Cengiz Aldemir/ANKARA - HDP İzmir Milletvekili ve Çevre Komisyonu Üyesi Murat Çepni, TBMM Genel Kurulu’nda, Paris İklim Anlaşmasına üzerine yaptığı konuşmada, dünyanın büyük bir yok oluşa doğru gittiğini,  suların kirlenmesi, buzulların erimesi, deniz seviyesinin yükselmesi, tarım alanlarının yok olması, aşırı hava olayları, kuraklık, göllerin kuruması, denizde, karada ve havada canlı türlerinin yok olması, ormansızlaşma, gıda kıtlığının yaşandığı bugünün sorunu olduğunu vurguladı. 

KAR İÇİN DÜNYAYI PARAMPARÇA EDİYORLAR

Küresel ısınma artışının ortalama 1.5 derecenin altında tutulmaması sonucunda telafisi mümkün olmayan bir aşamaya geçilmiş olacağı uyarısında bulunan HDP'li Çepni, "Dünyayı yaşanmaz hale getiren tüm insanlığın ortaklaşa yapıp ettikleri değil. Bunun sorumlusu dünyayı daha çok kar için paramparça eden birkaç yüz şirket ve onların devletleri. Yaşanan yıkım toplumsal kalkınmanın, refahın, nüfus artışının olağan bir sonucu da  değil. Söz konusu bu süreçte tüm dünyada zenginliğin küçük bir azınlığın elinde biriktiğini, yoksulluğun oranının ise hızla arttığını görüyoruz.

Kapitalizm krizdedir. Bu kriz üretilenin tüm insanlığa fazla fazla yetebileceği koşullarda yaşanıyor" dedi.

ÇÖZÜM SOSYALİZM İÇİN MÜCADELE

Sorunun üretim, bölüşüm ve mülkiyet ilişkileri arasındaki çelişkiden kaynaklı olduğunu savunan Çepni, kurtuluşun üretenlerin yönettiği, sömürünün olmadığı, demokratik, halkçı, sosyalist bir dünya için  mücadele etmekten geçtiğini söyledi.

SERA GAZLARINI SIFIRLAMA

Paris Anlaşmasını 22 Nisan 2016’da New York’ta 175 ülke tarafından imzalandığını anımsatan Çepni, anlaşmanın amacını anımsatarak, "Uzun dönemde küresel sıcaklık artışının sanayileşme öncesi döneme göre 1,5 derecenin altında kalmasını sağlamak. Bunun için sera gazları salımının küresel seviyede hızla azalmak ve nihayetinde sıfırlamak. 21-23 Eylül 2019’da Rusya’nın da katılmasıyla anlaşmayı onaylamayan tek G20 ülkesi Türkiye kalmış oldu. Böylece taraf olmayan ülkeler Eritre, Yemen, İran, Irak, Libya ve Türkiye kalmış oldu" ifadelerini kullandı.

GELİŞMİŞLER TÜRKİYE'Yİ KULLANIYOR

AKP döneminde olağanüstü ekolojik yıkımdan etkilenen Türkiye'nin itibarsız, geri ülkelerle aynı klasmanda görünmesinin daha çok gündem olduğunu belirten Ekolojist Çepni, "Hal böyle olunca fon ve kredi alan değil, veren ülke sınıfına girmiş oldu. Fakat buna rağmen Türkiye fonlardan en çok faydalana ülke de oldu. Karbon emisyonu en yüksek ülkeler ABD, ÇİN ve AB ülkeleri dahil 10 ülke. Türkiye bunlara kıyasla yüzde 1 oranında emisyona sahip. Ben onlar kadar suçlu değilim, dolayısıyla sorumluluğun çoğunu da onlar üstlenmelidir demeye çalışıyor Türkiye. Oysa ne dünya birbirinden bağımsız kaplar halinde ne de Türkiye sonuçlardan azade. Söz konusu dünya şirketleri üretimlerinin çoğunu Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde gerçekleştiriyorlar" eleştirisinde bulundu.

YEŞİL ADI ALTINDA KAR SİSTEMİ GİZLENİYOR

Yeni bir emperyalist iş bölümü kurulduğunu ve Türkiye’nin de buna dahil olmaya çalıştığını söyleyen Ekolojist Çepni, Yeşil ekonomi denilerek sömürü ve kar sistemini gizlenmeye ve krizi fırsata çevirmeye çalıştıklarını ifade etti. Anlaşmada hiçbir zorunluluğun olmadığını kaydeden Çepni, BM Genel Sekreterinin Kasım ayında Glasgow’da yapılacak zirve öncesinde yaptığı açıklamada, 1.5 derecenin altında hedefinin artık mümkün olmadığı açıklamasına dikkat çekti.

HDP'NİN ÖNERİLERİ

HDP'nin önerilerini de  sıralayan Çepni şöyle konuştu: 

  • İklim acil durumu ilan edilmelidir.
  • İklim politikası demokratik, halkçı biçimde oluşturulmalıdır.
  • Enerji demokrasisi, ülke içi iklim adaleti temel alınmalıdır.
  • Tüm enerji sistemleri kamulaştırılmalıdır.
  • Yerinde ve küçük çaplı yenilenebilir enerji sistemleri kurulmalıdır.
  • Bağlı olarak depolamayı sağlayacak elektrifikasyon planlaması yapılmalıdır.
  • Bağımsız bir enerji verimliliği kurumu kurulmalıdır.
  • Şirketlere zorunlu iklim vergisi, zorunlu iklim istihdamı getirilmelidir.
  • Kömür madenciliği ve termik santraller kapatılmalıdır. Yeni projeler iptal edilmelidir.
  • Nükleer santral projeleri iptal edilmelidir.
  • Endüstriyel tarımdan vazgeçilmeli, küçük çiftçi tarımı desteklenmelidir.
  • Betona ve ranta dayalı inşaat ve kentsel dönüşüm politikalarından vazgeçilmelidir.
  • Barınma hakkını güvenceleyen kır-kent planlaması yapılmalıdır.
  • Kriz kapitalistler için yeni yatırım alanları, yeni pazarlar demek. Ezilen halklar ve işçi sınıfı için ise açlık, kuraklık, ölüm demek.

İKLİM MÜCADELESİ VERENLER KAZANACAK

Dünyada gerçek anlamda iklim mücadelesi verenler, karbon emisyonlarını azaltmak için mücadele edenler, atalarından kalan ormanları , meraları korumak için mücadele eden dünyanın yerli halkları, endüstriyel tarıma karşı zehirsiz tarım yapan emekçi köylüler, Akbelen ormanını savunan İkizköylüler, Kazdağları’nı savunan Çanakkaleliler, ekolojistler, ağaç, demokrasi ve özgürlük diyen Geziciler, vadilerini korumak için nöbet tutan İkizdereliler, Validebağ Korusunu 20 yıldır  koruyan mahalleliler, ormanlarına sahip çıkan Dersimliler ve dünyanın her yerinde canları pahasına mücadele eden doğa dostlarına, iklim dostlarına, ekolojistlere selam olsun. Onların sayesinde dünya yaşanılır hale gelecek."

Editör: Haber Merkezi