İZ GAZETE - İz Web Tv’de yayınlanan ‘Ümit Kartal ile Potkal’ programının konuğu İstanbul’da Esenyurt Kurucu Belediye Başkanlığı yapan CHP’li Gürbüz Çapan oldu. Çapan, belediyelerin salgın günlerindeki çalışmalarından iktidarın kayyum baskısına, İzmir’de camilerden yapılan Çav Bella provokasyonundan ilk seçimlerde sonucun ne olacağına kadar bir çok konuda değerlendirmelerde bulundu.

Salgın konusunda vatandaşlara sadece Sağlık Bakanlığı’nı ve Bilim Kurulu üyelerini dinleme tavsiyesinde bulunan Gürbüz Çapan, “Bizde anlıyormuş gibi yapanlar anlayanlardan daha fazladır. Terör uzmanıyım diye televizyonlarda konuşan adamlar bugün salgın üzerine konuşuyor. Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu üyeleri doğru şeyler yapıyor, bu yüzden sadece onları dinleyin. Gerçi onlar da zaman zaman Cumhurbaşkanı ile sıkıntı yaşıyor ama yine de Bakanlığı dinlemekte fayda var. Komplo teorilerine de lütfen yer vermeyin. Bu konuda korkuyu yenmek gerekiyor, korku virüsten daha tehlikelidir. Ancak ne yapacağını da bilmek gerekir tabii!” diye konuştu.

‘YÜZÜMÜZÜ ÜRETİME DÖNELİM’

CHP’li belediyelerin salgın döneminde başarılı işler yaptığını ancak gıda kolisi dağıtmalarının yanlış olduğunu vurgulayan eski bir belediye başkanı olan Çapan, “Biz bugün, üretime yönelip istihdam sağlamalı ve işsizlik sorununu çözmeliyiz. İnsanların kendi ayaklarının üzerinde durabilmesini sağlamalıyız. Bu anlamda CHP de yeni bir yol açmalı. Gıda kolileri dağıtmak yerine yüzümüzü üretime dönmemiz lazım. İsterseniz eğer bunu yaparsınız. Yoksulluğu yenme işine hep birlikte girişelim, bütün hedefimiz bu olsun. Çağın başında bu parti nelere öncülük etmiş. Bugün dememiz gereken şey şudur: Böyle bir iş kurduk ve şu kadar kişiyi istihdam ettik! Köylüler ürettiği üründen 1 lira kazanıyordu, biz bunu 2 liraya çıkardık.” ifadelerini kullandı. Çapan, canlı yayında verdiği örneklerle hem sanayinin hem de tarımın nasıl geliştirilebileceğini de anlattı.

‘SAYGISIZLIK ASLA YAPMAYIZ’

İzmir’deki camilerden ‘Çav Bella’ şarkısının çalınmasına yönelik de yorumda bulunan Çapan, “CHP’nin cami ile ne alıp veremediği olabilir? Bu partinin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk, halk dinini daha iyi anlasın diye Kuran’ı Türkçe’ye çevirdi. Biz dini değerlerle ilgili böyle saygısızlıkları asla yapmayız. Ben belediye başkanıyken ibadet yerlerinin yollarını düzenledim, camii cemaati için etrafına çay ocağı gibi şeyler yaptım. Hiç kimseyle de kötü olmadım bu zamana kadar. Kimse de bana neden namaz kılmıyorsun gibi şeyler sormadı. Biz dünya işlerini yapmak için bu görevlere geliyoruz.” dedi.

‘HDP’Yİ KORUMAK ZORUNDAYIZ’

Kendi partisi CHP’nin milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması yönündeki karar almasını eleştiren Çapan, “Mustafa Kemal, TBMM’den izin almadan hiçbir şey yapmadı. Orayı millet adına kutsal bildi. Sen kendi kutsalına sahip çıkmazsan başkası hiç çıkmaz.” diye konuştu.

İktidarın HDP’li belediyelere yönelik yaptığı kayyum baskısını da değerlendiren Çapan, “YSK’nın seçime girmeye hak verdiği belediye başkanları, seçildikten 10 gün sonra örgüt üyesi olmakla suçlanıyor! Böyle bir şey olabilir mi? Yeni mi öğreniyorsun bunu! Bu, belediyeleri ele geçirmenin bir yoludur. Terör örgütüne üyeyse bir insan seçime de girmesine de izin vermezsin o zaman! Bunun bir kere yolu açılırsa yarın kimse önüne geçemez. Herkesi terör üyesi yaparlar. Bu anlayış FETÖ’nün giydirdiği bir deli gömleğidir. Bunu yırtmaya ihtiyacımız var. Hukuk herkese lazım. Ülkede hakim teminatı kalmadı, kararları özgür iradeleri ile veremiyorlar. Derhal hukuk üstünlüğünü sağlamamız lazım. Siz insanların sandıkta verdiği oya tekme atarsanız, bu insanların iradesini yok sayarsanız ne olur? Biz, bugün HDP’yi ve ona oy veren halkın iradesini korumak zorundayız. Bunu korumak İzmir’e, Trakya’ya, Batı’ya yakışır. İlla bizim de yanmamız mı lazım? Toplumu ayırmalarına izin vermemeliyiz.” şeklinde konuştu.

‘TÜRKİYE BABALARININ ÇİFTLİĞİ DEĞİL’

Türkiye’nin bu zorbalıktan kurtulması gerektiğini, Kürtlerin de bu sebeple hiçbir beklenti içine girmeden İstanbul’da, Ankara’da Millet İttifakı’nın belediye başkanlarına destek verdiğini söyleyen Çapan, “Bu bir Türkiyelilik refleksidir. Yurttaşlık bilincidir. Çünkü herkesin tek bir isteği var; bu zorba yönetimden kurtulmak. Herkes şöyle diyordu; ‘Erdoğan İstanbul’u kaybetse de seçimi saymaz.’ Nasıl saymak zorunda kaldı? Burası Türkiye Cumhuriyeti, kimsenin babasının çiftliği değil. Burada kurallar var ve bizler bu kurallara nasıl uyuyorsak herkes uyacak. Bu iktidar artık ilk seçimde gidecek.” diyerek sözlerini noktaladı.

Editör: Haber Merkezi