Cengiz Aldemir/ ANKARA- Dünyanın korunması gereken 200 Vadisinden biri olan Rize İkizdere’de Cengiz İnşaat’a ait taş ocağının ÇED iptal davasının 3 Ağustos 2022 tarihinde görüldü. 

İkizdere Eskencidere Vadisi'nin son hali üzerine açıklamalarda bulunan TBMM Çevre Komisyonu Üyesi ve HDP İzmir Milletvekili Ekolojist Murat Çepni ile beraber taş ocağına karşı direniş yürüten Dursun Baş ve Halit Yılmaz'da tepkilerini dile getirdi.  

İNSAN ELİNİN BİLE DEĞMEYECEĞİ VADİ

İkizdere Eskencidere’de konuşan Ekolojist Çepni, "Bir buçuk yıla yakındır tüm İkizdere halkının itiraz ettiği taş ocağı çalışmaları halen sürüyor. Başlarken demiştik ki İkizdere Vadisi dünyanın 200 korunması gereken vadisinden bir tanesidir. Buraya bırakın dozeri sokmayı, insan elinin bile değmemesi gereken bir vadi burası. Özel olarak devletin koruması altında olması gereken bir vadi burası. Fakat gelin görün ki AKP ve onun şirketleri eliyle bu vadi gördüğünüz üzere paramparça ediliyor ve İkizdere Vadisi bir süre sonra tümüyle şirketlere ve dozerlere teslim edilecek. O zaman, Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu, 'Biz buradan iki sene sonra çıkacağız.' Bu inşaat sözüm ona Karaismailoğlu’na bakarsanız 8 ay sonra 9 ay sonra bitmesi lazım.  Sadece bitmesi de değil buranın rehabilite edilmesi lazım. Yani alınan topraklar aynen geriye getirilecek, ve burası eski haline gelecek" eleştirisinde bulundu. 

AKP'Lİ BAKANLARIN YALANLARI 

Bugüne kadar Türkiye’de rehabilite edilmiş tek bir maden sahasının olmadığını belirten HDP'li Çepni, AKP'li bakanların "Buradan iki senede çıkacağız" sözlerinin en büyük yalanlardan biri olduğunu vurguladı.

Mahkeme sürecinin devam ettiğine dikkat çeken Çepni, "Burada köylüler iptal davası açtılar. Bilirkişi heyeti proje ile ilgili olumsuz değerlendirmeler yapmasına rağmen mahkeme halen iptal davasını bağlamış değil. Halen burada köylüleri oylayan bir politika içerisinde mahkeme. İşte tablo bu. Bakın Şimşirli’de  bir taş ocağı daha var. Hemen bir kilometre karşıda. O yetmemiş gibi şimdi de Eskencidere Vadisi’nde bu taş ocağı projesi sürüyor. İnsanların burada çay bahçeleri var. Buraya özel deli balın üretildiği petekler var. Bunları daha başında göstermiştik. O zaman demiştik ki burada çay bahçeleri yok olacak. Çünkü çay toza dayanamaz. Demiştik ki bal üretimi burada bitecek. Şimdi bir sene sonra söylediklerimiz bilimsel gerçekle ortaya çıktı. Vadi dozerlerle sistematik olarak yok ediliyor, hala dinamitler patlatılıyor, her gün onlarca kamyon bu İkizdere’den İyidere’ye iniyor. Toz, toprak ne ararsanız var" sözleriyle tepki gösterdi.

ŞİRKETLERE PEŞKEŞ PROJESİ

Bunun bir devlet projesi olmadığını ve Şimşirli Taş Ocağı gibi özel şirketlere doğrudan peşkeş çekildiğini ileri süren Çepni, "Ulaştırma Bakanı sanki şirketin temsilcisi gibi çalıyor. Ulaştırma Bakanlığı'nın projeyi tanıtım dosyasında adres olarak Cengiz İnşaat'ın adresi var. O zaman şu soruyu sormuştuk Cengiz İnşaat mı Devlet, Devlet mi Cengiz İnşaat? Aslında çok çıplak bir gerçek ortaya çıkmıştı. Dışarıda ekoloji örgütlerinin bize destek vermeleri, yanımızda olmaları bir güç oluşturmamız konusunda talebimiz var. Türkiye yüzölçümünün yarıdan fazlası maden sahası olarak tahsis edilmiş durumda. Böyle bir Türkiye’de yaşıyoruz. AKP eliyle yürütülen bu politikalar artık yanlış politikalar olmaktan öte bir yıkım politikasına dönüşmüş durumda. Bu coğrafyayı korumak zorundayız. Ormanları korumak zorundayız. Suları korumak zorundayız. Ağaçları korumak zorundayız. Beton edebiyatı, beton siyaseti sadece ve sadece üç beş tane şirketin cebini doldurur ama milyonlarca insanı geleceksizleştirir ve milyonlarca yılda oluşmuş ekosistemi yok eder" uyarısında bulundu.

KARAİSMAİLOĞLU HESAP VERECEK

Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu'nun suç işlediğini ve hesap vereceğini söyleyen Çepni, "Bakan Karaismailoğlu suç işliyor ve hesap verecek. Öyle yarın, emir verildi yaptım, Tayyip Erdoğan istedi yaptım, emir kuluyum diyerek kurtulamayacaksın. Her bir kestiğin ağacın hesabını vereceksin. Gelin hep birlikte yan yana, omuz omuza verelim, sesimizi yükseltelim ve dur diyelim. Sessiz kaldığımızda yarın yaşanamayacak bir İkizdere ile karşı karşıya kalacağız" diye konuştu.

BİZ ORMANI DEVLETTEN KORUR HALE GELDİK

Taş ocağına karşı direnişini sürdüren Dursun Baş ise, "Biz ormanı artık devletten korumaya başladık. Bu doğanın yok edilmesinin insan öldürmekle hiçbir farkı yok. Bu doğaya karşı.  Bu kadar vahşet, gözü dönmüşlük, bu kadar doymazlık olmaz. Neyi istiyorsunuz? Evimiz burada. Yaşam alanımız burada. Ben ineklerimi bile dışarı çıkartamıyorum.  Tarım yapın dendiği halde tarım yapacak alan bırakmadınız. Çay bahçelerine dokunulmayacak dendiniz,  ilk bizim çaylığı kamulaştırdınız. Biz nereye gideceğiz, ne yapacağız? Biz bunları gördük. Bunların olacağını gördüğümüz için başında karşı çıkalım dedik ama karşımızda kolluk güçleri.  Direkt Ulaştırma Bakanlığı ruhsatı aldığı için biz de kolluk kuvvetleri ile karşı karşıya kaldık. Gözaltılar, her gün ifadeye çağrılmalar, ceza yazmalar. yıldırmak için her türlü şeyi yaptılar ama biz dedik yılmıyoruz. Burada sonuna kadar tek ağaç kalıncaya kadar direnmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

SESSİZ KALANLAR DA SES YÜKSELTİR OLDU

Direnişçi Halit Yılmaz da, "Bizim  bu vadide insanların çaydan başka geliri yok. Hayvancılık yok denecek kadar az. Onun üzerinden gittik. Ama  gelin görün ki ekolojik olarak çok zengin olan bu vadinin  tam orta yerinden böyle bir ruhsatlan lojistik liman adı altında bir ucube yaratıldı ve şu an biz bunu yaşıyoruz. Siyasi iktidarın söylemleri üzerinden sesiz kalan insanlar artık seslerini yavaş yavaş yükseltmeye başladılar. Artık onlar da doğanın bu kadar  tahrip olmasına kendilerinin  de gönülleri razı olmadı. Bu şekilde mücadelemize her zamanki gibi olduğu yerden devam ediyoruz. Biz köylüler olarak durdurma kararı için dava açtık.  3 Ağustos’ta  Rize adliyesinde mahkememiz vardı. Bu projeyi her an durduracağız umudumuz var. Hiçbir zaman kaybetmedik. Dilerim bu süreç çabuk biter." dedi.

Editör: Haber Merkezi