Eğitim dünyasının dijital çağa uyum sağlaması için atılması gereken adımların sıralandığı açıklamaya dikkat çeken Mustafa Balbay şu değerlendirmelerde bulundu:

“İnsanlığın gelişimi bilimin, ilmin, aklın kullanılması ile mümkündür. Yirmi birinci yüzyılda teknolojinin ve dijital bilgi çağının yakalanması ise zorunluluk olmuştur. Bu temel ilkelere sahip olmayan eğitim sistemleri dünya sıralamasında elbette gerilerde kalacak. Maalesef, üzülerek ifade etmeliyim ki ülkemiz de bu sonuçları yaşamaktadır. Son PISA sonuçlarında matemetikte 49, fen bilimlerinde 52, okumada ise 50. sırada yer aldık. Bu sonuçlar ülkemizin OECD ülkeleri arasında ortalamanın altında kalmasına neden olmuştur.”

“16 yıldır tek parti iktidarı olan AKP, 6 Milli Eğitim Bakanı değiştirdi. Her gelen bakan sistemle oynadı. Eğitimi bilime akla değil cemaatlere teslim etti. Hala akıllanmış değiller. Pek çok vakıf, dernek, cemaat ve müftülük aracılığı ile eğitim öğretimde başarısızlık örüldü” diye konuşan Balbay sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eğitim öğretimde tüm öğrencileri kapsamayan, çağa uygun müfredatların hazırlanmadığı, Atatürk’ü, evrimi müfredat dışı bırakmaya çalışan zihniyetin, eğitimcilerin kalitesini yükseltmeye odaklanmayan, bilgi beceri ve yetenek bakımından gelişimine katkı sunmayan, eğitimcinin ekonomik ihtiyaçlarını gözardı eden, okul organizasyonlarını dini duygu ve temalarla sınırlı gören, hesap vermekten kaçınan bir yönetim anlayışı eğitime ve öğretime hiç birşey katamayacaktır. Yaşadığımız da budur. Ancak bu iktidar gidecek, bu sorunlar bitecek.”

Eğitim paydaşları ile bir araya gelinerek tüm sorunların masaya yatırılması gerektiğini söyleyen Balbay Bakan Yılmaz’dan şu sorularına yanıt istedi:

Uluslararası ölçme değerlendirme sisteminin başındaki Direktörün eğitim için önerdiği yöntemlere ilişkin bakanlık olarak değerlendirmeniz nedir?

Bakanlık tüm öğrenciler odaklı hangi çalışmaları yürütmektedir? Öğrencilerin gelişimi üzerine planlanmış müfredat uygulamaları nelerdir? Sonuçları ne olmuştur?

Eğitimcileri, “üst seviye profesyonel bilgi çalışanları” olarak tanımlayan yönteme karşı, ülkemiz eğitimcilerine bilgi, beceri, yetenek ve özlük hakları bakımından sağlanan imkanlar yeterli mi?

Ülkemiz eğitim sisteminde keşfetmeyi merkeze alan hangi çalışmalar yürütülmektedir?

Eğitimde tüm paydaşlarının birbirine kulak vermesi gerektiğini ve birbirlerine hesap vermesi gerektiğini ifade eden direktörün bu önemli tespitini dikkate alacak mısınız?

Editör: Haber Merkezi