16 yıllık AKP iktidarının ülkede yaratmış olduğu durumdan bahseden Arslan, herkesin kendi bütçesini iyi bildiğini, ödediği vergiyi iyi bildiğini, çocuklarının cebine koyamadıkları harçlığı iyi bildiğini, market poşetine koyamadığı ürünleri iyi bildiğini belirterek, esnafın yaşadığı çilelere ve sıkıntılara dikkat çekti.

EKONOMİK SORUNLAR OHAL DÖNEMİNDE İYİCE HARLANDI

Ekonominin yangın yerine dönüştüğünü ve bu ekonomik yangının OHAL döneminde ülkede iyice harlamaya başladığını belirten Arslan, “Gelişmiş ülkelerdeki insanlar ülkemize yatırım yapmak istemiyor. Şöyle düşünün; cebinizde paranız var, iş kurmak istiyorsunuz. Suriye size cazip gelir mi?’ Gelmez. Ben daha Suriye’ye gider yatırım yaparım diyenini görmedim. Ülkemize dışardan döviz gelmiyor. Çünkü OHAL’in ülke üzerinde yarattığı tesir, gelişmiş ülkelerdeki insanlara hukuk devleti olarak bizim çok alt sıralarda olduğumuzu, temel hak ve özgürlükler olarak problemli bir ülke olduğumuz algısını yarattığı için insanlar ülkemize gelmek istemiyorlar” şeklinde konuştu.

“BİZİM EN BÜYÜK PROJEMİZ HUZUR”

En büyük projelerinin ülkede huzuru sağlamak oludğunu ifade eden Arslan, “Ne diyor Cumhurbaşkanı adayımız; “3B”. “Barışacağız, büyüyeceğiz ve adil bir şekilde bölüşeceğiz”. Bunu nasıl yaratacağız peki ? Büyümeyi üretim ekonomisiyle yaratacağız. Bizler halkımıza hazır balık vermeyi değil, balık tutmayı öğretmek istiyoruz. Ama bu yanlış anlaşılmasın. Bu ülkenin engellisi, yaşlısı, muhtacı… Vatandaşarımıza sosyal yardımlar kesilecek anlamında anlaşılmasın. Bu sosyal yardımlar edilmek zorundadır. Biz anayasamızda yazılı olan sosyal hukuk devleti kavramını hayata geçirmek zorundayız. Sosyal hukuk devleti olmanın kuralları şunlardır. Herkesin bir işi olacak, eğitimde fırsatı eşitliği olacak. Hepimiz siyah yakalık önlüklerle okullara gittik. Hiç kimse zengin – fakir ayrımı gözetemezdi” diye konuştu.

“KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ: BAYRAK, MİSAK-I MİLLİ”

Cumhuriyet Halk Partisi olarak kırmızı çizgilerinin olduğunu ifade eden Arslan, Bayrak ve Misak-ı Milli’yi belirterek, “Bayrak yani bağımsızlık. Biz tam bağımsız olmalıyız. Dış güçlerin etkisi olmadan kendi kararlarını alabilen, diplomasi ile halkı yöneten, içerisinde barışık, Atatürk’ün yurtta sulh cihanda sulh dediği tam bağımsız bir ülke olmalıyız. Misak-i Milli sınırlarını asla ve kata değişmesinden yana değiliz. Ülkenin üniter yapısının bozulmasından yana değiliz. Genel başkanımız; hak, hukuk adalet diyerek günlerce yürüdü. Bu çok anlamlı ve değerliydi. Adalet isteyen bir toplum var. Sokakta, esnafta, her yerde baktığımızda öyle ya da böyle adalet ilgili sıkıntılar var. Artık insanlar yargımıza güvenemiyor. Bağımsız bir yargı istiyoruz. Çünkü yarın başımıza ne geleceğinin garantisi yok. Şunu çok iyi bilmeliyiz. Türk yargısı eşit, tarafsız, dini, dili, ırkı ne olursa olsun, bunlara bakmadan karar verebilen, bağımsız bir yargı sistemi olmalı. Maalesef şu an görüyoruz ki, Cumhurbaşkanını eleştirenlere dava açmayı kendine görev edinmiş yargı mensupları var. Başka siyasi partilerin adaylarıyla seçim çalışması yapıp, esnaf gezen yargı mensupları var. Aç kalınabilir, susuz kalınabilir fakat adaletsiz kalınamaz. Adalet mülkün temelidir dediğimiz nokta budur. Adalet, insan içindir, devlet içindir, herkes içindir ve eşit davranmak zorundadır. Öncelikle düzeltilmesi gereken yapı hukuktur. Hak, hukuk, adalet sistemini yeniden bağımsız, tarafsız, yeri geldiğinde inşallah Cumhurbaşkanı olacak Muharrem İnce’yi de yargılayabilecek güçte ve cesarette bir hal almasını sağlayacağız” şeklinde konuştu.

'PARASI OLAN KALİTELİ EĞİTİM GÖRÜYOR'

Eğitim sistemine değinen Arslan, “Her gün, her yerde görüyorum; Şu kolej açıldı. Bu kolej açıldı. Burslu kolej, sınavımız şu gün vs. gibi şeyler var. Parasının olanın kaliteli eğitim alabildiğini görüyoruz bu durumda. Devlet elini eteğini eğitimden çekmiş, bu ülkenin yoksul çocuklarının eşit bir şekilde okuyabilecekleri okulları maalesef kaybeder hale geldik” dedi.

Sağlık sisteminin son derece kötü durumda olduğunu belirten Arslan, “Bir ilaç yazılır ama iş ameliyata geldiğinde ciddi paralarla karşılaşıyoruz. Eczacılar artık kendilerini sağlık bakanlığının veznesi olarak görmekten bıktı. İlaca fiyat söylediklerinde vatandaşın hakaretlerine maruz kalmaktan bıktıklarını söylüyorlar. İktidar hasta garantili şehir hastaneleri yapıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Peki o kadar hasta gitmezse ne olacak? Parasını hiç hastalanmayan, vergisini ödeyen esnafımızdan alacak. Bunlar kabul edilebilir değil. Partimiz iktidara geldiğinde bu işe derhal son vereceğiz” dedi.

Cumhurbaşkanının kıraathane vaadine çok üzüldüğünü belirten Arslan: “Demek ki var olan kıraathaneler işsizleri almayacak, yenilerine ihtiyaç var. İnsanların kafasında sorular oluyor. Benim sorumda şu: Kıraathaneye kimler gider? Erkekler gider. Yani kadınsız bir toplum yaratma çabası var. Kadınsız bir toplum yaratmaya biz karşıyız arkadaşlar. Biz, bu ülkede; kadınıyla - erkeğiyle eşit şartlarda bir toplum istiyoruz. Kıraathane vaadi kadınsız bir toplum yaratma vaadidir” diye konuştu.

“4 MİLYON TÜRK’Ü HANGİ ÜLKE ALIR?”

Dış politika konusunda acilen komşu ülkelerle barışmak ve ilşkiler kurmak zorunda olduklarını belirten Arslan, “Emevi camiinde namaz kılacağım söylemiyle başlatılan bir harekat bugün ülkemize 4-5 milyon Suriyeli’nin yerleşmesine neden oldu. Suriyeliler bir dükkan açıyor; vergi, stopaj vermiyor. Bizlerle rekabet ediyor. Savaş kötü. Asla savaşın mağdurlarını dışlamayı, onları yok saymayı, hele hele Müslüman bir ülkenin vatandaşlarına kucak açmamayı bizde doğru bulmuyoruz. Sahip çıkacağız ama artık görüyoruz ki bu insanlar bu ülkede yaşayabiliyor ve bizlerle rekabet edebiliyor. Üniversite mezunu bir karedeşimiz iş başvurusu yaptığı zaman hak ettiği ücreti talep ederken, iş veren o kardeşimize vereceği ücretle iki ya da üç tane Suriyeli çalıştırıyor. Bugün Türkiye’de allah korusun savaş olsaydı 4 milyon Türk’ü kabul edecek ülke var mı? 4 milyon Türk’e hangi ülke 30-40 milyar para harcar, cebine harçlık koyar, hastanesinde bedava baktırır? Bağ-Kur pirimini ödeyemeyen esnafımız parayla bakılıyor ama Suriyelilerden para alınmıyor. Bizler kendi çocuklarımızı üniversite sınavına sokabilmek büyük mücadele veriyoruz. Özel öğretmenler tutmaya çalışıyoruz, ailece strese giriyoruz. Ama Suriyeli sınavsız istediği üniversiteye gidiyor. Biz dış politikamızı bir an önce düzelteceğiz. Suriye’de yanan yangını söndüreceğiz ve vatandaşlarının ülkelerini dönmelerini sağlayacağız. Batı ile ilişkilerimiz kötü gidiyor ve bu yüzden Türk Lirası hızlı bir şekilde değer kaybediyor. Ürettiğimiz her ürünün yüzde 80’inini ithal ediyoruz. Biz zengin olmak değil, varlıklı olmak istiyoruz. Zengin olmak Suudi Arabistan gibi olmaktır. Varlıklı olmak ise İşviçre gibi olmak. Yani hem ekonomik, hem kültürel anlamında zengin olmak, hukuk anlamında eşit olmak, kadınıyla erkeğiyle bir toplum olmak istiyoruz. Bizim hedefimiz, Türkiye’yi Atatürk’ün işaret etmiş olduğu muasır medeniyetler seviyesine çıkarma projesidir. Yeni bir sistemle karşı karşıyayız. Bizdeki sistem güçler ayrılığını içeren bir yargı sistemi değil. Bizimkisi tek adama bırakılmış bir sistem. Bir kişinin her konuda söz sahibi olmasına izin veren bir sistem” şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı olmamasıyla ilgili sorular olduğunu söyleyen Arslan, “Biz 16 Nisan referandumunda partili Cumhurbaşkanına karşı olduğumuz söylemiştik. Yine buna karşı olduğumuz için Cumhurbaşkanı adayımız olarak genel başkanımızı seçmek yerine parti içinden birini seçtik. Ama parti içinde seçilen Cumhurbaşkanı adayımız Muharrem İnce, rozetini çıkarttı ve 80 Milyonun Cumhurbaşkanı olmaya aday oldu” dedi.

“TOPLUMUN AYNASI HOLDİNGLER DEĞİL KOBİLERDİR”

CHP iktidarında Esnaf Bakanlığı’nı kurmak istediklerini söyleyen Arslan, “Bu ülkede kobiler ülkenin yüzde 60’ının istihdamını sağlar. Taksicisi, bakkalı kendi işini kendi sağlıyor. Kendi yanında çalışanı yine kendisi sağlıyor. Vergisini vermekten de vazgeçmiyor. Bizim ülkemizde maalesef çok kazanandan değil, az kazanandan vergi alınıyor. Taksici esnafından, market esnafında alıyor. Ama bir AVM’den, holding’den, büyük mükelleflerden kazançları oranında vergi alınmıyor. Biz CHP olarak esnaf bakanlığı kurup, onların ödemiş olduğu vergiye bir yıl geri ödemesiz kredi sağlayacağız. Orta sınıf olan kobileri ayakta tutmak zorundayız. Toplumun aynasını bugün kobiler yansıtır, holdingler değil. Bu ülkede holdingler de olacak. Biz inşaat ekonomoisine değil üretim ekonomisine önem vermek istiyoruz” diye konuştu.

Ülke tarımına değinen Arslan, Konya ovası büyüklüğündeki Hollanda’nın dışarıya sattığı ürünün 200 milyar dolar Türkiyenin sattığı ürünün ise 20 milyar dolar olduğunu söyleyerek “Bizden daha çalışkan oldukları için değil, daha iyi sistem oturtabildikleri için bizden on kat daha fazla ürünü dışarıya satabiliyorlar” dedi.

“BEN YAPTIM OLDU İLE OLACAK İŞ DEĞİL”

Taksicilerin yaşadığı sorunlara dikkat çeken Arslan, “Taksiciler akşama kadar direksiyon sallıyor, akşama kadar ter akıtıyor, yeri geliyor gaspa maruz kalıyor ve ödediğiniz benzinin her gün fiyatı artıyor ama sizlerin kilometre başına aldığı paralar hergün artmıyor. Korsan taksiyle ciddi anlamda sorunlar var. ÖTV ile ilgili sorunlarınız var. Asıl ödediğiniz vergiyle ilgili sorunlarınız var. Yani bunların hepsinin elden geçirilip düzeltilmesi gerekiyor” diye belirtti.

Esnaf bakanlığı kurulduğunda esnafın direk sorununa çözüm odaklı yaklaşılabileceğini söyleyen Arslan, “Ben yaptım, oldu ile olacak iş değil. Hangi yasa yapılırsa yapılsın işin erbabına danışılmalı. Örneğin; Bizde bir imar yasası onlarca kez değişiyor. Bir ceza kanunu onlarca kez değişiyor. Bunun sebebi masa başında bu işi bilmeyen insanlar oturup yazmasıdır. Ya da bir yerlerden kopyalıyorlar. Ondan sonra bir gece de yasa olarak meclisten geçiriliyor. Esnaflarla, şoförlerle ilgili bir yasa çıkaracağınız zaman esnafı, şoförü dikkate almazsanız çıkardığınız yasayla sadece bir yasa çıkarmış olursunuz ve bunu fiiliyatta uygulayamazsınız. Gelişmiş ülkelerde bir yasa kolay kolay değişmez. Çünkü yasanın üzerinde uzun zaman çalışılıyor ve düşünülüyor. Ama bizde bir gecede karar verliyor. Bir yapıyı, sistemi değiştirirken onun hukuki alt yapısını çok iyi hazırlanması, tartışılması ve konuşulması gerekiyor. Maalesef biz kendimizi bu konuda tamamlayamadık” diye belirtti.

“BAZI MESELELER SİYASET ÜSTÜDÜR”

Bazı meseleleri siyaset üstü gördüğünü söyleyen Arslan, “Siyaset üstü olan meselelerde her duygudan ve her görüşten insanın oturup karar vermesi lazım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın adı niye milli eğitim de sadece eğitim bakanlığı değil? Çünkü siyaset üstüdür. Milli eğitimle ilgili tüm kararlarının, bütün bileşenlerle birlikte öğrenci veya öğretmen temsilcileriyle, müdürlerle, vatandaşla, oturulup uzun uzun tartışılarak, bir kereye mahsus bir şekilde değiştirilip, artık bu bizim geleceğimiz, sen ben kavgası değil diyebilmeliyiz” diye konuştu.

Editör: Haber Merkezi