TUGAY CAN / İZGAZETE - Yavuz Oğhan’ın sunduğu “Bir de Bunu İzle” programına telefonla bağlanan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir milletvekili Selin Sayek Böke, son dönemde gündemde olan ‘Boykot’ konusu hakkkında çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Böke  “Özellikle yanlış anlatanlar var, tekrarlıyorum: Önerimiz bugün bir seçim boykotu kararı alınması değil, güvenli seçim için her olağanüstü yöntemi kullanma kararlılığını sergileyerek dayatılan hileli seçimden geri adım attırmak, seçim hakkımızı geri almaktır. Testi kırılmadan...” ifadelerini kullandı.

“16 NİSAN REFERANDUM DENEYİMİNİ BİRLİKTE YAŞADIK”

Adaletsiz ve güvensiz bir seçim ortamı olduğunu vurgulayan Böke “Son çıkarılan yasa ile demokrasi daha kuvvetli bir şekilde erezyona uğruyor.” dedi. Böke sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yasa şunu yapıyor; esasında bundan sonraki bütün mühürsüz oylar ve zarflar herhangi bir tartışma konusu olmayacak. Bundan sonra yasal olarak mühürsüz oy ve zarflarla biz yolumuza devam edeceğiz, diyor."

"16 Nisan deneyimini hep beraber yaşadık. Mühürsüz oy ve zarfla bize ne dayatılabildiğini, gayrı meşru bir sonucun topluma nasıl dayatıldığını görmüşken, bunu yasalaştıran bir şeye itiraz etmekten çekinmemek gerekiyor.bu icraati yaparken de ilk olarak şunu göstemek gerekiyor. Burada adil ve güvenlikli seçimin asgari koşulları sağlanana kadar ‘Ne gerkiyorsa yapacağız’ diyen bir anlayışa ihitiyaç var.”

"ISRARLA YANLIŞ ANLAMAK İSTEYENLER VAR"

Güvenlİ seçim konusunda yaptığı açıklamayı hem yanlış anlayanların hem de ısrarla yanlış anlamak isteyenler olduğunu kaydeden Böke, “Biz bilakis vatandaşların, bütün seçmenlerimizin adil ve güvenli seçim hakkına sahip çıkmak için bir demokrasi talebi ortaya koyduk. Dedik ki: Demokrasiler tartışırlar. Eğer biz adaletsiz, hileli bir seçim sorunuyla karşı karşıyaysak buna karşı nasıl duracağımızı tartışma hakkına sahibiz." dedi.

“GELİN TARTIŞALIM”

“Biz dedik ki, 'Gelin tartışalım.' Ne gerekiyorsa yapacağız diyen bir anlayışla tartışalım. Bu tartışmanın içerisinde boykot sadece bir araçtır. Meseleyi bir boykot tartışmasına indirgemek esasında demokrasiyi baştan yok etmektir.” ifadelerini kullandı. “Biz onun için dedik ki gerekirse meclisten çıkmayı tartışalım. Gerekirse halk meclisleri kurmayı tartışalım. Gerekirse her mahallede forum yapmayı tartışalım. Gerekirse boykotu tartışalım. Ama önemli olan bu tartışamanın gerekliliğinde diretmektir, vatandaşımıza şu umudu vermektir." ifadeleriyle seçim güvenliği konusunda kaygı duyan herkesi göreve çağıran Böke sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu seçime hile karışmasın, bu seçimimin güvenli olması için biz elimizden ne geliyorsa birlikte yapalım. Aman ha merak etmeyin seçim günü bu meseleyi hallederiz diyen bir yaklaşım sorunu ötelemek olur. Oysa bugün bir sorun var. Gelin beraber bu sorunu çözecek bütün demokratik meşru araçları kullanma cesareti gösterilim. Bu cesaret bugünden bu demokratik talebi yapmakla bütünleşiyor."

"BOYKOT MERAKLISI DEĞİLİZ"

Demokrasinin yaşanabilmesi için sandık güvenliğinin öenmli olduğunun altını çizen Böke, “Biz boykot meraklısı değiliz. Demokrasi meraklısıyız. Bu demokrasinin yaşanması için sandığın adil ve güvenli olması gerekiyor. Bu sağlanana kadar da ne yapılması gerekiyorsa yapmaya çekinmeyeceğiz.” şeklinde ifadeleri kullandı.

ADALET YÜRÜYÜŞÜNÜ ÖRNEK GÖSTERDİ

“Türkiye’de Bazı parametrelerin dışına çıkıldığında insanlara nasıl umut yarattığımızı ve nasıl sonuç aldığımızı çok yakın tarihte ve birçok kez gördük.” diyen Böke, Adalet Yürüyüşünü ve Cinsel Taciz yasasının geri çekilmesini örnek gösterdi. İşte Böke’nin o ifadeleri:

“Mesela Cinsel Taciz yasasını düşünün. Ne oldu? Siyasiler, 'Çocuklarımıza el uzatıyorlar' dediği için bu ülkenin kadınları sokağa çıktı ve 'Çocuklarımıza el uzatma' dedi. Ve o cinsel taciz yasası geri çekildi. Demek ki biz umudu yarattığımız zaman cesaret çoğalabiliyor. Ya da Adalet Yürüyüşü’nde ilk adımı attığımız vakit, milyonları adalet talebi etrafında adım adım yürümeye dahil ettik. Şimdi de diyoruz ki adil ve güvenli bir seçim ortaya çıkarabilmek için bugünden mücadeleye ortak olalım ki bu umut yaşayabilsin. Sandık güvenli ve adil olsun. Adil ve güvenli seçim yapıldığı zaman bu seçimi kazanacağımıza benim bir şüphem yok zaten. Ama mesele sandığı adil ve güvenli yapmak. Bunu kim yapacak? Bu ülkenin vatandaşı, bu ülkenin demokratik bireyleri yapacak. Seçim günü sandığı koruruz diyen yaklaşım,tam tersine umudu öldüren bir yaklaşım olur. Bugünden adil ve güvenli seçim için çalışan bir yaklaşım, sandık günü kimseye imtina etmeyecek bir siyaseti ortaya koyabilir. Umut ve cesareti öldüren değil, bunu yaşatan ve tüm bunları yaparken verilen parametreleri kabul eden değil, öncülük eden bir yaklaşıma ihtiyacımız var."

“SEÇİM GÜNÜNÜ BEKLEMEYELİM”

Yasada seçim güvenliğini tehdit eden maddeleri sıralayan Böke, “Bu yasa diyor ki koşullar uygun olduğu takdirde güvenlik güçleri sandığa kadar girebilir. Peki kim belirliyor bu koşulları? Bundan sonra sandık görevlileri kamu çalışanları arasından seçilecek. Türkiye’de bugün kamu görevlisi olabilmek için, kamu görevlileri arasında nitelikli olarak tanımlanabilmek için bir siyasi gelenekten gelmek gerektiğini kimse yadsımıyordur herhalde. Yine mühürsüz oylar ve zarfların yasal olarak sayılacak olması 16 Nisan’ı bir daha yaşayıp yaşamayacağımıza dair nasıl bir endişe yaratıyor? Tüm bu yasalar zaten çok zayıf olan seçim güvenliğini iyice çökertiyor. Ama tüm bunlar, bu durumu değiştiremeyeceğiz anlamına gelmiyor. Zaten tartıştığımız şey bu durumu nasıl değiştireceğimize dair. Biz de diyoruz ki seçim gününü beklemeyelim bunları ortaya çıkarmak için. Ne olacağına çok eminsek eğer, bugünden itibaren hileye engel olacak şekilde iktidarı sıkıştıralım. Toplumsal muhalefeti yürütelim. Bugünden bu talebi Türkiye’nin polemiği haline getirelim. Demokrasi sadece sandıkla yürümez.” dedi.

Editör: Haber Merkezi