İZ GAZETE - CHP İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke, Birgün'de kaleme aldığı yazısında, Başkanlık rejiminin Türkiye ekonomisine etkilerini verilerle açıkladı.

Böke'nin 'TBMM yok edildikçe daha da fakirleşeceğiz' başlıklı yazısının tam metni; 

Alınan güç yetmemiş olacak ki Saray, TBMM’nin elde kalan çok sınırlı yasama gücünden de rahatsız olmuş! TBMM’nin mevcut yasama gücü için “çok sınırlı” demek bile fazla kaçıyor özünde. Zira, 16 Nisan referandumu ile yasama yetkileri TBMM’den Saray’ın kararnamelerine aktarıldı. TBMM’de kalan yasama yetkisi de çoğunluğu elinde tutan Saray’ın siyasi partileri ile sınırlı zaten! Herhangi bir yasa teklifinin kabul edilebilmesi için Saray talimatıyla, AKP-MHP ittifakının üyeleri tarafından önerilmesi neredeyse bir zorunluluk… Cumhur ittifakının siyasi programında olsa dahi herhangi bir yasa teklifi bu ittifak dışında bir parti tarafından Meclise sunulursa, Cumhur ittifakı tarafından otomatik olarak reddediliyor.

Hal böyle iken yandaş gazetelere sız(dırıl)an bilgilere göre Saray’ın kendi hazırladığı yasalardan da memnun olmadığı ortaya çıkıverdi! Uzun ve ayrıntılı yasaların yerini kısa ve öz yasalara, hatta kararname ve yönetmeliklere bırakması yönünde bir Saray tercihi ifade ediliyor. Yasa değil kararname. TBMM değil Saray. Halkın egemenliği değil tek adamın keyfi. Zaten durum buydu, şimdi belli ki yanlışlıkla boşluk bırakılmış olan bir alan varsa diye Saray halkın adına kullanılabilecek yasama kırıntılarını da ortadan kaldırma yolunda.

Saray rejimi iktidar tarafından uzun süredir, adım adım inşa ediliyor. 24 Haziran 2018 seçimleri ile artık temsiliyeti de resmileşmiş olan bu rejimin anayasal düzenlemesi, gayri meşru 16 Nisan 2017 referandumu ile hazırlanmıştı. Fiilen başladığı dönem ise halkın Cumhurbaşkanını seçtiği 10 Ağustos 2014 seçimleriydi. Bu tarihler, bugün içinde bulunduğumuz Saray rejiminin mihenk taşlarından birkaçı.

Fiilen kurulduğu günden beri Saray rejiminin keyfiliği, hukuksuzluğu, kurumsal yıkımı her şeyle birlikte, ekonomimizi de çökertiyor. Herhangi bir yorum yapmadan bile, rejimin inşasının mihenk taşı tarihlerinde gerçekleşen makroekonomik göstergeleri toplu olarak sunmak durumu çok iyi özetliyor. Saray rejimi Türkiye’yi yoksullaştırıyor, hayatımızı pahalandırıyor, işsizliği arttırıyor, paramızı değersizleştiriyor. Saray rejimi eşitsizlikleri, adaletsizlikleri arttırıyor. Saray rejimi Cumhuriyet birikimlerini yok ediyor. Ülkemizin rekabet gücünü günden güne eritiyor. Şimdi TBMM’de kalan yasama yetki kırıntılarını da azaltacak adım tüm bu olumsuz ekonomik gidişatı pekiştirecek.

İşte verilerle Başkanlık rejiminin Türkiye ekonomisine ve halka yükü…

2014 yılında kişi başına milli gelirimiz 12 bin 112 dolardı. 16 Nisan referandumunun ardından 2017’de 10 bin 602 dolara gerilerken, Başkanlık sisteminin resmileştiği 2018 yılında 9 bin dolar veya altına düşmüş olduğu tahmin ediliyor.

2014 yılında yüzde 9,9 olan resmi işsizlik oranı 2017 yılında yüzde 10,9’a yükselmişken Başkanlık sisteminin resmileşmesiyle birlikte yüzde 11,6’ya kadar yükseldi.

2014 yılında yüzde 8,17 olan tüketici enflasyonu, referandum ertesi 2017’de yüzde 11,14’e tırmanmıştı. Başkanlık sisteminin resmileşmesi ve gücün tek elde resmen toplanmasıyla birlikte enflasyon 2018’de yüzde 20,31’e yükseldi.

10 Ağustos 2014’te dolar-TL döviz kuru 2,14 iken 16 Nisan 2017 referandumunda TL değer kaybederek kur 3,70 düzeyine geldi. TL o günden bu yana değer kaybını sürdürdü. Bugün kur 5,20 civarında seyrediyor. Paramızın değeri 2014’den bu yana durmadan eridi.

Ekonomide gelir adaletsizliğini ölçen Gini katsayısı 2014’de 0,391 iken en güncel veriye göre 2017’de 0,405’e yükseldi. Ekonomide gelir adaletsizliği artmaya başladı.

Başka söze gerek var mı? Hukuk yok sayıldıkça, TBMM yok edildikçe, halkın egemenliği Saray’a teslim edildikçe daha da fakirleşeceğiz, birbirimizden uzaklaşacağız, işimizden-aşımızdan olacağız…

Editör: Haber Merkezi