Türkiye, uzun yıllardan sonra, yerel seçimlerle birlikte CHP’nin başarısını konuşuyor. Partinin en genç isimlerinden biri olarak, bu başarıda en büyük pay kimin?

Rahatlıkla ifade edebilirim ki bu başarının en büyük mimarı Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’dur. İlmek ilmek ördüğü bir sürecin meyvelerini aldı diyebilirim. Birbirinden farklı siyasi görüşleri aynı çatı altında toplamak oldukça zor bir iştir, Millet İttifakı’nın liderleri bu süreçte azami gayret sarf etti. 15 milletvekilimizin İYİ Parti’ye geçtiği süreç ve cumhurbaşkanlığı seçim sürecini hatırlayacak olursak Türk demokrasi tarihinde görülmemiş olgular hayata geçti.

Y kuşağı, hatta Z kuşağı artık seçimlerin belirleyicileri. Bu seçimde neredeyse gördük ki, eski tür siyaset çöpe atılıyor. Yenisinde ne var, gençler ne istiyor?

Yeni siyaset anlayışında bilgi var, gerilim yok. İnternet ve sosyal medya var, kavga yok. Gençler artık çok daha kolay dünya ülkeleriyle entegre olabiliyor. YouTube, Twitter, İnstagram gibi sosyal medya araçlarından her şeyi okuyor, dinliyor ve araştırıyor. Teknolojiyle iç içe geçmiş bugünün gençlerini 1950-1960’lı yılların politika anlayışıyla yönetemezsiniz. Yasaklar da kar etmez, siz yasak koydukça mutlaka alternatif bir yol bulur. Gençler üniversiteden mezun olduktan sonra iş bulabileceği, huzurlu bir ülke istiyorlar. Bu huzuru bulamayanlar da kaçıp gitme derdine düşüyor. Bu seçim sonuçları gençlerin bir isyanıdır aslında. Hükümet bu mesajı iyi okumalı ve özgürlük alanlarını genişletmelidir. Wikipedia’nın bile hala yasak olduğu bir ülke, gençleri anlayabilir mi ?

Araştırmalar gençlerin en duyarlı oldukları konunun çevre olduğunu söylüyor. CHP bu hassasiyete nasıl yaklaşıyor?

Elbette. Türkiye’de ilk kez bir siyasi parti Doğa Hakları İzleme Kurulu kuruyor. Doğa Hakları İzleme Kurulu, her bölgede yaşanan doğa hakları ihlallerini takip ederek, ihlallerin önlenmesi noktasında danışmanlık ve yönlendirme işlevini yürütecek. Kurul üyeleri, doğa ve çevre hakları alanında birikim ve katkısı olacak kişilerden oluşturuluyor. CHP, çözüm odaklı bir politika üretiyor, çalışma alanında kurumsallaşma ve önleyici girişimlerle doğal varlıkların sömürülmesine karşı mücadeleyi sürdüreceğiz. Türkiye’nin 81 ilinde etkin bir doğa hakları izleme ağını hedefliyoruz. O neden genç arkadaşlarımızın fikirlerini önemsiyoruz, bu konuda katkı sunmak isteyen her arkadaşımızı da bu ağa katılmaya davet ediyorum.

Onlarla nasıl iletişim kurmayı hedefliyorsunuz?

Türkiye’nin her ilinde örgütlü gençlik kollarımız mevcut. Ayrıca Halk-Lis adı altında faaliyet gösteren ve partimiz politikalarıyla hareket eden bir yapı da var. Üniversitelerde paneller ve etkinlikler düzenleyen gençlik kollarına mensup arkadaşlarımız var. Farklı şehirlerde düzenlenen gençlik kamplarıyla arkadaşlarımız bir araya geliyor, tartışıyor. Biribini tanımayan gençler burada sohbet ediyor, ülke için görüşlerini ve düşüncesini aktarıyor. Bunun dışında sosyal medyada daha etkin bir yapıyla her geçen gün daha fazla gence ulaşmak için çalışmalar yapılıyor. Gençler haksızlığa karşı çıkıyor, seçim sonuçlarını en çok onlar takip ediyor. Kendileri gelip bizlerle sonuna kadar seçim sonuçlarını takip edip, veri tutuyor. Gençlerin CHP’ye olan ilgisi giderek artıyor ve biz herkesin kendisini rahatça ifade edebileceği bir ortam hazırlamak için her türlü fedakarlığı yapıyoruz.

Gençlerin bir kısmı Türkiye’de kalıp mücadele etmeyi seçerken, bir kısmı da aslında hiç kolay olmayan vatanını bırakıp gitme, geleceğini başka bir ülkede kurma yolunu seçti. Ne düşünüyorsunuz, beyin göçü bu ülke için gelecekte nelere malolur?

Az önce de söyledim. Demokrasi ve hukukun olmadığı bir yeri insanlar kendileri için güvensiz bir yer buluyor. İstanbul ve Ankara sonuçlarından sonra beyin göçünün biraz azaldığını biliyorum. Seçim sonuçları insanlar için yeni bir umut oldu. Ne kadar çok genç beyni kaybedersek ülkemiz için o kadar kötü olur. Son yıllarda başarılı gençlerimizden büyük oranda yurtdışına gidenler oldu. TAI, Aselsan, Roketsan gibi firmalardan birçok mühendis yurtdışına gitti örneğin, bu veriler medyada da yayınlandı. Ülkesine hizmet edecek, katma değer koyacak genç beyinleri ülkemizde tutacak ortamı ülkemizde yaratmalıyız. Yoksa bu ilerde bir felakete dönüşür.

Siz Türkiye’nin önünde duran, çözmesi gereken en büyük problemin adını nasıl koyarsınız?

Şu an önemli sorun işsizlik. Özellikle genç işsizlik. Bunu çözmenin yolu ise hukuk ve demokrasiden geçiyor. Yatırım yapacak yerli ve yabancı tacir her şeyden önce güvene ve istikrara bakar. Hukuk sistemi ve demokrasi ne kadar oturmuşsa o kadar güvende hisseder. İşsizlik her şeyin tetikleyicisi, teröre bile etkisi büyük. Ülkemizin bir an önce özgürlük alanlarında yeni reformlar yaratması gerekiyor. Her bireyin kendini özgürce ifade edeceği bir yaşam alanı oluşturulması gerekiyor. Ülkemiz büyük bir insan gücüne ve önemli kaynaklara sahip, üretim ekonomisini artıracak arayışlara girmemiz gerekiyor. Güçlü bir ekonominin yolu da adalet ve demokrasiden geçiyor. Özet olarak dönüp dolaşığ adalet ve demokrasiye geliyoruz. Bunu sağlamaktan başka çıkış yolumuz yok.

SALDIRIDA BİLE SAKİNLİĞİNİ BOZMADI

Kemal Kılıçdaroğlu’na danışman olmayı nasıl tarif edersiniz? Kılıçdaroğlu kamuoyu önündeki kadar sakin midir?

Genel başkanımız çok çalışkan ve çok düzenli bir insan. Dinlemeyi çok sever. Türkiye’de siyaset yapan liderler arasında bire bir vatandaşla görüşen başka bir lider olduğunu düşünmüyorum. Her zaman sakinliğini korur, Çubuk saldırısında bile sakinliğini zerre bozmadığına şahidim… Özellikle grup toplantılarının olduğu Salı günleri bir halk günü gibidir. Yüzlerce insanla tek yek ve gruplar halinde görüşür, dinler, not alır. Yorulmak nedir bilmez, inanılmaz bir enerjisi vardır, bu da ülke sevgisinden geliyor bence. Zor bir insan değil kesinlikle, karşısındaki her insanı sonuna kadar dinler. Muazzam bir filtreleme yeteneği ve hafızası vardır. Oldukça kibar ve zarif bir lider olduğunu da rahatlıkla söyleyebilirim.

En yakınındaki isimlerden birisiniz. Önceleri çok eleştirildi. Sesi yükselsin, iktidarınkine benzer bir tarzla muhalefet etsin istendi. Hatta kendisine ‘İsveç’e başbakan’ önerenler bile oldu. Sonunda aklı selim miydi galip gelen?

Kemal Kılıçdaroğlu, hep Türkiye’yi düşündü. Ülkemizin huzuru için hiçbir fedakarlıktan kaçmadı, birleştirici ve toplumun tüm katmanlarını kucaklayan bir siyaset anlayışı ortaya koydu. Biraz zaman alsa da bu tarz; toplumda karşılık buldu ve başarı geldi. Genel başkanımız oldukça sabırlı bir insandır. Asla ve asla eleştiriden gocunmaz. İktidar partisi Türkiye’nin siyasi atmosferine çok zarar verdi. Çok sesli bir siyaset anlayışından, tek ses bir siyaset anlayışı ortaya konulmak istendi ve bundan kısmen de sonuç alındı. Cumhuriyet Halk Partisi ise hiçbir zaman buna boyun eğmedi. Genel başkanımızın çizgisi hep doğru olan yöndeydi. Bir gün mutlaka bu çizgiden başarıya ulaşacağını biliyordu, sabırla bu süreci yönetti. Kimseyi ötekileştirmeden, kendisine muhalefet edenleri dahil yüksünmeden sürece dahil etti. Aklı selim, eninde sonunda galip gelir. Geçmişte hükümete yaptığımız uyarılara bakarsanız, haklı olduğumuz ve doğrunun er ya da geç ortaya çıktığı görülecektir. Ülkemizde farklı sesler ne kadar fazla olursa demokrasimiz o kadar zenginleşir, ülke refaha kavuşur. Adaletin olmadığı bir ülkede insanların mutlu yaşayabileceğini düşünüyor musunuz? Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Hak, Hukuk, Adalet’ şiarıyla 450 kilometre yolu bunun için yürüdü. O yürüyüş bir kırılma noktasıydı ülkemiz için. Türkiye’nin siyasetçi profilinde rol model Kemal Kılıçdaroğlu olmalıdır. İnsanımız gerginlikten, kavgadan ve gerilimden bıktı artık. Hepimiz aynı çatı altında yaşıyoruz, İsveç örneğini ülkemizde hayata geçirmek için önümüzde engel yok, yeter ki demokrasiyi ve hukuku hayatın her alanına yayalım.

ÜLKEMİZ NORMALLEŞMEK ZORUNDA

Genel başkan saldırıya uğradığında da yanındaydınız. Sonrasında kendisini ilk ziyarete gelenler genç imam hatiplilerdi… Biliyoruz ki siz de bu ziyarette payı olanlardan birisiniz. Bize anlatın, İmam Hatip gençliğinin bir kısmı CHP’de ne buldu? Oraya gelerek normalleşmeye katkı vermek miydi niyet?

Genel Başkanımızın toplumun her kesiminden temsilcileriyle uzun yıllardır bir araya geliyor. İmam Hatipli arkadaşlarımızla 4-5 kez bir araya gelmişti. Bu görüşmeler saldırı öncesinde olan görüşmelerdi. İlk başlarda genç arkadaşlarımız CHP’ye mesafeli idiler. Genel Başkanımız ile görüştükçe bu mesafe aradan kalktı. Öyle ki, kısa süreli randevular oldukça uzayan görüşmelere döndü. Genel başkanımız genç arkadaşlarımızı tek tek dinledi, not aldı. Onların endişlerini giderdi. Çubuk saldırısından sonra da ziyaret etmek istediler ve genel başkanımız kendilerini kabul etti. Gayet medeni ve şık bir ziyaret oldu. Ülkemiz normalleşmek zorunda, buna tüm toplum katmanlarının ihtiyacı var, Kemal Kılıçdaroğlu bunun için hep elini taşın altına koydu ve koymaya devam ediyor.

Editör: Haber Merkezi