HİLAL TAŞÇI/ İZ GAZETE - Doğa tahribatına sebep olan projelerin sarayın onayıyla gerçekleştirildiğini söyleyen Çepni şöyle konuştu, “Doğa katliamının birincisi AKP’nin ekolojik girişim modelidir. Doğanın, sermayenin peşkeş çekilmesi sebebi bir girişim modelidir. Bir diğeri özellikle Kürt illerinde yaşanan Hasan Keyif’te görüldüğü üzere güvenlikçi politikaların yarattığı ekolojik yıkım ve tahribattır. Dersim de ormanların güvenlik gerekçesiyle yakılması sebebinin bir diğer boyutu da ekolojik yıkımdır. Ekolojik yıkım, derenin ve ormanların maddi kaynak olarak görülmesi ve de bu kaynaklar üzerinden bir talan siyasetinin örgütlenmesi. AKP’nin etrafındaki şirketler. Daha önce de dediğimiz gibi yandaş sermaye, yandaş şirketler kavramını da kullanıyorduk. Çok net olarak şunu söylüyor olabiliriz ki bunlar sarayın şirketleri yani ömrü 50 yıl bile olmayan, JES projesinin yarattığı tahribat tanımlanabilir bile değil. Ama burası her şeye rağmen razının olmamasına rağmen bir şirkete veriliyor ve talan ediliyor. Bunun amacı şu, o şirket o süre içerisinde devletten çok yüklü miktarda teşvikler alıyor. O projeyi orada başlatıyor ve başka bir şekilde devam ediliyor. Yani doğanın tarım alanlarını, yaşam alanlarını saray tarafından sömürülmesi, rant alanı haline dönüştürülmesi söz konusu. Bu projelerin hepsi sarayın onayıyla ve talimatlarıyla gerçekleşiyor. Kısacası bu projeler sarayın talimatlarıyla sarayın şirketlerine yaptırılan projelerdir. 18 yıllık halk düşmanı, doğa düşmanı, kadın düşmanı siyasetinde kristalize olmuş haldedir.”

MUNZUR GÖZELERİ’NE GÖZ DİKTİLER

Asıl hedeflerinin kültürel, inançsal, siyasal düşüncelerin yok etmek olduğunu ve Munzur Gözeleri’nin, kutsal olduğu için oranın korunması gerekiyorken tam tersi tahrip edildiğini, ranta açarak oraya inançsızlaştırmak, insansızlaştırmak istendiğini söyleyen Çepni, “Hasan Keyif bizim açımızdan ağır bir travmadır. Sadece ekolojik yıkım boyutunda ele alınabilir ya da başka biçimde. 12 yıllık bir yer acımasız bir şekilde sulara gömülmekte olan ve bizim bunu engelleyememekte olmamız gerçekten acınası bir durum. Hasan Keyif’in yüzde 70-80’i hala yerin altından, çok küçük bir bölümü dışarda olmasına rağmen oranın aslında büyük bir koruma politikaları eşliğinde çıkartılması gerekir. Bunun tam tersine benim olmayan, benim rengimi taşımayan, benim kültürümü taşımayan ölsün, batsın, yok olsun diyen AKP’nin saldırısı altında maalesef sular içinde kaldı. Tabi Hasan Keyif projesinin esas olarak bir güvenlik projesi olduğunu biliyoruz. Bir diğeri de suyun Ortadoğu bölgesinde bir silah olarak kullanılması politikası var. Su barajlarda hapsedilerek başta Suriye ve Irak olmak üzere bu ülkelerle yürütülen siyasette bir silah olarak kullanılması söz konusu. Dolayısıyla Hasan Keyif şantajcı, işgalci ve rantçı politikaların maalesef kurbanı olmuştur. Aslında tüm insanlık burada ölmüştür. Dersim aynı zaman da biliyorsunuz ki bir maden sahası. Dersim’in kültürü, inancı, siyaseti de işgal altında. Bütün kent askeri bir garnizona dönüştürülmüş durumda. Bütün bunlar yetmemiş gibi şimdi de Munzur Gözeleri’ne gözü diktiler” ifadelerini kullandı.

İKTİDAR GÖZÜNÜ KARARTMIŞ

Murat Çepni, “Hangi dereye, dağa, ormana baksanız bu politikalar sürüyor, hep bir proje söz konusu. Yeşil Yol projesi yine böyle bir projedir mesela. Yeşil Yol projesi ile Samsun’dan Artvin’e kadar yaylaları birbirine bağlayan, akıllara zarar, açıklanması mümkün olmayan bir proje. Bitmeyen, bitmesi mümkün olmayacak bir proje. Danıştay kararı ile durdu fakat iktidar maheme kararlarına hiçbir zaman uymadığı gibi buna da uymuyor. Bakanlık bunun için yeni bütçe hazırlamaya çalışıyor. Yaylaları ulusal ve uluslararası sermayeye peşkeş çekecekler. O doğal zenginlikler, güzellikler, ormanlar ortadan kalkacak, orası turizm adı altında sermayeye peşkeş çekilmiş, o alan tümüyle tahrip edilmiş olacak. Kısaca şöyle söyleyeyim, Karadeniz’den Dersim’e kadar, Ege’den Şırnak’a kadar bir bütün olarak hem siyaset hem ekolojik olarak AKP, MHP iktidarının bir yıkım, katliam siyaseti işliyor. Bu iktidar gözünü karartmış durumda, ranttan, paradan başka bir şey görmez halde. Şirketlerinin cebini doldurmaktan başka bir şeyi kalmamış bir iktidar gerçeği ile karşı karşıyayız. O yüzden durum son derece ciddidir” şeklinde konuştu.

Editör: Haber Merkezi