İZ GAZETE -  İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Kordon'da faaliyet gösteren faytonların kaldırılmasının yankıları sürüyor. Tüm Türkiye'de konuşulan icraat hakkında tartışmalar ise halen devam ediyor. Konuya ilişkin en son Cumhuriyet Halk Partisi eski İl Başkan Yardımcısı ve HAYTAP üyesi Banu Özdemir sosyal medyadan bir açıklama yaptı. Özdemir, Egedesonsöz Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Karabel’in yazmış olduğu ‘Atı seven faytona binmesin o zaman’ başlıklı yazıya tepki gösterdi.

Karabel yazısında faytonların bir geleenkl olduğunu belirterek “Bizim fıtratımızda var… Milletçe çabuk gaza geliyoruz… Yine öyle oldu… Faytonlara şıppadanak yasak geldi! Aslında, fayton dediğin bir gelenek… Üstelik… Kordon’un imbatında en çok 20 dakikalık bir keyif” şeklinde ifadelere yer vermişti.

Karabel'in yazısına tepki Cumhuriyet Halk Partisi eski İl Başkan Yardımcısı Banu Özdemir'den geldi. Sosyal medyadan Mehmet Karabel'in yazısına dair bir açıklamada bulunan Özdemir, açıklamasında "Geleneklerde güncellenebilir Sn. Karabel. Topluma fayda getiren geleneklerde varmış mesela. Ramazan günlerinde zenginler bakkal, manav gibi dükkânlara gidip, veresiyelerin yazıldığı "zimem defterinin" çıkarmalarını isterlermiş.Defterden rastgele bir sayfa koparılır ve “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” denirmiş. 'Gelenek' savunucusu olan size önerim önümüzdeki Ramazan ayında bunu yapmanız. Bir geleneğin yeniden uygulanmasının öncüsü olmakla birlikte, toplumsal dayanışmaya da katkınız olmuş olur" ifadelerine yer verdi.

‘BİR CANLININ ÖLÜMÜNE YAKIŞTIRDIĞINIZ SIFAT BU MU?’

Özdemir, Karabel’e yönelik ‘İzmir sokak hayvanlarından geçilmiyor, belediye kısırlaştırıp evin önüne geri koyuyor, apartman önüne bir kap su bir mama konuluyor, araba çarpıyor, hayvan mortingen" demişsiniz. Bir canlının ölümüne yakıştırdığınız sıfat bu mu. Sıhhatli ömür dilerim de, bir gün gelir sizin için " üç beş yazdı çizdi, sayın Karabel pili bitti, ‘mortingen’ denilse hoşunuza gider mi?” şeklinde ifadeleri kullandı.

‘GEÇMİŞTEN GELEN HER ŞEYİ SIRF GELENEK OLARAK SAVUNUYORSANIZ EĞER…’

Özdemir açıklamasında ayrıca faytonların eski bir gelenek olduğunu belirten Karabel’e sert yüklendi. Özdemir, şu ifadeleri kullandı:

"Yazınızda faytonları "gelenek" kavramı üzerinden savunmuşsunuz. Hadi gelin biraz toplumsal gerçekliklerimizle yüzleşelim.Bu coğrafyada evlendiği günün gecesinde damat annesine verilmek zorunda olan "bekaret havlusu/çarşafı geleneği" yüzünden kaç kadın katledildi, yaşamının baharında öldürüldü, ya da şiddete maruz kaldı biliyor musunuz? Geçmişten günümüze uzanan her şeyi sırf "gelenek" olduğu için savunuyorsanız eğer, insanlık adına utanç olan bu ve benzeri sonuçların sorumluluğunu da üstlenmiş oluyorsunuz. Sizin adınıza ziyadesiyle üzücü bir durum."

HAYVAN SAHİPLENMEYE DAVET ETTİ

Özdemir yaptığı açıklamada ayrıca Karabel’i hayvan sahiplendirme etkinliklerine davet etti.Özdemir şöyle konuştu:
“İzmir halkı sokak hayvanları ile, sokak hayvanları da kent halkıyla gayet mutlu. Eğer binanızın inşaası sebebiyle ormansız kalıp yaşam alanınıza ortak olan köpeklere içerliyorsanız evinize alabilirsiniz. Sahiplendirme etkinlikleri oluyor, Kordon 'da da olacak, mutlaka bekleriz”

İşte o Banu Özdemir’in o açıklamasının tamamı:

Sayın Mehmet Karabel'in bu yazısını hayretler içinde okudum.
Gazeteyi tenzih ederek, şahsının penceresini aralamayı, ufkunun açılmasına katkı koymayı insani bir sorumluluk görerek, konu ile alakalı yazmak ve sormak istedim.

Sayın Karabel;

1.Yeryüzünü birlikte paylaştığımız canlıların yaşam hakkına saygı duymak ve savunmak, tüketim ihtiyaçları önceliği denilerek yaşam alanı kısıtlanan dilsiz dostların yaşamını kolaylaştırmak, her şeyden önce biz insanoğlunun vicdani sorumluluğu. Atıf yaptığınız o eski İzmir fotoğraflarında kaç gökdelen var uğruna ağaçların kesildiği ve ormanlık alanların imara açıldığı bilmiyorum ama çarpık kentleşme ve rantsal dönüşümle gün be gün betonlaşan ülkemizde, ağaç gölgesi bulmak hem insanlara hem hayvanlara artık bir lüks.

2. Türkiye 'nin en köklü hayvan hakları STK' sı olan, İzmir'den Ağrı 'ya kadar temsilciliği bulunan HAYTAP (Hayvan Hakları Federasyonu) başta olmak üzere, Hayvan Hakları Yasama İzleme Delegasyonu vb gibi tüm yerel ve genel benzer sivil toplum kuruluşları yıllardır bir mücadele içinde. Tam 12 yıl.. Dile kolay. Bu mücadele alanı da, sizi kırbaçlanarak Kordon'un enfes havasında bahsettiğiniz gibi " 20 dakikalık keyif" için gezdiren Fayton atları ile sınırlı değil.

Şiddet sergisinden eğlence kültürü yaratan Deve Güreşleri' nden,

Yunus Parkları'nın ve Hayvanat Bahçelerinin kapatılmasına,

Anayasada 'mal' olarak tanımlanan, bu sebeple şiddete maruz kaldığında / tecavüze uğradığında katiline sadece 'idari para cezası' verdirilen sahipsiz hayvanların 5199 sayılı kanununda 'can' tanımıyla yer alması gerektiğine kadar uzayan bir mücadele alanı.

Etkinlik sonrası 'Sucuk' olan develeri yazmışsınız, nerde bu hayvanseverler diye. Kentiniz İzmir'de Bayraklı, Çiğli ve Menemen ilçelerinde o deve güreşleri kalktı. Türkiye'nin farklı il ve ilçelerinde de kalkmaya devam ediyor. Yaklaşık beş aydır gündemde olan konular bunlar, köşe yazarlığı yaptığınız gazetenizin haberlerine ara sıra bakmanızı öneririm. 23 Nisan tarihli haberlerde Bayraklı var mesela.

3.Doğu şehirlerinde bulunan hayvanlara da atıf yapmışsınız ya hani." Hayvansever "olmakla" hayvan hakları savunucusu" olmak arasındaki farkı konu ile alakalı mevcut bilgi dağarcığınızı bir seviye daha öteye taşıdığınızda konuşuruz, söz. Katkım olsun, not düşeyim. Ardahan'da şiddete uğrayan eşekten, Bitlis Tatvan' da ameliyat ihtiyacı olan kediye kadar hepsiyle kurumsal ve bireysel bazda ilgilenen bir kitle var.

Şu geçen haftadan mesela , Diyarbakır Sur'dan...
https://www.cnnturk.com/…/surdaki-sokak-hayvanlarini-haytap…

Bilgiye erişim artık çok kolay. Hoca Mithat Kütüphanesi 'nde saatlerimizi geçirdiğimiz dönem artık yok. Her ne kadar #wikipedia yasaklamış olsa da, Google amcaya yazdığınızda konu ile ilgili yüzlerce haber, makale ve bilgiseli bulmanız mümkün. Okumanızı tavsiye ederim bu konular ile ilgili bir daha yazı yazmadan önce.

4. "İzmir sokak hayvanlarından geçilmiyor, belediye kısırlaştırıp evin önüne geri koyuyor, apartman önüne bir kap su bir mama konuluyor, araba çarpıyor, hayvan mortingen" demişsiniz. Bir canlının ölümüne yakıştırdığınız sıfat bu mu. Sıhhatli ömür dilerim de, bir gün gelir sizin için " üç beş yazdı çizdi, sayın Karabel pili bitti, mortingen" denilse hoşunuza gider mi?
İzmir halkı sokak hayvanları ile, sokak hayvanları da kent halkıyla gayet mutlu. Eğer binanızın inşaası sebebiyle ormansız kalıp yaşam alanınıza ortak olan köpeklere içerliyorsanız evinize alabilirsiniz. Sahiplendirme etkinlikleri oluyor, Kordon 'da da olacak, mutlaka bekleriz.

5.Newyork' taki faytonlardan dem vurmuşsunuz. Doğru. Bahsettiğiniz ABD' de tecavüze uğrayıp başı kesilerek tuvalete atılan tavuklara, vinç ile patileri kesilen köpeklere, makatına şemşiye sokulan kedilere rastlayamazsınız. Kısa bir dönem bulunmuşluğum da var. Çok büyük sivil toplum kuruluşlarından herhangi birini ziyarete gittiğinizde toplantı odasında başkanları ile birlikte sizi karşılayan bir köpeğe rastlamanız mümkün. Akşam çayına bahçede ortak olan sincaplara da. Bu nedenle hazır İzmir yerelinden genele uzanan bir hassasiyet oluşturmuşsunuz, bugüne kadar görmesekte, bundan sonra 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu ile ilgili verilen mücadelede herhalde yer alır, sahipsiz hayvanlar 'mal' değil 'can' dır diye iki üç köşenize karalarsınız.

6. Fayton sahiplerine akülü fayton teminiyle , fayton emekçileri hem teknoloji konforunu yaşayacak , hem de yaz sıcağında güneş altında sizi "20 dk 'lık keyif" için taşıyan atlar artık sağlıklı bir yaşama kavuşacak.

Yazınızda faytonları "gelenek" kavramı üzerinden savunmuşsunuz.Hadi gelin biraz toplumsal gerçekliklerimizle yüzleşelim.
Bu coğrafyada evlendiği günün gecesinde damat annesine verilmek zorunda olan "bekaret havlusu/çarşafı geleneği" yüzünden kaç kadın katledildi, yaşamının baharında öldürüldü, ya da şiddete maruz kaldı biliyor musunuz?
NASA o günlerde Mars'a yolculuk bileti dağıtmıyordu, bu coğrafyada nefes aldığınızı varsayıyorum.
Geçmişten günümüze uzanan her şeyi sırf "gelenek" olduğu için savunuyorsanız eğer, insanlık adına utanç olan bu ve benzeri sonuçların sorumluluğunu da üstlenmiş oluyorsunuz. Sizin adınıza ziyadesiyle üzücü bir durum.

Geleneklerde güncellenebilir Sn. Karabel. Topluma fayda getiren geleneklerde varmış mesela. Ramazan günlerinde zenginler bakkal, manav gibi dükkânlara gidip, veresiyelerin yazıldığı "zimem defterinin" çıkarmalarını isterlermiş.Defterden rastgele bir sayfa koparılır ve “Silin borçlarını, Allah kabul etsin” denirmiş.
"Gelenek "savunucusu olan size önerim önümüzdeki Ramazan ayında bunu yapmanız. Bir geleneğin yeniden uygulanmasının öncüsü olmakla birlikte, toplumsal dayanışmaya da katkınız olmuş olur.

Sözün özü, gazeteciye yakışan bir uygulamayı bir kavram üzerinden meşrulaştırmadan önce etraflıca düşünmektir. Ki siz bunu fikrimce başarabilirsiniz.

Finale gelince,
İzmir'de, Kuşadası 'nda, Antalya' da ve Türkiye'nin bir çok yerinde,
Hem atları seveceğiz,hem de akülü faytonlara bineceğiz.
Size de yenilenmiş haliyle tavsiye ederiz.

Editör: Haber Merkezi