ASYA YAŞARİKİZ / İZ GAZETE - Türkiye hafta sonunu sokağa çıkma yasağı ile geçirirken Meclis’te infaz paketi görüşmeleri devam etti. Kamuoyunda tartışmalara neden olan paket ile ilgili İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Başkanı Adem Sözüer, Cumhuriyet’ten Alican Uludağ’a infaz paketinin, “Meclis’e sunulmadan önce akademi dünyasından saklandığını ve teklifin, birçok konuda “örtülü, fiili af getirdiği”ni ileri sürdü.

Halkların Demokratik Partisi İzmir Milletvekilleri Serpil Kemalbay ve Murat Çepni ile infaz paketini ve cezaevlerinin durumunu konuştuk.

EŞİTLİK YOK

AKP ve MHP’nin Meclis’e sunduğu paketi ‘yandaşa özel af paketi’ olarak nitelendiren Serpil Kemalbay, iktidarın salgın günlerini fırsat bildiğini belirterek “Mafya, çete, yandaş kurtarılmak için özel bir af. Korona salgın günlerini bilerek fırsata çevirdiler. Kamuoyunda korona günlerinde cezaevlerine dair bir çözüm arayışı gibi algı yaratıldı ancak kesinlikle korona salgını ile ilgili bir düzenleme olmadığını da sorduğumuz sorular üzerine açıkladılar. Bu özel yandaş affıdır.” dedi. Hukuk sisteminin çürüdüğünün altını çizen Kemalbay cezaevlerinin muhalifler, hak savunuculuğu yapan, siyasetçi, akademisyen ve öğrencilerle doldurulduğunu hatırlattı. Kemalbay, şöyle konuştu; “Selahattin Demirtaş Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı’nın rakibi olduğu için, bu iktidara alternatif olduğu için içerde. Siyasi istibdat rejimini, tek adam düzenini sorgulamayan bir Meclis’te infaz paketinden ne demokrasi ne de salgına karşı bir merhem çıkmaz. Bu yasa Çakıcıların, Soma’nın, Çorlu Tren Faciasının, Aladağ Faciası faillerinin, çocuk istismarcılarının kurtarılacağı bir paket. İnfaz paketinde ne adalet ne eşitlik var. Tam bir yandaş paketi.”

İnfaz paketinin özel af kanunu olduğunu ifade eden Kemalbay, bunu Anayasaya aykırı bir şekilde TBMM’de nitelikli çoğunluk aranmadan geçirilecek olmasına tepki gösterdi.

KOŞULLAR ZORLAŞTI

Murat Çepni de muhaliflerin cezaevlerinde tutsak tutulduğunu belirterek “Binlerce siyasi mahpusu yani düşünce suçlusu, öğrenci, gazeteci, sosyal media paylaşımı yapanı, milletvekili, belediye başkanı velhasıl AKP muhalif olan ve olmaya da devam edecek olan kim varsa içeride bırakılıyor. Anayasa’nın 10. Maddesine de aykırı bu düzenleme doğal olarak eşit bir infaz düzenlemesi olmuyor doğrudan kısmi af olmuş oluyor. Çünkü infaz herkese eşittir.” sözleriyle suçların niteliğine göre infaz ayrımı yapılamayacağına dikkat çekti. AKP’nin cezaevlerinde muhalifleri ölüme terk ettiğini söyleyen Çepni şöyle konuştu; “Kendi yandaşlarını yani hırsızları, dolandırıcıları, katılleri, mafya babalarını, kadına şiddet uygulayanları dışarı salıyor ben AKP gibi düşünmüyorum diyenleri içerde tutuyor.”

CEZAEVLERİNDE KOŞULLAR ZORLAŞIYOR’

Cezaevlerinde infaz koşullarının daha da zorlaştırtığına dikkat çeken Çepni, “Üst üste disiplin cezalarıyla mahpuslar bitmeyen cezalarla karşı karşıya bırakılıyor. Bu ayrımcılığı asla kabul etmiyoruz. Bu haliyle düzenleme cinayet niteliğindedir. Ancak akp corona sürecinde ihalelerden, doğa talanından, şirketlere para aktarmaktan, saraya araç almaktan, saray yapmaktan vazgeçmeyen bir iktidar. Oysa tehlike büyüktür. Cezaevlerinden çok sayıda ölümler çıkabilir ve bunun sorunlusu virüs değil iktidar koalisyonu AKP ve MHP olacaktır” dedi.

‘CAN GÜVENLİKLERİ DEVLETE AİT’

Samsun Bafra T Tipi Cezaevinde Koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden tutuklu Mehmet Yeter’I hatırlatan Çepni, cezaevlerinde 1500 civarında hasta tutuklu olduğunu ifade etti. Çepni, cezaevlerinde salgına karşı hiçbir tedir alınmamadığının altını çizerek şöyle konuştu; “Uzun zamandır bekletilen yargı paketi şimdi acilen gündeme getirldi. Gerekçe ise Korona. Evet Korona riski açısından en tehlikeli yerler cezaevleri. Çünkü en korunaksız yerler buralar. 100 bine yakın kapasite fazlası var. Bu çok dehşet verci bir durum. Beş metre kare bir alanda 10 kişinin kalması demek. Aynı mutfak, aynı tuvalet ve havalandırma. Beklenen ve bizim de talebimiz, pandemi nedeniyle bir çok ülkenin de yaptığı biçimde gerekli düzenlemeleri yaparak tüm cezaevlerni geçici olarak boşaltılmaktır. Çünkü bu koşullarda başka çare yoktur ve amaç her koşulda insan sağlığı olmalıdır. Cezaevindeki insanlar da suçları ne olursa olsun devletin koruması altındadırlar, can güvenlikleri devlete aittir.”

Kemalbay ise cezaevlerinde salgının arttığına dikkat çekerek, “Cezaevleri ağzına kadar dolu, 300 bin mahpus var. Yüzlercesi ağır açlık grevleri sürecinden geçtiler. 500’ü hapishanede kalamaz raporu olan ağır hasta, 1500 hasta mahpus var. Yarın bunlara virüs bulaştığında ventiletör sırası sebebiyle yoğun bakım ünitesi bile bulunamayacak. Tedavi edilemediği için ve kronik hastalıkları olduğu için katliam gibi ölümler yaşanabilecek. Hükümetin zindanlarda yaşam hakkını güvenceye almak için Birleşmiş Milletlerin çağrısına uymaları ve önlem alarak mahpusları evlerine göndermeleri gerekiyor. Tutukluluk bir tedbirdir ve haklarında hüküm verilmemiş yaklaşık 40 bin tutuklu var. Bu kişilerin hemen hiç bir yasal düzenlemeye gerek kalmadan derhal tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalması yaşamlarını korumak için zorunluluktur. Tabi yaşam hakkını savunmak için bu düzenlemeler yapılırken özellikle cinsel suçlar , kadına yönelik şiddet kategorilerine yönelik ciddi önlemler alınması, çocukların ve kadınların istismara ve şiddete maruz kalmalarını önleyecek şekilde düzenlemeler yapılmasını da istiyoruz.” dedi.

Editör: Haber Merkezi