Cengiz Aldemir/ANKARA - İz gazeteye konuşan HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, pandemi sürecinde kapitalistlerin krizden kurtulmak için Doğu Akdeniz’de bir hegomonya mücadelesine girdiğini ve bu mücadelede krizin yükünü emekçi halkların sırtına yükleyerek, şirketleri kurtarma çabası olarak değerlendirdi.

KONTROLLÜ GERİLİM POLİTİKASI

AKP ve MHP saray iktidarının uzunca bir süredir bilinçli ve kontrollü gerilim politikası uyguladığına dikkat çeken Çepni, dış politikadaki bu tutumun iç siyasete yansıtıldığını ifade ederek, “ AKP iktidarı içeride de seçim hesapları yapıyor. Saray iktidarı kontrollü gerilimi önce Suriye’de gerçekleştirdi. Uluslararası kapitalizmin içinde bulunduğu kriz, bunun yarattığı boşluk alanları ve bu boşluk alanlarının içerisinde fiili durumlar yaratmaya çalıştı. Bunu Libya’da da aynı şekilde uygulamak istedi. Dışarıda bunları yaparken Oruç Reis gemisinin Antalya’ya çekilmesi kamuoyunda farklı bir tartışma yaratmıyor. Oruç Reis çekilmeden önce efelenmeler iç siyaseti dizayn etmeye yönelik söylemlerdir ve bir karşılık buluyor” dedi.

FETİHÇİ SİYASET TOSLADI

Saray iktidarının binlerce cihatçıyı Libya’ya taşıyarak, Suriye’de uyguladığı benzer yayılmacı, fetihçi politikalarını orada da uygulama çabasında olduğunu vurgulayan Çepni, “ Barış koşulları oluşturulamadığı takdirde orada askerler ölebilir, cenazeler gelebilir…Libya’da Müslüman kardeşler ittifakı üzerinden oradaki petrol yataklarına konma, zapt etme politikası yürütüldü. Çünkü saray iktidarı Suriye’de gayrı resmi yollarla IŞİD’den gelen petrol ve sıcak para diyelim ona önemli bir ekonomik gelir elde etti. Epeyce tartışılacak olan resmi üniforma giydirilmiş cihatçı, paramiliter örgütlenmelerin nasıl finanse edildiğini biliyoruz. Bu yayılmacı fetihçi siyaset sonunda duvara toslamış durumda. Emperyalist, yayılmacı halk karşıtı politikalarına karşı, halk hareketlerinin gelişmesi gerekir. Bu yapılmazsa emperyalist, yayılımcı anlayışın başka çaresi kalmadığı için sömürü sürecine devam eder” uyarısında bulundu.

KORKU YIKILDI

HDP’nin barışçıl, insan odaklı politikalarına devam ettiğini söyleyen Çepni, iktidarın baskıcı propoganda uygulamalarına rağmen, yürüyüş kampanyalarından beklenenden daha çok destek gördüklerini belirterek, “ Düzenlediğimiz yürüyüşlerle beklenen bir duruma çare üretmiş olduk ve beklediğimizin ötesinde bir sonuç aldık. Muazzam bir irade ve umut açığa çıktı. Korku yıkıldı. Doğru bir politika izlediğinizde, halklara nefes aldıracak politikaları sürdürdüğünüzde mutlaka sonuç alındığını görüyorsunuz. Biz bu yürüyüşle birincisi hangi hatta yürüneceğini ve kendi gündeminin ne olacağını gösterdi. İkincisi tüm demokrasi güçlerini bir araya getirdik. Üçüncüsü ise ‘savaşa karşı barış, tecrite karşı özgürlük’ sloganıyla alanlara çıktık ve yürüyüş kampanyamız hala sürmektedir ve yürüyeceğiz” sözleriyle kararlılığını dile getirdi.

SARAYDAN ÇOK SARAYCI

Toplumu bütün kesimlerinin tepki gösterdiği Türk Tabipleri Birliği(TTB)nin kapatılması ile ilgili Bahçeli’nin açıklamasına tepki gösteren Çepni, sağlık emekçilerinin canları pahasına insan üstü emek, çaba ve fedakarlıkla halk sağlığını korumaya çalıştığını belirtti. TTB’nin halk sağlığı savunucusu olduğunu, sağlığın özelleştirilerek ticarileştirilmesine karşı çıktığı için bu saldırılara politik açıdan maruz kaldığına dikkat çeken Çepni, “TTB’ye saldırılar Barolarda olduğu gibi belirlenmiş bir politikanın uygulanmasıyla karşı karşıyayız. Sarayın söyleyemediği dönek politikaları Bahçeli söylüyor.”

Editör: Haber Merkezi