumu kutuplaştıran tek bir kişiye verilse ne hissederdiniz? Hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğu; bu ülkenin birliğine, beraberliğine, bir olmasına, iri olmasına, diri olmasına katkı sunmak için bu Anayasa’ya ‘Hayır’ demektir” diye seslendi.

‘YOK CANIM BU DA SALTANAT MI?’

Anayasa Teklifi’nin neler getireceğini sıralayan Bakan, “Bu değişiklikle Başbakan ve Bakanlar Kurulunun bir nostalji olacak, yerine sadece bir kişi gelecek. ‘Türk tipi partili başkan’ ve o başkan yasaları Meclise geri gönderebilecek. En fazla iki kere seçilebilecek ancak erken seçim kararı alınırsa bir kere daha aday olabilecek. Bu ne demek? Eğer şartlar uyarsa bir kişi on beş yıl başkanlık yapabilecek, bu seçilen kişi yardımcılarını atayacak, bakanları atayacak, onların görevlerine son verebilecek demek. Sayısını mı sordunuz? Sayısını kendisi belirleyecek. Bu yetki öyle bir güçlü yetki ki kızını, oğlunu başkan yardımcısı yapabilecek. Eğer görev süresi bitmeden ölürse hiç seçilmemiş olan bu evlat babasının tüm yetkilerini kullanabilecek. ‘Yok canım, bu saltanat mı, bu kadarı da olmaz!’ mı diyorsunuz? Sakın demeyin, zira şu anda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olan zat-ı muhterem Cumhurbaşkanı’nın damadı, kızının da daha önce danışmanlığını yaptığını hepimiz biliyoruz. Bu tek kişi üst düzey tüm kamu görevlilerini belirleyecek, daha önemlisi ülkenin ulusal güvenlik politikalarını oluşturacak, yüksek yargı organlarının üyelerini belirleyecek, çıkardığı kararnamelerle yasama yetkisini kullanacak ve tüm bunları yaparken bir siyasal partinin de genel başkanı olacak. O kişi Meclisi tek başına feshedebilecek, Meclis ancak beşte üçle erken seçime gidebilecek” diye konuştu.

BUNDANDIR GECELERİ UYKUMUZUN KAÇMASI!

Teklifin ‘toplumsal parçalanma metni’ olduğunu ifade ederek vicdanlara seslenen Bakan, “Ben sizden şu soruyu vicdanlarınıza sormanızı istiyorum: Eğer tüm bu yetkiler sizin düşüncelerini ve yönetim anlayışını benimsemediğiniz, toplumu kutuplaştıran tek bir kişiye verilse ne hissederdiniz? Bugün Türkiye'nin yüzde 50'si büyük bir endişe içinde olan biteni izliyor. Toplumsal mutabakatın metni olması gereken anayasa tasarısı bu teklifle toplumsal parçalanmanın metnine dönüşüyor. Bu Anayasa değişikliği Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası için bir tehdittir. Yeryüzünde hiçbir ülke yok ki yargı bağımsızlığı olmadan ayakta kalsın, yeryüzünde hiçbir ülke yok ki denge ve denetleme mekanizmaları çalışmadan kalkınsın. Korkarak ve üzülerek görüyorum ki ülkemiz hem demokrasi açısından hem mali açıdan hem ulusal güvenlik açısından bir felakete sürüklenmektedir. Bizler bunu görüyoruz, buradaki direncimiz, mücadelemiz, gizli oya riayet edilmesi için gösterdiğimiz hassasiyet bundandır; bundandır geceleri uykularımızın kaçması, gelecek kuşaklara karşı taşıdığımız ağır sorumluluktandır bütün çabamız” dedi.

HEPİMİZİN TARİHSEL GÖREVİ SORUMLULUĞU ‘HAYIR’ DEMEKTİR!

Anayasa değişikliğinin Türkiye’nin gündeminde olmadığının altını çizen Bakan sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bizim burada konuşmamız gereken husus; nasıl birlikte güçlü bir parlamenter sistemi, demokrasiyi inşa edebiliriz; ülkemizin ulusal güvenlik sorunlarına nasıl birlikte çözüm üretebiliriz; dış politikada kaybettiğimiz itibarı nasıl yeniden kazanabiliriz; ülkemizi içine girdiği ekonomik krizden nasıl çıkarabiliriz; ülkede giderek artan Türk-Kürt, Alevi-Sünni, muhafazakâr-yenilikçi, modernist kutuplaşmasını nasıl ortadan kaldırırız; iç barışı nasıl tesis ederiz olmalıydı. Sizleri son ve en büyük hatanızdan dönmeye davet ediyorum. Hepimizin tarihsel görevi ve sorumluluğu; bu ülkenin birliğine, beraberliğine, bir olmasına, iri olmasına, diri olmasına katkı sunmak için bu Anayasa'ya ‘Hayır’ demektir.”

Editör: Haber Merkezi