Cengiz Aldemir/ANKARA - Türkiye’de sayıları her geçen gün artan balık çiftliklerinin faaliyetleri son yıllarda kontrol edilemez boyuta ulaştığını belirten HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, tesislerin ekosisteme, su varlıklarına, çevreye, kültürel ve doğal korunacak alanlara, biyoçeşitliliğe ve burada üretilen su canlılarının halk sağlığına verdiği zararların tespit edilmesi, bu zararlara karşı bütüncül çözümler üretilmesi için konunun araştırılmasını istedi.

BALIK TÜRLERİNİN %30'U YOK OLMAK ÜZERE

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO)’nün 2018 yılında yayınladığı raporda;  iklim değişikliği, denizlerde bırakılmış balıkçılık hafriyatları,  mikroplastikler ve aşırı avlanma gibi nedenlerden dolayı balık türlerinin %30’undan fazlasının tamamen tükenmekte olduğu bilgisini paylaşan Ekolojist Çepni, "Yanlış uygulamalar nedeniyle deniz balıklarının hızla azalması sonucu, dünya ülkeleri entansif balık yetiştiriciliğine yönelmiş okyanus, deniz ve göllerde;  gıda veya diğer amaçlar için sucul canlıların özel olarak yetiştirilmesi olan kültür balıkçılığı için kurulan balık çiftliklerinin sayısı hızla artmıştır ve balık üretimi faaliyetlerinde kapalı ve açık sistem üretim tekniği kullanılmaktadır" dedi. 

ÇEVREYE VERDİĞİ ZARARLAR

Göllerde ve açık denizlerde yapılan kültür balıkçılığının biyolojik, organik, kimyasal kirlilik, habitat değişikliği, gıda güvenliği ve halk sağlığını tehdit ve çevre için önemli riskler barındırdığı uyarısında bulunan HDP'li Çepni, 

Açık sistemle yapılan üretimde çevresel zararlar oluştuğunu, kültür balıkçılığında balık dışkıları, kimyasallar, kalite arttırıcı maddeler, ilaçlar, virüsler, bakteriler ve balık yemlerinin, çiftlik etrafından daha uzak mesafeleri, balık popülasyonunu, üretim yapılan yerlerin flora ve faunasını, dolaylı yoldan halkın kullandığı su varlıklarını ve ekosistemi de olumsuz yöndeetkilediğine dikkat çekti.

İNSAN SAĞLIĞI İÇİN RİSKLİ

Bu tesislerde yetiştirilen balıkların insan sağlığı için riskli, aşırı antibiyotik kullanımının, bu ürünleri tüketenlerde "antibiyotik direnci" oluşturduğu iddialarını da vurgu yapan Çepni, kültür balıkçılığının en çok yapıldığı alanların Ege bölgesi, Muğla, İzmir ve Karadeniz Bölgesi olduğunu kaydetti. Son yıllarda devletin teşvikleriyle, Mersin kıyı bölgesinde yüzlerce balık çiftliğine ruhsat verilerek, Doğu Akdeniz havzasının da kirletiildiği uyarısında bulunan Çepni, TÜİK verilerine göre kültür balığı üretiminin son 10 yılda 315 bin tonu geçtiğini ve balık çiftlikleriyle ilgili ÇED raporları alınmadığını, tesislerin denetimlerinin etkin yapılmadığını vurguladı.

MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILSIN

Tesislerin kurulu olduğu alanda halk ve demokratik kitle örgütlerinin yıllardır mücadele verdiğini anımsatan Ekolojist Çepni,  Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeleri işaret ederek, "Türkiye Ramsar,  Biyolojik Çeşitlilik Avrupa'nın Yaban Hayatı ve Doğal Yaşama Ortamlarının Korunması ve Paris Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşmelerine aykırı olarak faaliyet gösteren ve sayıları her geçen gün artan  balık çiftliklerinin faaliyetleri  son yıllarda kontrol edilemez boyuta ulaşmıştır. Bu tesislerin ekosisteme, su varlıklarına, çevreye, kültürel ve doğal korunacak alanlara, biyoçeşitliliğe ve burada üretilen balıkların  halk sağlığına verdiği zararların tespit edilmesi, bu zararlara karşı bütüncül çözümler üretilmesi amacıyla bir Meclis araştırması açılması elzemdir."

Editör: Haber Merkezi