CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Hazine ve Maliye Bakanının 'Yeni Ekonomi Programı Yapısal Dönüşüm Adımları 2019' başlıklı açıklamasında yer alan kıdem tazminatına ve Bireysel Emeklilik Sistemine ilişkin açıklamalara tepki gösterdi.

80 yılı aşkın süredir yürürlükte olan ve temel işçi haklarından biri olan kıdem tazminatının geliştirilerek korunması gereğinin altını çizen Beko, esas değişmesi gerekenin, bu hakkın tam anlamıyla uygulamada olmaması ve erişim koşullarının her geçen gün zorlaştırılması olduğunu ifade etti. Kani Beko, eğer bir program yapacaksanız, programda esas yer verilmesi gereken bu hakkın geliştirilmesi, tam olarak kullanımın önündeki engellerin kaldırılması değerlendirmelerinde bulunmuştur. Kıdem tazminatı bir işveren yükümlülüğü olarak kalmalıdır diyen Beko, fona devir açıklamasının emekçilere dönük çok açık bir saldırı olduğunu, daha önce denendiğini ve kabul görmediğini ifade etmiştir. Beko, fona devir taleplerinin tek anlamının, kıdem tazminatı hakkının önce budanması ardından da kullanılmasının imkânsız kılınması olduğunun ancak sermayeye peşkeş çekilecek bir kuruşu olmayan emekçilerin, ne iş güvencesinden ne kıdem tazminatından ne de yaşlılık dönemi için biriktirdikleri emeklilik hakkından vazgeçmeyeceklerini söylemiştir.

Sözlerini sürdüren Beko: “Zorunlu bireysel emeklilik sistemi adı altında finans kurumları dışında kimseye faydası olmayan bir sistemi yürürlüğe koyarak, emekçilerin emekliliklerinde zaten gün yüzü göstermeyen aylıklarına ve aylık bağlama oranlarına dönük sistemli bir saldırının başlatıldığını görüyoruz. Tıpkı kıdem tazminatının kullanılmasına engel olmak için işçileri istifaya zorlayan, türlü bahanelerle tazminatsız işten çıkarma yolu deneyen sermayedarların tutumlarına yabancı olmadığımız gibi. Bunlara karşı devletin yapması gereken emekçileri güvencesizleştirmek değil, onların kanunlarca güvence altına alınan haklarını korumaya almaktır.

Sosyal devlet demek kamusal sorumluluk demektir. Sosyal devlete yapılan saldırılar on yıllardır sürmektedir. Bu saldırılar hiçbir toplumsal sorunu çözmediği gibi her birini ağırlaştırmaktadır. Zenginle fakir arasındaki uçurumu büyütmektedir. İşçilerin işyerinde katledildiği, gençlerin kendi geleceklerini bu topraklarda göremez hale geldiği, reform adı altında köleleştirilmek istendiği, her tür örgütlülüğü imha etmeye dönük ve ülkemizi yaşanamaz bir yere çeviren bu uygulamalara sessiz kalmayacağız. AKP’nin program diye açıkladığı iş bilmezliğinin ve kayırmacılığının faturasıdır. Görünen odur ki AKP, işçinin, yoksulun, emeklinin, çiftçinin, memurun, emeği ile geçinenlerin geleceğine, elinde avucunda kalmış son kuruşa göz dikmiş durumdadır. Ancak yarattıkları krizin bedelini emekçiye, yoksula ödetmesini kabul etmeyeceğiz. Hiç kimse bizim anayasal ve yasal haklarımızdan vazgeçmemizi beklemesin” demiştir.

Editör: Haber Merkezi