CENGİZ ALDEMİR/ ANKARA- Uzun yıllar Devrimci İşçi Sendikası'nın (DİSK) Genel Başkanlığını yapmış, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ülkedeki meslek hastalıkları hastanelerinin yetersizliğine dikkat çekmeye devam ediyor. Beko, ülkelerin gelişmişliğin en önemli ölçütlerinden birinin iş güvenliği ve işçi sağlığına verilen önemle ortaya konulduğunu savunan çalışma yaşamının her aşamasında yer almış bir isim. Bugün zehir soluyan İzmir Aliağa'da yapımı devam eden Meslek Hastalıkları Hastanesi'nin takipçilerinden birisi olan Beko, meslek hastalıkları, işçi sağlığı ve meslek hastalıkları hastanesi konusuna parantez açtı. Konuya olan duyarlılığını ve takipçiliğini, iktidara her platformda hissettirmek için İzmirlilere de çağrıda bulunan Beko, İz Gazete'nin sorularını yanıtladı.

Öncelikle meslek hastalıklarını, iş ve işçi güvenliği konusu içinde mi görmeliyiz?

Evet, bu konuları birbirinden ayrılmaz bir bütünlük içinde ele almak doğru bir yaklaşımdır. İşçiler çalışırken kullandıkları iş aletlerinin, kullanılan ham maddenin dönüşmesi sürecinde ortaya çıkan gaz, toz, gürültü gibi etkenlerin tehdidi altındadır. Uzun çalışma saatleri ve içinde bulunulan çalışma koşulları da benzer bir biçimde işçinin sağlığını sürekli olarak olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle de yapılan işle sağlık arasında doğrudan bir ilişki olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Bu çerçevede de yetersiz olmasına ülkemizde faaliyet göstermekte olan Ankara, Zonguldak ve İstanbul'daki meslek hastalıkları hastaneleri de işçilerin tedavileri için kurulmuştur. 

Meslek Hastalıkları Hastanesi'nin Zonguldak, Ankara, İstanbul'dan sonra Aliağa'da kurulmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ege kıyısındaki en şanssız ilçelerden biri ve en güzel kıyılarına sahip olan ve binlerce yıldır uygarlıklara ev sahipliği yapan Aliağa ne yazık ki, insan eliyle yapılan korkunç bir kirletilmeyle karşı karşıya; Çok sayıda gemi söküm tesisinde açığa çıkan zehirli atıklar hem tesislerde çalışanlar için hem de bu güzelim kentte yaşayanlar için ölüm tuzağı olmuştur. Bundan dolayı Aliağa ve çevre yerleşimler tehdit altındadır ve burada kurulması yerinde olmuştur.

Meslek hastalıkları nedir? Adli vakalar çerçevesine de girer mi?

Fiziksel, kimyasal, biyolojik, psikolojik etkenler ve özensizlikten kaynaklanan etkenler meslek hastalığı sebepleridir. Çözücüler, gazlar ve ağır metaller kimyasal meslek hastalığı nedeni olarak gösterilebilir.

Meslek hastalığı, çalışanın iş yerinde bulunduğu süreçte, işe bağlı tekrarlanan sebeplerden meydana gelen geçici  veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal özürlülük halleridir. Bir hastalığın meslek hastalığı olarak kabul edilebilmesi için hastalık ve meslek arasında nedensellik bağının bulunması  gerekmektedir. Meslek hastalıkları aynı zamanda adli vakalardır. 2020 yılında iş kazaları sonucu bin 236 çalışan hayatını kaybetmiştir. Geçen yıla göre (2019 yılı 1147) ölüm sayısı yaklaşık yüzde 7 artmıştır.

Ülkede kaç tane meslek hastalıkları hastanesi var ve bu sayı sizce yeterli midir?

Çok açık ve net ifade etmeliyim ki malesef 81 ilin 78'inde meslek hastalıkları hastanesi olmadığı için işçiler hayatını kaybediyor. Meslek hastalıklarının teşhisi ve takibi için ülkemizde Ankara, Zonguldak ve İstanbul olmak üzere üç tane meslek hastalığı hastanesi hizmet vermektedir. Dördüncüsü ise yakında bitirilmesi beklenen İzmir Aliağa'da açılacak. Yılda en az 600 bin kişinin tedavi gördüğü bu hastanelerde yeterli uzman personel istihdamı da yapılmıyor. Bu hastane sayısı 16 milyon çalışan nüfusu düşünürsek yok kadar az ve yetersizdir.  

Çalışma yaşamı penceresinden baktığımızda Türkiye için meslek hastalıkları ile ilgili istatistikler ve tespitleri paylaşır mısınız?

Türkiye'de 78 ilde meslek hastalıkları hastanesi olmadığını bilmekteyiz. Uzmanlar ve doktorlar maalesef olması gerektiği yerlerde yoklar. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarıyla kıyaslandığında korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. Sağlık Örgütü  "Çalışırken oluşan rahatsızlıkların yüzde 56'sı meslek hastalığı, yüzde 44'ü iş kazası." diyor. Ama bizde meslek hastalığı tespiti yok, dolayısıyla yüzde 99 iş kazası, yüzde 1 meslek hastalığı çıkıyor. Türkiye'de böyle bir istatistik maalesef yok, tıp fakültelerinde böyle bir eğitim yok, meslek hastalığı tanısı, tedavisi, eğitimi yok, basit birkaç saatlik ders var, 16 milyon çalışan var ama bunun uzmanı ne bir hekim var ne de konuyu bilen bir iş yeri hekimi. İş yeri hekimlerinin aldığı eğitimler maalesef yetersiz. Sadece 2020 yılında iş kazaları sonucu bin 236 çalışan hayatını kaybetmiştir. Bu rakam 2019 yılında bin 147 olan ölüm sayısı yaklaşık yüzde 7 artmıştır.

Erdoğan'ın doktorlar için,"Giderlerse gitsinler." sözleri çerçevesinde bakacak olursak, bugün meslek hastalıkları hastanelerinin yetersizliğinin nedenini neye bağlıyorsunuz?

Öncelikle AKP iktidarı döneminde ihraç edilen hekim sayısı 3 bin 383 olmuştur, 7.874 ihraç edilen sağlık çalışanını da topladığımızda ihraç edilenler 11 bini aşmıştır. Ancak son süreçte 7 bin 500'e yakın sağlık emekçisi de göreve dönemezse, bu sayı maalesef 18 bini geçecektir. OHAL döneminde kamudan ihraç edilen ve daha sonra da intihar eden arkadaşlarımızı da unutmayalım. Sayın Erdoğan'ın bu açıklaması çok talihsiz bir açıklamadır. Doktor yetersizliğinden bırakın meslek hastalıkları hastanesi yetersizliğini, doktor yetersizliğinden insanlar var olan hastanelere MSR üzerinden 2-3 ay sonraya randevu alabiliyorlar. Bu da bize özetle Saray yönetiminin sağlıklı bir sağlık politikasının olmayışını gösteriyor.

Ülkedeki doktor sayısı ile ilgili elinizde veriler varsa paylaşabilir misiniz?

Türkiye'de yaklaşık 145 bine yakın hekim var. Bir doktora 572 hasta düşmektedir. Türkiye'de yine yaklaşık 10 bin kişiye 17 doktor düşerken OECD ülkelerinde 10 bin kişiye 35 doktor düşmektedir. Bu rakamlar da ülkenin kötü olan sağlık durumunu ortaya koyuyor. 

Sizce Kovid-19'un "Meslek Hastalığı” ile “Vazife Malullüğü” ne ilişkin yetki ve karar Sağlık Bakanlığı'na mı yoksa SGK'nın mı olmalıdır?

Yetki ve karar Sosyal Güvenlik Kurumu'na aittir. Dolayısıyla, SGK’nın iradesini sağlık çalışanları lehine göstermesi önemlidir. Sağlık hizmeti sunarken Kovid-19 tanısı alan sağlık çalışanlarının durumu, hastalığı nerede kaptı tartışmasına girmeden meslek hastalığı/vazife malullüğü çerçevesinde değerlendirmelidir. Sağlık çalışanları ve riskli meslek grupları için diğer birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de Kovid-19 hastalığı ivedilikle meslek hastalığı olarak tanımlanmalıdır.

Meslek hastalıklarının önüne geçilebilmesi için ne yapılabilir?

Türkiye’de meslek hastalıkları listesi “Sosyal Sigortalar Kanunu Sağlık İşlemleri Tüzüğü” ekinde yer almaktadır. Kontrol yöntemleri doğru şekilde uygulandığında ve gerekli risk yönetimi çalışmaları yapıldığında işletmelerde meslek hastalıklarının önüne geçilebilecektir. Bu konuda işverene, çalışanlara ve iş sağlığı güvenliği uzmanlarına büyük sorumluluk düşmektedir. 

Türkiye'de iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda yetersizlikler dile getirilirken resmi verilere bakıldığında meslek hastalığı tanı oranlar neden az görünüyor?  

Meslek hastalıklarının önlenebilmesi amacıyla ve sigortaya sağladığı haklar dolayısıyla tanısının doğru konulması önemlidir. Meslek hastalıkları oranının ülkemizde yüksek olması beklenirken; teşhis konulabilecek alt yapının olmaması, hekimlerin ve çalışanların bilgisizliği gibi nedenlerden dolayı çok az sayıda tanı konulmaktadır.

Son olarak, Aliağa Hastanesi ile ilgili takibinizin yanı sıra vermek istediğiniz bir mesajınız olacak mı?

Bitince Türkiye'nin 4'üncü Mesleki ve Çevresel Hastalıklar Hastanesi olacak olan Aliağa Hastanesi, 2021’in haziran ayında bitirilmesi, 2022’nin ilk yarısında ise hizmete açılması öngörülüyordu. Ancak inşaat çalışmaları hala devam ediyor. Aldığım bilgilere göre bitirilmesi için sona gelindiği ve bitirilme süreci için de finansal kaynağın bulunduğunu öğrendim. Bu konunun takipçisi olduğumu biliyorsunuz. Tabii ki bitene kadar da takip etmeye, iktidarı bu konuda önerge ve Meclis kürsüsünden zorlamaya devam edeceğim. 2018 yılında hastane temelinin olduğu yere giderek alanda hiçbir çalışmanın olmamasını eleştirmiştim ve kamuoyunun dikkatini yeniden bu konuya çekmiştim. Eski bir işçi lideri olarak Aliağa Hastanesi açılana kadar iktidarı uyarmaya, şahsıma düşeni yapmaya hazırım. Sadece benim takibimle bu iş bitmez. Buradan ayrıca bütün İzmirli hemşehrilerime bu konuda duyarlı olmaya  başta sosyal medya olmak üzere her platformda iktidara hastanenin bir an önce açılması için paylaşım yapmaya çağırıyorum. 

Editör: Haber Merkezi