Cengiz Aldemir/ANKARA- İnsanların sağlıklı yaşam sürmesi için en temel ihtiyaçlarından birisinin beslenme ve sağlıklı beslenmenin en önemli esaslarından birisinin de tarladan-sofraya gıda güvenliği olduğunu belirten Çevre Komisyonu üyesi ve HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni, gıda güvenliğinin, birincil üretim aşamasından, tüketiciye ulaşana kadar tüm aşamaları kapsadığını söyledi.

GIDA, TARLADAN TABAĞA KARMAŞIK BİR ZİNCİR

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü; Food and Agriculture Organization, (FAO)nün, açlığı yok etmek ve beslenme şartlarını iyileştirmek amacıyla kurulduğunu belirten HDP'li Çepni gıda güvenliğinin, yiyecekleri güvende tutan, tarladan başlayıp tüketici ile biten karmaşık bir süreç olduğuna dikkat çekti. Gıda zincirinin tüm yönlerini denetlemek, riskleri tespit etmek, gıda güvenliğini destekleyici faaliyetleri sürdürmek ve tüketicilerin sağlığını korumak için gerekli konuları kapsadığını ifade eden HDP'li Çepni, gıdaların kalitesi, güvenliği, tarımsal üretim, işleme, nakliye, gıda üretimi ve tüketiminin karmaşık zincirine dahil tüm bileşenlerin çabalarına bağlı olduğunu söyledi.

PANDEMİ, GIDA GÜVENLİĞİ UYARISI YAPTI

Yeterli, dengeli ve güvenli gıda ile temiz suya hakça erişimin hayati önem taşıdığının pandemi sürecinde bir kez daha görüldüğünü anımsatan Çepni, gıda güvenliğini tehdit eden unsurların başında tarımda kullanılan kimyasalların geldiğini vurgulayarak, "Bu durum toprağın, su varlıklarının ve havanın kirlenmesine yol açmakta, biyoçeşitliliğe zarar vermekte ve ciddi halk sağlığı sorunlarına yol açmaktadır. Hammaddelerin kalitesi, nihai ürünün güvenliğini ve kalitesini sağlamak için çok önemlidir. Gıda maddelerinin kirlenmesini önlemek ve potansiyel tehlikeleri belirlemek için tarladan, tabağa sistematik bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Her anı ile tanımlanmış, kayıt altına alınmış ve kontrol altında tutulabilen sistemler etkin gıda güvenliği hedefinin sağlanabilmesi için gereklidir" dedi.

500'DEN FAZLA TARIM İLACI KULLANILIYOR

Tarımsal üretim aşamasında kullanılan 500’den fazla tarım ilacı olduğunu belirten ekolojist Çepni, kimyasalların insan sağlığına verdiği zararlara dikkat çekerek, "Tarım kimyasalları, halk sağlığında; akut, kronik zehirlenmelere, alerjik etkilere ve kanser gibi ölümcül hastalıklara yol açmaktadır. Ayrıca, sucul canlıların, arıların ve predatör böceklerin ölümüne, yer üstü ve yer altı su varlıklarının kirlenmesine neden olmaktadır. Besinler yoluyla insanlara bulaşabilen tarım ilaçlarına anne sütünde bile rastlanmıştır. Kimyasallar tarım ürünlerinin üzerinde kalmakta yıkama ile geçmemektedir. Tercih edilen tarımsal üretimde hiç kimyasal kullanılmamasıdır ancak kullanılacaksa da ilaç atıldıktan sonra öngörülen bekleme süresi tamamlanmadan hasat edilmesinin önüne geçecek denetim ve laboratuvar kontrolü şartı olmalıdır" uyarısında bulundu.

MADENCİLİĞİN ZARARI, ULAŞIM VE AMBALAJI ÖNEMİ

Sanayi, madencilik ve enerji yatırımlarının da tarım alanlarına ve ürünlerine zarar verdiğini söyleyen Çepni, sağlıklı gıdanın tüketiciye ulaşmasında ürüne yapılacak ambalajlama ve ulaşım süresinin önemine de vurgu yaptı. Gıda güvenliğine zarar veren unsurların bir diğerinin GDO’lu ürünler olduğunu belirten HDP'li Çepni, “GDO’lu ürünlerin üretilme amacı tüm Dünyadaki açlık sorununa çözüm bulabilmek olarak açıklanmıştır. Oysaki eşit ve adil bir paylaşımla Dünyada üretilen gıdalar, tüm insanlığa yeter düzeydedir. GDO’lu tohumlar ekosisteme zarar vermekte, biyoçeşitliliği bozmaktadır. GDO’lu besinler kanser gibi ciddi hastalıklara sebep olmaktadır. GDO’lu ürünlerle hayvan beslenmesine olur vermektedir" bilgisini paylaştı.

NİŞASTA BAZLI ŞEKER VE DİOKSİN UYARISI

Nişasta Bazlı Şekerlerin insan sağlığına verdiği zararlara da dikkat çeken Çepni, GDO'lu mısırdan elde edilen nişasta bazlı şekerlerin insan sağlığına verdiği zararların bilimsel olarak ortaya konulduğunu ve pek çok ülkede üretimi ve kullanımı için düzenlemeler yapıldığını söyledi. Teklifinde hayvan yemlerinde kullanıla ve kansorejen içeren dioksinin zararlarına da yer veren HDP'li Çepni, gıda güvenilirliği alanında Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) ve Türkiye'de Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu dışında, gıda güvenliğine dair birçok çalışma ve yasal düzenlemeler yapıldığını anımsattı.

TAĞŞİŞ VE TAKLİT DEVAM EDİYOR

Yasal düzenlemelere rağmen gıda güvenliğini sağlayamamanın bir diğer nedeninin taklit ve tağşiş olduğunu belirten HDP'li Çepni, tereyağından bala kadar her türlü gıdayı kapsayan tağşiş ve taklit ürünlerinin üretiminin devam ettiği uyarısında bulundu.

TURKİYE 80'LERDE GIDA EGEMENLİĞİNİ KAYBETTİ

Gıdanın her insanın en temel hakkı olduğunu anımsatan Çepni, FAO’nun 2019 yılında yayımlanan, Dünyada Gıda Güvencesi ve Beslenmenin Durumu Raporuna göre yaklaşık her dokuz insandan birinin açlık çekerken diğer taraftan hızla yaygınlaşan obezitenin sağlıklı yaşamı tehdit ettiği bilgisini paylaştı.

Çepni, "İklim krizini, kuraklık, tarımsal üretimin düşmesi, tarım alanlarının ve su varlıklarının kirlenmesi gibi etkenler gıda güvencesini küresel ölçekte tehdit etmektedir. Türkiye, uluslararası tekel şirketlerinin faaliyetleri ve dış alımların artması ile 1980’lerden bu yana gıda egemenliğini kaybetmiştir" eleştirisinde bulundu.

GIDA GÜVENLİĞİ KURUMU ACİLEN KURULMALI

Sosyal devlet olmanın özelliklerinden birinin güvenilir gıdaya erişimin sağlanması olduğunun vurgulayan Çepni, “Mevcut yasalar, yönetmelikler ve kurumlara rağmen, denetimlerin, yaptırımların yetersizliği ve bürokratik işleyişin yavaşlığı nedeniyle gıda güvenliği sağlanamamaktadır. Gıda egemenliğinin oluşturulması, herkes için gıda güvencesinin sağlanması, gıdalardaki mikrobiyolojik ve kimyasal tehlikelerin ortadan kaldırılması, gıda güvenliği konusunda mevcut sistemdeki aksaklıkların giderilmesi ve bilimsel ve teknolojik uygulamalar ile gıda güvenliğinin sağlanması, gıda kaynaklı halk sağlığı problemlerin ortadan kaldırılması amacıyla hekim, kimya mühendisi, biyolog, veteriner hekimler ve gıda mühendislerinin tüm süreçte, yeterli sayıda ve etkin biçimde görev almasını sağlayacak, bilimsel kurum ve kuruluşlarla yakın işbirliği içinde, bağımsız bir organ olarak çalışacak bir Gıda Güvenliği Kurumuna acil ihtiyaç vardır” ifadelerini kullandı.

Editör: Haber Merkezi