Araştırma önergesi hakkında açıklama yapan Purçu, “Bugüne dek çıkarılan imar aflarıyla, planlama esaslarına, kamu yararına, imar mevzuatına ve mimarlık- mühendislik sürecine uygun, afete dayanıklı, insan ve çevre sağlığını gözeten, yaşanabilir kentlere karşı; mimarlık ve mühendislik süreçlerinden bağımsız olarak üretilmiş, sosyal donatısız, yeşil alan sistemlerinden yoksun yapılaşma adeta teşvik edilmiş; kentlerden yaylalara, tarım alanlarına; kıyılardan ormanlara yayılmış, doğal, tarihi arkeolojik varlıklarımız talan edilmiştir. Son düzenleme ise; sağlıksız ve güvenliksiz yapıların kayıt altına alınması suretiyle teşvik edilmesi, Yapı Kayıt Belgelerinin iptal edilmesi, bunun sonucunda milyonlarca kişinin mağdur olması gibi sonuçlar doğurmuştur” dedi.

Özcan Purçu, araştırma önergesinde, “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hayata geçirilen imar barışı uygulamaları kapsamında, Başvurulara ilişkin değerlendirmenin ardından bugüne kadar toplam 7.2 milyon kaçak bağımsız yapıya ruhsat verildiği belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın verilerine göre, 31 Aralık 2019 tarihinde 3 milyon 141 bin 821 kaçak yapıya Yapı Kayıt Belgesi verilmiştir. Son İmar Barışı düzenlemesine istinaden yapılan 3 milyon 141 bin 821 başvurudan ise 25 milyar TL gelir elde edilmiştir.” Şeklinde çarpıcı verilere yer vererek, bu verilerin yaşanan mağduriyeti gözler önüne serdiğini belirtti.

Kaçak yapılaşmanın meşruiyeti olmaması gerektiğini açıklayan Milletvekili Purçu, “Kaçak yapılaşma, sonuçları itibarıyla tüm toplumu etkileyecek niteliktedir. Bu nedenledir ki, yurttaşların/toplumun sağlıklı ve güvenli barınma hakkının sağlanması devlete Anayasa’yla verilmiş temel görevlerdendir.” dedi.

Son olarak, “Son yapılan İmar Barışı düzenlemesi ile; İmar Kanununa aykırı olarak, hiçbir ruhsat sürecine girmemiş veya ruhsat ve eklerine aykırı her türlü yapıya, arazinin niteliğine/mülkiyetine bakılmaksızın “kayıt altına alma adı altında” hukuki geçerlilik, toplum nezdinde de meşruiyet kazandırılması amaçlanmaktadır. Yapı kayıt belgesi düzenlenerek yapının kullanımına izin verilmesinden sonra idarenin sorumsuzluğunun öngörülmesi, sosyal hukuk devleti ilkesi ile bağdaşmadığı gibi Anayasa’nın 125. Maddesinin “İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür” hükmüne aykırı bir düzenlemedir.” açıklamasında bulundu.

Editör: Haber Merkezi