13 Ekim’de Akp Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Başkanına, Milletvekillerine ve Belediye Başkanlarına yönelik sözleri için Tacettin Bayır, ‘’Devletin başındaki ismin kullandığı ifadeler, ayrıştırma dilidir. Sürekli aldatılan, kandırılmaya müsait bir yapısı olan, dün söylediklerini unutup, bugün ‘Ben böyle bir şey demedim’ diyen birinin bu sözlerini ciddiye almamak gerekiyor. Sadece konuşmuş olmak için kullanılan cümlelerin, halkımız farkında. 15 yılda uyguladıkları yanlış politikaların son 4 ayda patlak vermesine bağlı olarak, iktidarın son anketlerdeki oy düşüşü Erdoğan’ı daha da kutuplaştırıcı bir üslup kullanmaya mahkûm ediyor. Bu durumda, Erdoğan’ın var olan asabi tavrının daha da fazla açığa çıkmasına neden oluyor. Ancak şunu belirtmeliyim ki, bana ‘Terör örgütlerinin yanındadır’ cümlesini kurarak iftira atan kişiye, Habur’da bölücü terör örgütünün mensuplarının davulla, zurnayla ‘kahraman’ gibi karşılanmasına izin verenin, teröristlerin ayağına çadır mahkemelerini götürerek teröristlerin aklanıp, paklanmasına izin verenin, Pkk ile görüştüğümüzü iddia edenler ‘Şerefsizdir’ dedikten sonra Oslo’da Pkk’nın temsilcileriyle yapılan görüşme için, ‘Mit Müsteşarımızı Oslo’ya, İmralı’ya gönderen benim’ diyenin, şimdi ki Fetö’ye ‘Ne istediniz de vermedim’, ’Bu sıla hasreti artık bitsin istiyoruz’ diyerek methiyeler düzenin kim olduğunu hatırlatırım. Kendisine, kişi kendinden bilirmiş atasözü ile karşılık veriyor ve eğer benim terör örgütleri ile bir bağımın olduğunu ispatlamadığı takdirde de kendisini, ‘Müfteri’ ilan edeceğimi, unutkan zihnine bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Her fırsatta dinimizi kullanarak bunu siyasi bir amaç olarak gören kişiye Nahl suresinin 105. Ayetini belki anlayıp, algılayabilir umuduyla seslenmek istiyorum. Ne diyor Nahl suresinin 105. Ayeti, ‘’Yalanı, ancak Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte onlar, yalancıların ta kendileridir.’’ Bu ayetin iyi okunması gerektiğine inanıyorum. Çünkü dinimiz, yalan ve iftiraya karşıdır.

Son olarak, 15 senedir ülkemizi adeta açık cezaevine dönüştüren, halkımızı ayrıştıran, dışlayan, ötekileştiren, işsizliğe, teröre çare bulamayan, topraklarımızı parsel parsel yabancılara satıp, öz kaynaklarımızı özelleştiren, üniversite diplomasını hala gösteremeyen, tek sahibi ‘yüzüğü’ olarak başladığı siyasetten, şu anda kendisinin bile telaffuzunu tam olarak edemediği mal varlığını hala açıklayamayan, toplumda nefret tohumlarını serpip büyüten kişiye diyeceğim, ‘’Ne kadar çırpınırsan çırpın, aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor…’’

Editör: Haber Merkezi