Cengiz Aldemir/ANKARA - Siyasete girme nedeni ve değişmesi gerekenler konusunda İz gazeteye konuşan CHP Genel Sekreteri ve İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, yurttaşların sorununa çare olmak için siyasete girdiğini ve politikanın akıl üreten bir kurumsal yapı olması gerektiğini söyledi.

Siyasetin değişmesi gerektiğini Gezi Eylemleri üzerinden örnekleyen Böke, “ O aklı üretirken hem içerikte çareyi ortaya koymak hem de o çarenin iletişim kanallarını açmak da siyasetin görevidir. Kırılma noktası ise gezi hareketiydi. O dönemde öğretim görevlisi olduğum için gezi hareketinde bir çok öğrencilerim de bulunmaktaydı ve siyaset taleplerinin çok somutlandığı bir dönemdi. Siyasetin temsil yeri olduğunu hatırlatan bir çağrı zemini vardı. Yani ben olduğum için siyaset var. Çare üretmeyi unutmuş siyasete, bu unutkanlığını yeniden hatırlatan bir eylemdi” dedi.

DÜŞMAN YARATAN SİYASET

Türkiye’de gücü elinde tutanların dayattığı keskin siyasi yapının karşısında, toplumda sosyal bir birliktelik ve direnç olduğunu vurgulayan Böke, bu durumun dünyada yaşanıyor olan sistem çöküşünden kaynaklandığını söyledi. 2008-2009’da çıkan finansal krizin de düzenden kaynaklı olduğunu belirten Böke, bunu gören seçmenin düzeni değiştirme taleplerini sokağa taşıdığını hatırlattı. Çarpık düzenin toplumun yüzde birine hitap ettiğini, yüzde 99’unu yok sayan somut bir itiraf olarak ortaya konduğunu belirten Böke, “Egemen güçler toplumun yüzde 99’unun taleplerini yerine getirmeyerek, daha keskin, ötekileştiren, düşmanlaştıran ve siyaseti bu post gerçeklik dönemi diye tarif etmeye iten bir süreci başlattılar. Türkiye’de bunun bir parçasını yaşıyor. Egemen güçler insanlar düzeni sorgulamasın diye siyaseti kısa cümlelere, hırçın duygulara yükleyen ve o hırçınlığı yönlendirebilecekleri düşman üzerinden tarif eden bir siyaset ortaya çıktı. Bizi bize düşman ediyorlar” yorumunda bulundu.

HALKI BÖLEN DİL

Toplumu ayrıştıran siyasete karşı toplumun birlik olunması gerektiğin ve siyasetin yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Böke, halkı bir birine düşman eden dilin toplumsal barışı tehdit ettiğini ve her gün bu dilin kullanıldığını söyledi. AKP iktidarının cinsiyetçi ayrımcı dilini, “ Kadınlar kahkaha atamaz” diyen AKP’li Bülent Arınç’ın tepki çeken sözlerini hatırlatan Böke,” Bu sadece orada bir söylem olarak kalmıyor. Kahkaha atan kadına baskı yapmayı hak gören erkek egemen düzen unsurunu canlandırıyor. Bu sadece cumhurbaşkanlığı, bakanlar düzeyinde söylenmiş bir söz ötesinde, hepimizin içinde yaşadığı aile ortamında bir şiddete dönüşüyor. Aynı şeyi İstanbul Sözleşmesinde görüyoruz. Toplumsal sözleşmeyi zedeleyen ve kadının kendini güvende hissetmesini sağlayan hukuki güvenceleri ortadan kaldırmak sonucunu doğuracak bir dizi söylem ortaya atılmış oluyor. Gücü elinde tutanlar o sözlerinin ağırlığını bilmezmiş gibi hareket ediyorlar. Esasında bunun eyleme dönüşeceğini de çok iyi biliyorlar. Çarpık düzeni tehdit eden her şey esasında iktidarları tehdit etmektedir. Yani bir iktidar değişimini işaret ediyor. İktidarını kaybetmek istemeyen egemen güçler bu yüzden toplumu bölme çabası içine giriyor” değerlendirmesinde bulundu.

SİYASETİ YAPMA NEDENİM

Birlikte yaşamanın yolunun demokrasiden geçtiğini vurgulayan Böke, düzenin değişimi için siyaset kurumunun kendini yenilemesi gerektiğini söyledi. Yenilikten, bilimden, barıştan, özgürlükten yana katılımcı sosyal demokrasiyi güçlendirecek bir Türkiye için siyaset yapılması gerektiğini ve bunun için elinden geleni yapmaya çalıştığını sözlerine ekledi.

Editör: Haber Merkezi