Cengiz Aldemir/ANKARA - Türkiye'de su varlıklarının her geçen gün tükendiğine dikkat çeken HDP İzmir Milletvekili Ekolojist Murat Çepni, küresel ısınma, kuraklık, enerji, maden, sanayi yatırımları, su havzalarının yapılaşmaya açılması, yanlış sulama ve artan nüfus gibi nedenlerle su kaynaklarının hızla tükendiğini söyledi.

Türkiye’nin kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler arasında olduğunu anımsatan Çepni, su varlıklarının korunması, suyun metalaştırılmasının, kirletilmesinin, sulak alanların kurumasının önüne geçilmesi, toplumun suya erişim hakkının sağlanması ve su yönetimiyle ilgili etkin politikaların üretilmesi için konunun araştırılmasını istedi.

TÜRKİYE SU KISITI OLAN ÜLKELER ARASINDA

Dünyadaki su varlıklarının sadece yüzde 2,5’lik kısmının evsel, tarımsal ve sanayide kullanıldığına dikkat çeken Çepni, 6 milyar insanın 1,2 milyarının güvenilir içme suyundan yoksun, 2,4 milyar insanın da sağlık koşullarına uygun suya erişemediği bilgisini paylaştı. Türkiye’nin yıllık tüketilebilir su potansiyelinin 112 milyar metreküp olduğunu, bunun yüzde 74’ünün tarım, yüzde 13’ünün içme-kullanma amacıyla kentlerde ve diğer yüzde 13’ünün ise sanayide kullanıldığını ifade ederek, “2017 yılı itibari ile kişi başına düşen su miktarı 1383 metreküptür. Bu rakamın 2070 yılında 1040 metreküp olacağı öngörülmektedir. Kişi başına düşen kullanılabilir su miktarı ile su kısıtı bulunan ülkeler arasındadır” dedi.

ÇÖLLEŞME YAŞAMI TAHRİP EDİYOR

Nüfusun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı tahmin edilen Türkiye’nin su konusunda etkin politikaların üretilmesinin gerektiğini vurgulayan Çepni, Türkiye’nin su varlıkları risk yüksek olan Akdeniz havzasında bulunduğunu, risk artışları ve kuraklık uyarılarının yapıldığı uluslararası raporlara dikkat çekti. 1 Ekim 2020-28 Şubat 2021 döneminde yağışların geçen yılın aynı dönemindeki yağışlarının altında gerçekleştiğini belirten Çepni önergesinde, “Türkiye geneli su/tarım yılı beş aylık yağışı 227.8 mm’dir. Kuraklık ve çölleşme; şiddetli su kıtlığına, erozyona, orman yangınlarına, bitki örtüsünün tahribatına, biyolojik çeşitlilik kaybına ve gıdaya erişimin engellenmesine neden olmaktadır. Dünya Su günü etkinliklerinde suyun önemi, su varlıklarının korunması gibi konular gündemleştirilmesine karşın kalıcı çözümler üretilmemektedir” ifadelerine yer verdi.

HALKIN SUYU GASP EDİLDİ

1960’lardan günümüze 2 milyon hektara yakın sulak alanın kuruduğunu anımsatan Çepni, yanlış enerji politikaları yüzünden hidroelektrik, petrol, kömür gibi fosil yakıtla çalışan termik santrallerde su kullanımının arttığını ve sanayi tesislerinin ise suyun kirlenmesine neden olduğunu söyledi. Halkın su hakkının gasp edilerek topluma ait olan suyun metaya dönüştürüldüğünü kaydeden Çepni, Doğu Karadeniz illerinde onlarca derenin kuruduğunu ve kurumak üzere olduğu uyarısında bulundu.

YANLIŞ SU POLİTİKALARIYLA ÇÖZÜM ÜRETİLEMEZ

Kontrolsüz yüzey sulama teknikleri nedeniyle kaybedilen su miktarının yüzde 90’larda olduğuna dikkat çeken Çepni, son 60 yılda, 70’e yakın doğal gölün kuruduğunu, bunun da pancar, kavak, mısır gibi çok su tüketen ürünlerde vahşi sulama yöntemlerinin kullanılmasından kaynaklandığını vurgulayarak, ”Toplumsal yarar ve doğanın ekolojik sınırlarını göz önüne almadan gerçekleştirilen üretim sistemi, adeta her şeyi yutan dev anafora çevrilen mega kentleşme, yanlış su politikaları ile çözüm üretilemez. Küresel ısınmanın 2°C altında kalmasını hedefleyen Paris Anlaşması da henüz onaylanmamıştır. Toplumun tüm kesimlerine güvenli ve sağlıklı su sağlamak, su hakkını, su varlıklarını korumak ve iyileştirmek devletin yükümlülüğündedir ve konuyla ilgili meclis araştırılması açılmalıdır.”

Editör: Haber Merkezi