İZ GAZETE- Gizem Taban’ın sunduğu Z Raporu programının konuğu olan İzmir Büyükşehir Belediyesi CHP Grup Sözcüsü Nilay Kökkılınç, deprem sonrası çizilen yol haritasından bahsetti. Aynı zamanda İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu Başkanı olan Nilay Kökkılınç, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetin engellenmesine yönelik yapılan çalışmaları anlattı.

İzmir’de meydana gelen depremin herkesi çok üzdüğünü belirten Kökkılınç, “Depreme hazırlıklı olmak diye bir şey söylenir. Her deprem sonrası bunları konuşuruz. Bizim bu konuyu ciddi anlamda ele almamız gerekiyor.1999 depremi sonra yeni yönetmelikler çıktı. İzmir’de yıkılan binalar da 99 öncesi ve ruhsatlı binalardı. Üzen nokta da buydu. Yıllarca çok fazla yasa yapıldı. Ciddi bir mevzuat çalışması gerekiyor. Deprem ya da başka doğal afetle tüm kurum ve kuruluşlar birlikte yol almalıdır. Siyaset üstü yaklaşılmalıdır. TMMOB çok değerli bir meslek odası. Üniversiteler de aynı şekilde. Depremin ilk anından itibaren çok çaba sarf ettiler” dedi.

‘HER ŞEY SİSTEM MESELESİ’

Büyükşehir pandemiden beri kriz belediyeciliği yürüttüğünü dile getiren Kökkılınç, “Tunç Başkan kentin tüm dinamiklerini bir araya topladı ve çözümler üretti. Maskematik bunun simgesi oldu. Bir de köprü kurulmuş oldu. İhtiyaç sahipleri ve yardım bekleyenleri bir araya getirdi. Deprem sonrası da çok çabuk organize olundu. Aynı yol ve yöntemde tüm dinamikleri bir araya getirip aynı dayanışmayı sağladı. Bir Kira Bir Yuva kampanyasında 38 milyon TL’nin üzerinde bağış geldi. Büyükşehir Belediyesi de 35 milyon TL ile bu kampanyaya katıldı. Her şey sistem meselesi. Bundan sonra da depremler yaşanacaktır ama bu kadar ağır sonuçlarla karşılaşmayacağız. Bundan sonra yaraların sarılması ve yapı stokunun kentsel dönüşümle düzeltilmesi gerekiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bu yıl öngördüğü bütçe 9 milyar TL civarındaydı. Alt yapı, fen işleri, yapı kontrol, imar dairesi gibi teknik birimlerin bütçelerinden oranlı olarak 200 milyon TL’lik bütçe Afet ve Deprem Daire Başkanlığına aktarılacak. Daha çok kentsel dönüşüm çalışmalarında kullanılacak. Şu anki önceliğimiz deprem yaralarının sarılması ve yapı stokunun iyileştirilmesidir” dedi.

‘KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ ÇOK ÖNEMLİ’

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komisyonu’nun işlevlerine değinen Kökkılınç, “Yaratıcı çalışıyoruz. Her mecliste kadınlarla ilgili önerge sunuyoruz. TCE dediğimizde öncelikle kadınlara karşı ayrımcılığın giderilmesi, kadın ile erkeğin toplumsal anlamda da eşitliğinin sağlanması ve BM kriterlerinin dikkate alınması çok önemli.  Biz de BM’nin kriterleri çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 18 ay boyunca çok çalıştık. Kadına karşı şiddetin önlenmesi çok önemli. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak önleyici, koruyucu tedbirler noktasındayız. Sığınma evleri, misafirhaneler açısından yer alıyoruz. 7/24 açık tuttuğumuz bir şiddet hattımız var. İzmir Barosu ile yaptığımız iş birliğimiz var. Pandemi sürecinde açık alanda çalıştık.  Sonuçlarını gördük. Kız çocuklarının güçlendirilmesi ve okutulması konusundaki projelere açık olduk. Kadın istihdamını çok önemsedik. İzmir kadın dostu kent unvanını almış bir şehir. Kent Kadın Müzesi kentin de çok ilgisini çekti. Gönlümüzden geçen şey uluslar arası standartlarda ve yaşan bir müze kurmaktı. Onun da standartlarını bu müzeyle çizdik.  Müzede, sergilerin değişken olmasını, uluslar arası sergilere açık olmasını istedik. Müzik dinletileri yapılsın istedik. Çocuklara yönelik de içinde aktif eğitimi sağlayacak ve müzeleri sevdirecek birimler tasarladık.  Kadın ve kız çocuklarına zaman zaman bağış kampanyaları yapalım istedik. Hayalimizde böyle çok yönlü bir müze var” diye konuştu.  

İzmir’de bir Kadın Çalıştayı düzenleyeceklerini belirten Kökkılınç, “Biz bir turizm kentiysek öncelikle kongreler kenti olmalıyız ve uluslar arası alanda da paydaşlarımızın olması lazım. Çalıştayı düşünürken de bunların olmasını istedik. Maalesef pandemi bizi birazcık sekteye uğrattı.  İlk çalıştayımız İzmir’e özel olacak.  Ulusal boyutta bile yapamayacağız” dedi.

‘İŞİN TEMELİNDE İNSAN HAKKI VAR’

İstanbul Sözleşmesi’nin önemine de değinen Kökkılınç, “Kendi ülkemizde imzalanmış bir sözleşme olması, kurucu ülke olarak emek vermiş olduğumuz bir sözleşme olması sebebiyle sonuna kadar savunmamız gerekiyor. İstikrar ülkelerde çok önemli bir şeydir. Güven meselesidir. Yatırımcılar için de önemli bir noktadır. Öncelikle bu açıdan sahip çıkmamız gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi Meclis’te onaylanmış, Resmi Gazete’de yayınlanmış artık kanunlaşmış bir sözleşmedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği uluslar arası bir kavramdır. Bugün tüm ülkelerin kabul ettiği bir konudur.  İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tartışmalar şu anda sonlandı gibi. Sözleşme bu şekliyle yürürlükte. Şiddetle mücadelede kişi kendisini nasıl ifade ederse etsin ona yardımcı olmak, korumak, önleyici tedbirler alma noktasında zaten görevlisiniz. Bu Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi’nden de gelen bir şey.  İşin temelinde insan hakkı var. Yoksa Medeni Kanun’da cinsiyet kadın ve erkek diye belirlenmiş.  Bunun dışında belediye olarak bir açılım yapmanım mümkün değil. Ama kendini ifade etme noktasında her kişi, her nasıl ifade ederse etsin, o kişi şiddete uğruyorsa onu korumak görevinizdir.  İstanbul Sözleşmesi’ne bu açıdan bakmak gerekiyor” diye konuştu.

‘FERMUAR SİSTEMİ GELMELİ’

Kadınların siyasette erkeklere göre daha az temsil edildiğini söyleyen Kökkılınç, “Sadece takım elbise-kravat görmek istemiyorum. Kadın her yerde olmalı. Fransa yerel meclislerinde Fermuar Sistemi’ni uygulamış.  Bir kadın bir erkek seçilmeyi sağlayacak şekilde bir sistem getirmiş. Bu uygulamayla Fransa’daki yerel meclislerde kadın ve erkek eşit olarak temsil ediliyorlar. Kanada’da Bakanlar Kurulu’nun yarısı kadın, yarısı erkek olarak belirlenmiş.  Bazı meslek odalarımız bunu dikkate alıyorlar.  Baktığımızda parlamentoda bu gerçekleşmemiş.  Belediye meclislerinde daha fazla kadın olmalı.  Yapılması gereken şey; bir insanın iki dudağı arasında olmayacak. Kadınların insan hakkı olarak Siyasi Partiler Yasası’na yerleştirilmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘SİYASİ PARTİLER YASASI DEĞİŞMELİ’

Kadın siyasetçi olmak kadınların siyasette daha fazla yer alması için gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini ifade eden Kökkılınç, “Kadın olduğum için engellendiğim bir tavırla bugüne kadar hiç karşılaşmadım. CHP de Atatürk’ün kurmuş olduğu bir parti. Kadınlarla ilgili ilk haklar da Atatürk tarafından verildi. CHP 2012’de tüzük değişikliğine gitti ve cinsiyet kotası getirildi. Fermuar sistemi olmadığı için bu çok fazla bir sonuç elde edilemedi.  Cinsiyet kotasına da fermuar sisteminin gelmesi lazım. Ancak şöyle bir engel var; partilerin tüzükleri Siyasi Partiler Yasası’na göre yapılıyor. Aykırı bir tüzük hükmü getiremiyorsunuz. Bu yüzden bir değişiklik yapılamıyor. Öncelikle yasada değişikliğe gidilmesi gerekiyor. Cinsiyet kotası da yüzde 33’ten 50’ye çıkarılmadır” dedi.  

Olası bir erken seçimde aday olup olmayacağı sorusunu da yanıtlayan Kökkılınç, “Daha önce 2011’de milletvekili adaylığım olmuştu. Geçmiş seçimde de Güzelbahçe Belediye Başkanlığı’na aday gösterildim ancak partim mevcut başkanımızı aday gösterdi. Genel Merkez beni de İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi olarak görevlendirdi. Öyle bir talebim yoktu. Ama verilen her görevi yapan bir insan olduğum için bunu da bir görev olarak kabul ettim.  Büyükşehir’de CHP grubu beni grup sözcüsü olarak görevlendirdi. Hiçbir şey hiçbir zaman planladığınız gibi olmuyor. Bakıyorsunuz bir anda bir görev geliyor ve o görev sonrasında başka görevler getiriyor. O yüzden önümüzdeki süreç için bir beklentim yok açıkçası.  Zamana ve o günün koşullarına göre neyi gösterir bilmiyorum. Şu anda zevkle yürüttüğüm bir görev var. Bugünü yaşamak ve bugünün yapılması gerekenlerini yapmak benim için şu anda yeterli” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi