İZ GAZETE- Ümit Kartal ile Kayıt programının konuğu olan CHP PM üyesi Rıfat Nalbantoğlu, depremin ardından ortaya çıkan dayanışma ruhunu ve Büyükşehir Belediyesi’nin ortaya koyduğu kriz yönetimini değerlendirdi.  Deprem olduğu sırada İzmir dışında olduğunu ifade eden Nalbantoğlu, “Tabii tüm İzmirli yurttaşlar gibi içimizde hissettik. İster çok yakından tanı, ister tanıma 114 yurttaşımız hayatını kaybetti. Bu, hepimizin çok kolay içine sindirebileceği, bir anda oldu geçti diyebileceği bir şey değil. Umarım bundan sonrası için gerekli tedbirler alınır” dedi.

Afet yönetimi ile ilgili çok fazla bilgiye sahip olunmadığını dile getiren Nalbantoğlu, “Maalesef ülkemizde sadece depremle ilgili değil tüm afetlerde geçerli, bu süreçler önceden doğru yönetilmediği için sonraki krizleri en azından olduktan sonra doğru yönetmek zorunda kalıyorsun. Hatta bu konuda yeteneklerin gelişiyor. Ama bu yeteneğin gelişmesi iyi bir şey değil. Önceki süreçler doğru yönetilmediği için ve sizin de gazete manşetinizde hepimizi uyardığınız gibi hepimiz unuttuğumuz için yeni şeyler yapmakta maalesef hep geri kalıyoruz” diye konuştu.

‘ÖNLEMLER ALMALIYIZ’

Bundan sonrası için neler yapılması gerektiği ile ilgili konuşan Nalbantoğlu, “Yeni depremlerin olacağı bir kesin. Neden depremler olduğunda şaşırıyoruz ben bunu anlamıyorum. Önlemler almalıyız. Türkiye’deki fay hatları belli, bilim insanları bunları tarif ediyor. Buna uygun önlemleri mutlaka almak zorundayız. Şimdi herkesin ağzında bir kentsel dönüşüm var. İzmir’de bu depremden sonra hasarlı binalarda yaşayan insanların mutlaka buralardan kurtulması lazım. Bununla ilgili nasıl çalışmalar yapılır, o da merkezi idarenin mutlaka çözmek zorunda olduğu bir sorun. Yoksa biz unutuyoruz ve meseleyi evi yıkılanlara ev yapacağız seviyesinde konuşmaya, tartışamaya başlıyoruz. Yapılır tabii ama sorunu buraya indirgersen o zaman diğer sorunların üstünü örtersin” dedi.

‘SORUŞTURULDUĞUNDA UCU HERKESE DOKUNABİLİR!’

Sorunların çözümü noktasında sorumlu davranmak gerektiğini söyleyen Nalbantoğlu, “Bu tür düzenlemeleri uygulayıcıların inisiyatifine bırakırsak eğer sonuç alınamıyor. Demek ki sorun sorumlu tutmak meselesi değil. Hakikaten bunu uygulayabilmek mesele. Gerçekten uygulayabilmekten kastım, yapıyormuş gibi görünmek yerine hakikaten yapmak lazım. Güçlendirme diye bir kavram var. Yasak savmak için böyle şeyler yaparsan problemlerin hiçbirini çözemezsin. Bu işin soruşturması için bir önerge verildi, reddedildi. Peki, nasıl ilerleyeceğiz? Yeni baştan böyle problemlerle karşılaşmamak için bu ülkedeki en yetkili alan Parlamento konuşmak istiyor. Varsa bu işin bir sorumlusu tespit edilsin istiyor. Ama reddediliyor. Çünkü bunlar araştırılıp konuşulduğu zaman, soruşturulduğu zaman ucu herkese dokunabilir. Bu tür problemler hepimizi etkileyebilecek bir sorun. Bu soruna hep beraber bakmamız, çözmek konusunda irademizi ortak koymak zorundayız” şeklinde konuştu.

‘KRİZ YÖNETİMİ PANDEMİ SÜRECİNDE GÖSTERİLDİ’

İzmir’de depremin ardından büyük bir dayanışma yaşandığını belirten Nalbantoğlu, “Bir yıla yaklaşan bir pandemi süreci yaşıyoruz. Ayrı bir felaket. Tüm yaşam biçimlerinin, alışkanlıklarımızın değişmek zorunda kaldığı bir süreci hep beraber yaşıyoruz. Aslında İzmir Büyükşehir Belediye’miz bir krizin nasıl yönetileceğini pandemi sürecinde çok net gösterdiler. O süreç nasıl yönetildiyse, İzmir’de yaşadığımız son deprem de aynı soğukkanlılıkla, organizasyon yeteneğiyle işletildi. Dayanışma ruhunun olması çok güzel bir şey. Ama bir de bunların organize olması lazım. Organize olmazsa bir sorun yaşanabilirdi” dedi.

Nalbantoğlu, Bakan Pakdemirli’nin enkaz tepesinde telefonla konuştuğu görüntülere ise “Her depremin simge resimleri vardı. Burada da iki küçük yavrularımızın resimleri umudun simgesi oldu. Ama Bakan’ın fotoğrafı içi yorum yapamam” açıklamasında bulundu.

‘EN TEMEL SORUN EV’

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin depremzedeler için başlattığı ‘Bir Kira Bir Yuva’ kampanyası hakkında konuşan Nalbantoğlu, “Bu kriz elimizdeki imkânlarla en iyi şekilde yönetilmiş derken altını doldurmamız lazım. Şimdi önümüzde çok temel bir sorun var. Evi yıkılan ve hasarlı yurttaşlar çadır kentlere yerleştirildi. Ama havlar soğuyor, salgın var insanlar daha fazla çadırda kalamaz. Buradaki en temel sorun bu insanların başlarını sokacakları bir eve yerleştirilmektir. Kira kampanyası işte böyle başlamıştır. Büyükşehir Belediye’miz 40-45 milyon lira bütçeyle insanların bu evlere kavuşabileceklerini hesap etmiştir ve kira kampanyasını başlatmıştır. Türkiye’deki çok büyük kurumların bu kampanyaya destek verdiklerini, vereceklerini biliyorum. Tunç Başkan bu kampanyayla ilgili detayları yurttaşlarla paylaşacaktır. Bu aşamada yapılabilecek en değerli iş budur” dedi.

‘PROBLEMLER DAYANIŞMAYLA ÇÖZÜLÜYOR’

İzmir’deki dayanışma dışında kötü örnekler olduğunu da belirten Nalbantoğlu, “Ayran dağıtılan yerden ayran alıp büfesinde satan insana ne yorum yapabilirim ki? Bunu gibi bir sürü örnek var. Bir problem var. Bu şehir bu problemi çok büyük bir dayanışmayla çözüyor. Bu dayanışmaya hepimiz katkı koymak zorundayız. Şu ana kadar İzmirlilerin ortaya koyduğu dayanışma refleksini daha da büyüterek o anki sorun neyse çözüleceğine inanıyorum. Biraz daha organize olunması lazımdı, bu gücün daha birleştirilmesi lazımdı. Ben bu kira kampanya sayesinde bu gücün birleştirilmesine katkı sağladığına eminim. Herkes gücü oranında nasıl bir yardım yaparsa bu dayanışmayı büyütmüş olur.

‘KİMSENİN HAYATI RİSKE EDİLMEMELİ’

Hasar gören Bayraklı Adliye ve Büyükşehir Belediyesi binaları için kimsenin riske atılmamamsı gerektiğini ifade eden Nalbantoğlu, “Adliye en azından görüntü anlamında çok kötü durumdaymış. Birkaç iddia var. Kimi onarılabilir diyor, kimi temelden zarar görmüş ve içinde oturulamayacak noktaya gelmiş diyor. Eğer öyleyse kesinlikle boşaltılması lazım. Bunun uzmanları, kurumları var. İvedilikle bu ölçümlemeler, düzenlemeler yapılmalı. Kimsenin hayatı bu noktadan sonra riske edilmemeli. İzmir Büyükşehir Belediyesi de adliyenin geçeceği süreçten geçecektir. Ama ilk bulgular belediye binasının iyi olmadığı durumdadır. Tunç Başkan da kesin sonuçlar olumlu noktada elime geçmeden kimsenin oraya girmesine izin vermem dedi. Araştırmaların sonucunda bina yıkılmalı denirse bir saniye düşünülmez” diye konuştu.

‘TMMOB GÖREV ALMALIDIR’

TMMOB hasarlı binaların tespitinde görmezden gelinmesini de değerlendiren Nalbantoğlu, “Bizim açımızdan büyük bir problem. Meslek odalarına iktidarın bakış açısı ana problemimiz. İktidar yük olarak bakıyor. Siyasi yaklaşımla bu değerlendirme yapılırsa bu görüşe katılmam ama teknik konularda bu odalar dışa itilirse katılmam görüşümün dışında çok büyük yanlış yapıyorsun erim. Çünkü bu insanlar bu alanların yetkilileri. Bulundukları konum itibariyle bir çıkar ilişkileri de yok. Kesinlikle TMMOB’a bağlı odalarımız bu çalışmalarda görev almalıdır” dedi.  

‘TEK ÇÖZÜM SEÇİM’

Kalıcı çözüm Türkiye’nin acilen seçime gitmesi gerektiğini sözlerine ekleyen Nalbantoğlu, “Depremi, pandemiyi yani olağanüstü şeyleri zaten yönetme yetenekleri yok ama günlük işleri de yönetemiyorlar. Türkiye’nin üretimde daha gelişmesi konusunda bir adım var mı yok. Demokratikleşme konusunda bir adım var mı yok. Hukukun üstünlüğü denen iş doğru uygulanmıyor. Sadece olumsuz koşulları değil günlük hayatı da yönetmek mevcut iktidar tarafından imkânsız hale gelmiştir. Biz böyle düşünüyoruz, vatandaşın da ne düşündüğünü öğrenmenin tek bir yolu var; sandık” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi