Gizem TABAN/İZ GAZETE- Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hayata geçirilmek istenen Çeşme Projesi’ne tepkiler sürüyor. Sivil toplum kuruluşları, meslek odaları ve çevre platformlarının açtığı davalar doğrultusunda yapılan bilirkişi incelemesinde kamu yararına uygun olmadığı açıklanan proje için Alaçatı Sulak Alanı’nda bir basın açıklaması gerçekleştirildi. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), İzmir Tabip Odası, İzmir Barosu, EGEÇEP, Çeşme Çevre Platformu, İzmir Kent Konseyi gibi pek çok kuruluşun temsilcilerinin yer aldığı açıklamaya CHP İzmir Milletvekilleri; Murat Bakan, Tacettin Bayır ve Ednan Arslan, önceki dönem İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel ve CHP İl Yöneticileri, CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ve önceki dönem CHP İzmir Milletvekili Musa Çam da katıldı.

‘İKTİDARIN KANDIRMACASI’

Projenin rant ve talan projesi olduğunun altını çizen Çeşme Çevre Platformu Sözcüsü Ahmet Güler, “Şu anda ayağımızı bastığımız toprak belki son gördüğümüz yer olacak. Burası Türkiye’nin en bakir kalmış yerlerinden birisi… Çeşme Projesi yürüyerek buraya doğru geliyor ve buradaki kuşlara yer kalmıyor. Milyonlarca yıldır burada yaşayan kuşlar burayı terk etmek zorunda… 'İstemezükçü, vatan haini' diye bir laf çıkardılar.Burada daha önce yerel halkla, yerel yönetimlerle doğru düzgün planlama yapılmıştı. Şu an öyle bir planlama olsa projeye destek verirdik. Şu anki projeyle 160 milyon metrekarelik bir alan, 2019 senesinde tek bir kararnameyle ranta kurban gidecek. Sayın Bakan, geçen haftalarda projeyi açıkladı, ‘200 tane yeni otel yapıyoruz’ dedi. Yani, ‘200 tane yeni otelin arsasını parsel parsel satacağım’ dedi. İşte Çeşme Projesi bu… Sayın Bakan, ‘Çeşme’deki inekleri bile tanıdım’ diyor. Ama insanlara danışmadı. Yerel yönetimlere de kısmi olarak danışıldı. Atatürk Köyü kuracaklarmış! Ne Atatürk Köyü! Atatürk Orman Çiftliği'ni yıkan zihniyete kim inanır? Bu iktidarın kandırmacasıdır” diye konuştu.

YEREL YÖNETİMLERE ÇAĞRI

Yerel yönetimlere çağrıda bulunan TMMOB İKK Sekreteri Aykut Akdemir, “Bu alana dair; Büyükşehir Belediyesi’nin Aziz Bey döneminde hazırladığı proje var, Kalkınma Ajansı’nın hazırladığı plan var, TMMOB İKK’nın Çeşme Turizm Projesi ön raporu var, Yarımadaya Çalıştayı var ve bilirkişi raporu var. Burayı talan etmek isteyen hırssızların ise bir raporu yok. Sadece bir kararnameleri var. Davanın geldiği aşamada mahkemenin artık yürütmeyi durdurma kararı vermesi gerekiyor ama hala vermedi. Bilirkişi raporu kamu yararı olmadığını net bir şekilde ifade etti ama değişen bir şey yok. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz. Tepkinin daha da büyütülmesine ihtiyaç var. Bizler İzmirli bir seçmeniz, tek bir şeye ihtiyaç var; yerel yönetimler kendi parti programlarına uymalıdır. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Çeşme Belediyesi, Urla Belediyesi ve Karaburun Belediyesi’ne sesleniyoruz. Hep birlikte omuz omuza, hırsızlara, katillere, rant politikalarını karşı, Çeşme’nin çalınmasına karşı birlik olmaya söz veriyoruz” ifadelerini kullandı.

BÜYÜKŞEHİR RAPORUNA DİKKAT ÇEKTİ

Ortak basın açıklamasını ise İzmir Barosu üyesi avukat Sinan Balcılar okudu.

Balcılar, “2020 yılında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nce yapılan İzmir Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı’nda ve İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Peyzaj Araştırmaları Derneğinin 2019 yılında İklim Değişikliğine Dirençli Kentler için Bir Çerçeve: Yeşil Odaklı Uyarlama Kılavuzu’nda yer alan analizlere ve 2050-2100 yılları iklim senaryolarına göre, Çeşme İzmir’in kırılgan olan ilçeleri arasında raporlanmıştır. Ayrıca “ortalama toprak sıcaklığı artışı, buharlaşma artışı, toprak nemi azalışı, ardışık kurak günler, toplam yağış miktarından azalış, sıcak hava dalgası gün sayısında artış” faktörlerine göre Çeşme ve çevresi (yarımada) riskli bölgeler arasında gösterilmiştir. Proje detaylı olarak incelendiğinde; ormanlık alanlar, kıyılar, sit alanları, tarım alanları, sulak alanlar, Önemli Doğa Alanları ve meraların üstün kamu yararı anlayışı ile bütüncül olarak korunması esasından uzak, yarımadanın eşsiz doğal güzelliklerini ve ekosistemini tahrip edici nitelikte olduğu açıkça görülmektedir” açıklamalarında bulundu.

BAKAN ERSOY’A ‘TÜCCARLIK’ ÇIKIŞI

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a eleştirilerde bulunan Balcılar, şunları söyledi:

“Turizm ile kalkınma hedefini; Turizm Teşvik Kanunu kapsamında rant projelerinin planlanması şeklinde öngören’, tarımsal destekleri her geçen yıl azaltan, tarımı ve sanayiyi dışarıya bağımlı kılan, özellikle iklimsel krizin bu derece tırmanışta olduğu süreçte doğayı sömürülmesi gereken bir meta olarak gören bu aklı gayet iyi tanıyoruz.  Bu akıl ilk adımını, “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi”nin 2019 yılının Eylül ayında Resmi Gazete’de ilan edilmesi ile atılmıştı. Bu adımı, merkezi iktidar ile yerel yönetim temsilcilerinin bir araya geldiği bilgilendirme toplantıları izlemiş, arada bölgenin sınırları yeniden belirlenmişti. Toplantıların ev sahipliği ise bakanlık tarafından İzmir Ticaret Odası’na verilmişti. Bunun gerekçesi de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yakın zamanlı açıklamasında ortaya çıkacaktı: Proje ‘parsel parsel ihale edilecek’ti. Tüccarlıkta deneyim önemliydi ve sayın bakan, bunu en iyi kendinden biliyordu.”

‘DERHAL İPTAL EDİLMELİ’

“Proje allanıp pullandı ve makyajlar yapıldı” diyerek açıklamalarını sürdüren Balcılar, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un “Bu bir Çeşme projesi değil, Ege Turizm Merkezinin Çeşme etabı” ifadelerini hatırlattı. Bilirkişi raporuna da dikkat çeken Balcılar, “O halde, yapılacak olan da bellidir, Ege’yi de ülkemizi de yaşatmak için, Çeşme Projesi derhal iptal edilmelidir.  Çeşme Yarımadası’ndaki ekolojik yıkım, geri dönülemez bir noktaya ulaşmadan, acilen durdurulması konusunda yetkili kurum/ kuruluşları sorumlu davranmaya, bu talan projesinden vazgeçmeye çağırıyoruz. Yaşam destek sistemi olarak görülmesi gereken bu alanlara sahip çıkmak, iyileştirmek ve korumak yerine tüm bu ekosistemlerin sağlığını geri döndürülemeyecek şekilde bozabilecek mega proje istemiyoruz.  Aksi takdirde, bu kararların altında imzası bulunanlar, gelecekte yaşanacak olası kuraklık, trafik ve koku sorunlarında, “doğal afeti” gerekçe gösteremezler. Çünkü yaşanacak her türlü sorunun faili bizzat kendileridir! Danıştay 6. Dairesinin Bilirkişi Raporu'nu dikkate alarak doğadan, havadan, sudan, topraktan yani yaşam hakkının kutsallığı üzerinden karar vererek kararı iptal etmesini istiyoruz” diye konuştu.

‘YÜRÜTMEYİ DURDURMA BEKLİYORUZ’

Projeye karşı açılan davanın avukatlarından Ömer Erlat da hukuki sürece dair bilgiler verdi. Avukat Erlat, şöyle konuştu:

“Danıştay 6. Dairesi keşif ve bilirkişi incelemesi bilirkişi raporu geldi. Rapor idari işlemin bölgeleme kararının kamu yararına ve planlama ilkelerine aykırı olduğu söylendi.  Normalde böyle bir rapordan sonra Danıştay’ın raporun tebliği ile birlikte yürütmeyi durdurma kararı verdiğini görüyoruz, yani beklentimiz budur. Bu rapor bize tebliğ edilirken yürütmeyi durdurma kararı ile birlikte gelmeliydi ancak geciktiğini görüyoruz.  Çok yakında bir yürütmeyi durdurma kararı bekliyoruz.”

Editör: Haber Merkezi