Yerel seçimler öncesinde aday adayı olan siyasetçilerden, CHP Çiğli İlçe Başkanı Selim Utku Gümrükçü ile bir araya geldik. Siyasi hayatına 1999 yılında CHP Çiğli gençlik kolları eğitim sekreteri olarak başlayan Gümrükçü, 7 Ocak 2018 günü yapılan İzmir İl kongresinde İl Başkan adayı olmuş ve kullanılan oyların %45 e yakınını almıştır. İnşaat Mühendisi olan Utku Gümrükçü, 20 yıldır aktif siyaset yapmakta olup 18 yıldır CHP üyesidir. İzmir’in Çiğli ilçesinden Belediye Başkan adayı olmaya talip olan Selim Utku Gümrükçü, Toplumsal’a açıklamalarda bulundu.

Çiğli’ye aday adayı olmaya nasıl ve neden karar verdiniz?

*CHP’ye 1999 yılında üye oldum. 20 yıldır siyasetin içindeyim. İlçe başkanlıkları ve il yöneticilikleri derken partinin her kademesinde görev yaptım. Bugüne kadar ne meclis üyeliğine, ne belediye başkanlığına ne de milletvekilliğine aday oldum. Ama bu seçimde arkadaşlarımın da teşvikiyle, edindiğimiz pratik ve siyasi tecrübeyi halkla paylaşabilmek adına bir makam sahibi olmamız gerektiğini anladım. Belli bir fikir alışverişinden de sonra bu yola çıkmış bulunmaktayım. Böylelikle yirmi yıl sonra ilk defa bir yere aday olmanın heyecanını yaşıyorum.

Bir aday adayı olarak CHP’nin nasıl bir stratejiyle seçime hazırlanması gerektiğini düşünüyorsunuz?

*Birincisi Türkiye’deki siyasal sistem, son referandumla beraber değişti. Buna göre Cumhurbaşkanı iki kişiden birinin oyunu almak zorunda. Bunun siyasi hayatta bir yansıması olacak ve oluyor da… Bu belediye seçimleri de bir bakıma yerel başkanlık sistemi oylamasına dönüşecek. Zaten mevcut siyasi yerel yönetimler kanunu, Cumhurbaşkanına tanınan yetkileri, belediye başkanlarına da çok önceden tanımıştı. Aslında yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi yıllardır belediyelerde uygulanıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki mevcut evet hayır kamplaşmasının bir bakıma yerel seçimlere de yansıyabileceğini söyleyebiliriz. Bu seçimler muhtemelen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turuymuş gibi olacak. Her ne kadar AKP ile MHP arasındaki ipler kopmuş gibi görünse de, AKP adaylarına oy verme eğilimi MHP’li seçmenler tarafından da görülecektir. Ve CHP, adaylarını toplumun geniş kesimlerinden oy alabilen ve Cumhuriyet ilkelerine bağlı, belediye başkanı olduğunda da partili olduğunu unutmayacak ve hizmet üretecek arkadaşlardan tayin etmek durumundadır. Bir başka nokta ise, belediye başkanlarının da toplumu yerel ölçekte dönüştürerek, CHP’nin bir sonraki genel seçimde oylarını artırma gibi bir misyonu olmasıdır. Dolayısıyla CHP’nin bu seçimde en önemli hedefi, özellikle üç büyük kenti ve onun dışındaki büyükşehir belediyelerini kazanmak olmalıdır. İzmir’i korumaksa başta gelen hedeftir zaten. Hatta bu seçimlerde CHP’nin oyunun yüzde 35’leri bulabileceğini düşünüyorum.

Yüzde 35 oranını bulması neye bağlıdır?

*Tabii ki doğru bir stratejiye, iyi bir kampanya yönetimi ve kazanmak için kazanmış olmaktan öte, CHP’nin kimliği belli insanlarla yola çıkması gerekiyor. Bu noktada CHP, muhafazakar adayları aday göstererek yaşadığı yenilgileri unutmamalıdır. Belediye seçimlerinde de CHP, öz evlatlarıyla seçime girmelidir. Seçimde başarılı olmanın bir şartı da budur.

Yerelde Cumhurbaşkanlığı sisteminin olması dezavantaj mıdır peki?

*Yani tabii ki bu aslında bizim değiştirmemiz gereken bir şey. Yerelin de demokratikleşmesini istiyorsak bu engelleri kaldırmamız lazım. Mevcut belediye başkanlığı sistemi, başkanlık sisteminin yerel bir uygulamasıdır. Bu Türkiye’de oturmuş bir sistemdir fakat aynı Cumhurbaşkanlığında olduğu gibi toplumun geniş kesimine hitap edemeyen bir mekanizmaya dönüşmüş durumdadır. Maalesef bu sistem kendini sağ yönetilen belediyelerde daha fazla hissettiriyor. Dolayısıyla Türkiye’de bir demokrasi olacaksa yerelden başlamadan bir demokrasi süreci olmaz. Yerelden kastettiğim de, bu sistemin önce apartmanlardan başlayıp muhtarlıklarda devam edip son aşamada belediyelerde devam etmesidir. Başkanlık rejimiyle yönetilen belediyecilik Türkiye’nin demokratikleşmesine engel durumdadır.

24 Haziran seçimlerinde CHP ve muhalif seçmen büyük bir hayal kırıklığına uğradı. Bu noktada seçmenin oy kullanmaktan uzaklaşmasına ne diyorsunuz ve bu durumda ne yapılabilir?

*Son seçimlerde yaşanan hayal kırıklığının en büyük sebebi, beklentinin çok yüksek tutulmasıydı. Bizim beklentimiz seçimin ikinci tura kalmasıyken öyle bir hava oluştu ki, sanki birinci turda CHP’nin adayı kazanacakmış gözüyle bakıldı. İkincisi seçimin çok daha iyi yönetileceği ve şaibe karışmayacağı noktasında bir sistemin oluşturulduğu söylenmişti. Ama muhalif seçmen bu seçimi kaybettiğine de pek inanamadı ve güven kaybı oluştu. Buna bağlı olarak oy kullanmama eğiliminin olacağı söyleniyor. Bu olabilir ama yüksek bir oranda olacağını sanmıyorum. Ama bu tabii ki, oy kullanmadaki çekimserlik CHP’nin çözmesi gereken ilk sorundur bence. Hatta partiye olan güvenin tazelenmesi belediye başkanının kim olacağından da önemlidir. Daha sonra, partinin nasıl bir belediyecilik yapılmasına karar verip bunu bir parti politikası haline getirmelidir. Utku Gümrükçü’nün bir belediyecilik anlayışı değil, CHP’nin bir belediyecilik anlayışının olması gerekir. Sorun, bireysellikten kolektife geçebilmektir. Sosyal demokrat belediyecilik anlayışı oluşturulmalı, nasıl bir belediyecilik anlayışı uygulayacaksa buna karar verip bu konu toplumla paylaşılmalıdır. Ayrıca CHP’ye seçilen belediye başkanlarını, nasıl Sayıştay ve İçişleri Bakanı denetliyorsa CHP’nin de kendi başkanlarını bir iç mekanizma ile denetlemesi gerekiyor. Mesela altı aylık periyotlarla

Parti ilkelerine bağlı çalışıyor mu, vb. gibi.

Son olarak Çiğli için hangi hedeflerle yola çıktınız?

*Çiğli’nin sorunları gerçekten çok büyük ve geçmişten gelip çözülmesi gereken sorunlardır. Çözümleri anlatması buraya sığmayabilir ama özetle söylemek gerekirse şöyledir: Çiğli’nin karışık bir demografik yapısı var. O yüzden ilk olarak, onları mutlu yaşayan bir kitle haline getirmek gerek. İkincisi bizim Çiğli’de bir kent kimliği oluşturmamız gerek. Bu noktada Çiğli’yi bir cazibe bölgesi haline getirip Karşıyaka’nın gölgesinden çıkarmamız gerekiyor. Üçüncüsü, ciddi ulaşım sorunlarıyla karşı karşıyayız ve nüfusu da otuz binlerden yüz doksan binlere çıkmış bir ilçedir. Dolayısıyla sürekli bir nüfus artışına (daha çok iç göçe bağlı) paralel olarak ulaşım sorunu yaşanıyor. Buna çözüm bulacağız. Son olarak da, mahalleler arasında gelişmişlik konusunda bir eşitsizlik var. Bizim bunu da gidermemiz gerekiyor. Ayrıca Çiğli’nin çöp sorununu da ortadan kaldırmalıyız.