Yıldırım, "Laf üstüne laf değil, taş üstüne taş koyacağız. Anlayışımız bu olacak. Az konuşup çok iş yapmayı tercih edeceğiz" dedi.

Konuşmasına, Başbakan olmasını kastederek, gülerek, "Bizim durumuzda ufak bir değişiklik oldu" sözleriyle başlayan Binali Yıldırım, sorumluluğunun biraz daha artığını söyledi. İzmir ve Türkiye'ye karşı sorumluluğunun arttığını, bunun bilincinde olduğunu dile getiren Başbakan Yıldırım, "Bunu yerine getireceğimizden kimsenin tereddütü olmasın. İzmir deyice bizim aklımıza birçok şey geliyor. En önemli şey, İzmir olmadan Türkiye olmaz. Türkiye haritası eksik kalır. Yerel seçimlerin kampanyasında biz sürekli 'İzmir Türkiye'ye lazım' dedik. 'İzmir'e başkan lazım' dedik ama İzmirliler tercihlerini o gün öyle kullandı. Uzağı gördüklerini şimdi anlıyoruz. İzmirli hemşehrilerime çok teşekkür ediyorum. Bu önemli sorumluluğu üstlenmemde çok büyük katkıları var. En büyük katkı onların. İzmirliler bana güvendiler, parlamentoya bu kentin temsilcisi olarak gönderdiler. Bugün daha ağır bir sorumlulukla bir o kadar da onurlu bir görevle karşınızdayım. İzmir'e yapılan her şey Türkiye'ye yapılmış sayılır. Türkiye'nin başı dara düştüğünde ilk hareketi yapan kent İzmir. Bunu işgalde görüyoruz. İlk kurşunu atan Hasan Tahsin'dir. Tek partili hayattan çok partili hayata geçerken görüyoruz. Demokrasinin yeşerdiği güç kazandığı kent İzmir'dir. Kurtuluş meşalesinin yakıldığı kent İzmir'dir" dedi.

'LAF ÜSTÜNE LAF DEĞİL TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYACAĞIZ'
Başbakan Yıldırım, hükümetin polemiklerden uzak bir anlayışı benimsediğini belirterek, şunları söyledi:

"Bizim için siyaset, Türkiye'ye hizmet dedik. Kısır siyasi çekişmelerden polemiklerden uzak kalmaya çalıştık. Türkiye'nin gündeminde çok önemli konular var. Bölgesel, ulusal konularımız var. Tüm alanlarda gece gündüz tüm arkadaşlarımıza çalışacağız. Parlamentomuzu çalıştıracağız ve ülkenin önündeki sorunları birer birer çözmenin gayretinde olacağız. 65. Hükümet olarak kendimize şöyle bir hedef belirledik. Yatırım, üretim yapan, istihdam oluşturan, ekmeği büyüten ve refahı adil dağıtan bir anlayış. Ana eksen bu olacak. Bunun tamamlayıcı unsurları var. AK Parti iktidarlarının bugüne kadar uyguladığı politikaların bundan sonra hiç kesintiye uğramadan devam edeceği anlamına geliyor. Bu, uzun vadeli doğrudan katma değer sağlayan yatırımların ön plana çıkması şeklinde özetlenebilir. 65. Cumhuriyet Hükümeti kurulduktan sonra en kısa sürede güvenoyu alan hükümettir. Geçen süre beş gündür. Bizim artık zaman ekonomisini çok iyi kullanmamız lazım. Zamanı etkin kullanacağız. Laf üstüne laf değil taş üstüne taş koyacağız. Anlayışımız bu olacak. Az konuşup çok iş yapmayı tercih edeceğiz. Bu, benim tabiatıma da uygun bir iş. Kentimize ne kadar katkı sağlarsak kalıcı eser bırakırsak o kadar iyi."

'BAŞBAKANLIK OFİSİ AKTİF HALE GELECEK'
Başbakan Yıldırım, İzmir'deki Başbakanlık Ofisi'ni de aktif olarak kullanacağını belirterek, "Buraya geldiğimizde görüşmelerimiz, konuşmalarımız kanaat önderleriyle görüşmelerimiz olacak. Burayı daha faal olarak kullanmayı hedefliyoruz. Burası için önceki başbakanımız Davutoğlu'na teşekkür ediyoruz. Burayı kurdu hazır hale getirdi. Mutlaka ve mutlaka burayı etkin kullanacağız. Takdir ederseniz ben burayla ilgili olarak siz neyseniz ben de oyum. İmkanı, personeli ihtiyacı ne? Kısa sürede personel donanımını yapıp burayı çalıştırmak istiyoruz. Gelişlerimiz sık olmasa bile burası bizim adımıza İzmir'in konularını sorunlarını en yakından takip eden bir yer olacak" diye konuştu.

'PROJELERİ ZAMANI GELMEDEN KONUŞMAM'
Başbakan Yıldırım, basın mensuplarının "İzmir için büyük projeler olacak mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

"Zamanı gelmeden konuşmak projelere zarar verebilir. Biz projeye başlayınca ilan ederiz. Körfez geçişi büyük proje. İzmirlilerin kanaatleri düşünceleri önerileri bizim çok önemsediğimiz bir konudur. Bu konuyu İzmir kamuoyunun dikkatine sundunuz. İzmir kamuoyu proje hakkında ciddi bilgi sahibi oldu. Proje hakkında farkındalık oluştu. Bundan sonraki adımlar bize düşüyor."

KOCAOĞLU'NA DESTEK TEŞEKKÜRÜ
Başbakan Yıldırım, medya temsilcilerinden önce İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı CHP'li Aziz Kocaoğlu ile görüşmenin içeriğinin sorulması üzerine şunları söyledi:

"Belediye başkanımız özellikle şehirde proje yaparken karşılaştığı sorunları bizimle paylaştı. Kamulaştırma başta olmak üzere bazı kamuya maliyeti yüksek olan zaman kaybına neden olan konular var. Onları paylaştı, uzun bir liste. Bu konuda destek istedi. 1 Kasım seçimleri öncesi İzmir'de açık seçik tüm hemşehrilerimize bir sözümüz vardı. Yerel ve merkezi yönetim çekişmesini bir kenara bırakalım. Başkan'ın İZBAN'la ilgili düşünceleri var. Balçova'nın imar yapılanmasıyla ilgili düşünceleri var. O konudaki görüşlerini paylaştı, destek istedi. Genel olarak yıllarca edindiği tecrübelerden bizim işimize yarayabilecek bazı notlar çıkardı, onları paylaştı. AK Parti kongresi öncesi adaylığım hakkında verdiği açık desteği için teşekkür ettim. Yakın siyasi tarihimizde fazla görülen bir şey değildir. İzmir'in her kesiminden destek aldım. Bir fani için bundan güzel mutluluk olamaz. Hakikaten çok güzel bir şey. Bu onur verici bir şey. Bir o kadar da omuzlarımızdaki sorumluluğun arttığını hissediyorum. Böyle kalabilmenin çok kolay bir iş olmadığını biliyorum."

'İTAAT ET, RAHAT ET'
Başbakan Binali Yıldırım, eşi Semiha Yıldırım'la ilişkisinin nasıl olduğunu Başbakan olduktan sonra tavrının değişip değişmediğini soran basın mensuplarına, "Benim prensibim belli; İtaat et rahat et. Semiha Hanım sıfatlara pozisyonlara çok itibar eden biri değil. Bu yeni statüye çok alışacak gibi görünmüyor daha sade sıradan vatandaş gibi yaşamayı çok seviyor. Bakan eşiyken zaten hayatında bir kısıtlama vardı, o daha da arttı" diye konut verdi.

'TORUNLAR GİTTİĞİM YERE GELECEK'
Başbakan Yıldırım, torunlarına olan düşkünlüğünün Başbakan olduktan sonra nasıl süreceğinin sorulması üzerine de "Torunlar konusu önemli. Gittiğimiz yere götüreceğiz. Onlar bizim enerji kaynağımız, onlarla geçirdiğimiz dakikalar bize yeniden hayat veriyor, heyecanımızı çalışma azmimizi artırıyor" dedi.

'MERKEL DAHA FAZLA İNİSİYATİF ORTAYA KOYMALI'
Başbakan Binali Yıldırım, bir soru üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel ile sözde Ermeni soykırımı tasarısı, göçmen taahhütleri, vize muafiyeti için daha fazla inisiyatif alması gerektiğini söyledi. Yıldırım, şöyle konuştu:

"Yine bildik 1915 olayları gündemde. Dünkü görüşme şansölye Merkel'in kendi talebidir. Tebrik etmek için aramak istemiş. O vesile ile hem tebriğini kabul ettik hem de Almanya- Türkiye ilişkilerini değerlendirdik. Göçmen meselesi de vardı. AB'nin 3 milyona yakın Türkiye'de yaşayan Suriyeli göçmenlerle ilgili taahhütlerinde yaşanan sıkıntılar, parasal taahhütleri var o istediğimiz şekilde çalışmıyor. Yasa dışı göç haziran ayı sonunda vize muafiyeti uygulaması bu konularda AB'nin tereddüt içinde olmasının tarafımızdan kabul edilecek bir şey olmadığını Türkiye olarak biz tüm sözlerimizi yerine getirdiğimizi, eğer AB burada yeniden bir zafiyete düşerse bunun Türkiye'de bir hayal kırıklığı oluşturacağını açık şekilde söyledik. Perşembe günü oylaması görülecek 1915 olayları, bu konudaki hassasiyetimizi kesin ve net cümlelerle ifade ettik. Burada beklenmedik bir karar oluşursa bunun doğuracağı sonuçlardan Almanya'nın daha çok olumsuz etkileneceğini ifade ettik. 3.5 milyon insan var. Bunlar siyasetin hayatın içinde. Almanya'nın 3.5 milyon insanın duygularına rağmen aksine karar alması en başta Almanya'nın başını sıkıntıya sokar. Bunu ifade ettik. Türkiye - Almanya ilişkileri bu düzeydeyken olumsuz havanın siyasi anlam taşıdığını Alman iç siyaseti ile ilgili olduğunu düşündüğümüzü ifade ettik. Merkel'in çok daha fazla inisiyatif ortaya koyması gerektiğini söyledik. Kendisi de elinden gelen şeyleri yapacağını söyledi. Soykırım, bizim için anlamı ve sonucu olmayan boş bir karar. Başka benzer ülkelerde de böyle şeyler oldu. Bizim için bir anlam ifade etmeyeceğini dünyanın bilmesini istiyoruz. 1. Dünya Savaşı, tüm dünya kargaşa, savaş, hareket halinde. Her ülke de kendi tedbirlerini alır. Güvenlik açısından tedbir aldık. Bunlar şartların getirdiği tedbirlerdir. Bundan dolayı bunları soykırım diye adlandırmak bu millete yapılacak en büyük hakaret ve haksızlıktır. Bizim medeniyetimizde sömürü yok. Bizim medeniyetimizde insanı ezme yok. Osmanlı her dinden, dilden, mezhepten insanı özgür bıraktı. Eğer aksi olsaydı dünyanın üçte ikisi Türkçe konuşurdu. Fransa, Afrika'da 50 yıl kaldı adamların resmi dili Fransızca oldu. Bizim 600 yıldan fazla bulunduğumuz coğrafyada böyle bir şey var mı?"

'NE ZAMAN BOŞ HAYALDEN VAZGEÇERLER, O ZAMAN KONU HALLOLUR'
Başbakan yıldırım, gazetecilerin "Şehit haberleri ne zaman son bulacak? Operasyonlar ne kadar sürecek" sorularını şöyle yanıtladı:

"Eğer bir terör örgütü, 'ülkeyi böleceğim' diyorsa toprakların bir kısmını bu ülkeden ayırıp ayrı bir devlet kuracağım diyorsa bu uğurda gözünü kırpmadan çocuk yaşlı demeden masum insanları öldürüyorsa, güvenlik kuvvetlerine her türlü kahpeliği yapıyorsa, onların siyasi uzantıları aynı dilden konuşuyorsa ne yapabiliriz? O kararlılığı sonuna kadar götüreceğiz. Ne zaman bu boş hayaldan vazgeçerlerse konu hallolur."

Başbakan Yıldırım, basın mensuplarının HDP'li belediyelerin kaynakları örgüt lehine kullandıkları yönündeki açıklamaları sorması üzerine şunları söyledi:

"Bir yanda operasyonlar kesintisiz devam ediyor. Ne zamana kadar? Masum sivil vatandaşı öldürmekten vazgeçinceye kadar. Ne zamana kadar? Polis, jandarma, asker, korucu ülkenin toprak bütünlüğü bağımsızlığı için mücadele edenlere silah çekme, onları öldürme bitinceye kadar devam edecek. Türkiye'nin her yeri İzmir'de Diyarbakır'da vatandaşlarımız korkusuzca huzur ve güven içinde seyahat etmeleri, iş yapmaları, sosyal hayata katılmaları sağlanınca kadar devam edecek. Çözüm budur. PKK terör örgütünün Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin PKK diye bir sorunu var. Bunu da çözmek bizim boynumuzun borcudur. Biz teröre karşı güvenlik esaslı mücadeleyi devam ettirirken, terör örgütüne lojistik destek veren kaynakları da ortadan kaldırmamız lazım. 'Ben halkın oylarıyla geldim bana bir şey yapamazsın, Avrupa'ya şikayet ederim' böyle bir şey yok. İnsanları öldürmek için parasal destek sağlamak özgürlük değil. Millet bunlara bunun için oy vermedi. Diyarbakır Belediyesi'ne verilen oylar neden? 500 milyon lira para gönderiyorum yol kanalizasyon okul park yap. Bunun için gönderiyorum. Siz bu kaynakları burada kullanmayıp terör örgütüne destek amaçlı kullanırsanız orada kimse 'hoşgeldin' diyemez. Bu yönde de adımları atmaya başladık, sonuna kadar da götüreceğiz. Bir de bunların sırtını sıvazlayan dış destekçiler var. Yaptıklarınızı biliyoruz bir gün gelecek siz de pişman olacaksınız."

SAĞLIKTA SEKRETERLİK KALKIYOR
Başbakan Yıldırım, sağlıkta yeni bir yapılanmaya gideceklerini belirterek, "Sağlıktaki yönetim sistemini basitleştireceğiz. Doğu, batı, kuzey, güney sekreterlikleri bunlar kalkıyor. Yalın doğrudan yönetim sistemine geçeceğiz. Buradaki hiyerarşik yapı hizmeti yavaşlatıyor. Kaliteyi artırmıyor. Sağlık Bakanlığı ile görüştük gereğini yapacağız" dedi.

'TAŞLAR İL BAŞKANINA GİDİYOR'
Başbakan Yıldırım, bir basın mensubunun partinin teşkilatlarında heyecansızlık yaşandığını öne sürmesi üzerine, "Teşkilatlanma konusunda taşlar il başkanına gidiyor. O da mesajı aldı. Milletvekilleri ile il ve ilçe teşkilatlarımızla konuşur, görüşürüz" dedi.

SİVİL TOPLUM KURULUŞLARIYLA BULUŞTU
Başbakan Yıldırım, medya temsilcilerinin ardından Kaya Termal Otel'de sivil toplum kuruluşları ile bir araya geldi. Yıldırım, yemekli toplantıda yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Siyaset kurumu STK'larla irtibatını keserse toplumla irtibatını kesmiş olur. STK demokrasilerin gelişmesinde olmazsa olmaz rolü olduğunu biliyoruz. STK'lar siyasi hayatımızda partilerden sonra gelen en önemli kurumlardır. Sizler toplumun ortak aklını vicdanını oluşturuyorsunuz. Ezber bozan yaklaşımlarınızla yönetime yol gösteriyorsunuz. STK'la yakın bir işbirliği içinde olduk. Bundan böyle olmaya devam edeceğiz. Demokrasinin yerleşmesine katkı vermeyi çok önemsiyoruz. Sağlıklı modern yönetimlerin en belirgin vasfı toplumun örgütlenme hakkının yeterince sağlanmış olmasıdır. Sivil topluma güvenmeyen siyaset kurumu demokrasi için yüktür. Bu güzel İzmir bu konuda çok gelişmiş bir kentimiz. İzmir'in STK geleneği ile buluşmayan siyasi liderlerin İzmir'de başarılı olmaları ve hizmet etme şansları hemen hemen yoktur."

Başbakan Yıldırım, partisinin İzmir'e verdiği önemi anlatırken şöyle konuştu:

"Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde en fazla önem verdiği kentlerden biri İzmir'di. Ne yazık ki hiç söylemediği bir sözü burada sadece ucuz siyaset adına atfettiler ona, haksızlık ettiler. İzmir tarihin her döneminde önemli bir şehir olmuştur. İzmir İktisat Kongresi burada yapıldı. Bizi 1950'lere taşıyan devlet ağlıklı kalkınma modelinin kararının verildiği şehir İzmir'dir. Bugün aramızda şehit anne ve babası var. Tüm şehitlerimizi temsilen onlar da aramızda. Buradan bir kez daha açık ve seçik olarak dost düşman herkese söyleyeceğim bir şey var. Milletim rahat olsun. Bu terör belasını bu ülkenin gündeminden çıkaracağız. Şehitlerimizin ruhu şad olsun. Onlar bizim kalbimizin en özel yerindedir. Bu topraklarının bağımsızlığının bu milletin birliğinin teminatı şehitlerimizdir. Onları rahmetle şükranla anıyoruz. Bize diyorlar ki çözüm süreci ne olacak terör operasyonları ne zaman bitecek? Bu operasyonların bitmesi için üç şey lazım. Bir bu katil terör örgütü ne zaman sivilleri yaşlıları gençleri gözü kırpmadan öldürmekten vazgeçer ne zaman askere polise jandarmaya korucuya silah doğrultup onları şehit etmekten vazgeçerse, ne zaman Anadolu topraklarının her köşesinde vatandaş huzur ve güven içinde yaşarsa o zaman bu operasyonlar bitmiş olur. Bu terör örgütü bu boş hayallerin peşinde devam ederse ülkeyi bölme heves ve hayalinden vazgeçmezse operasyonlar da asla ve asla bitmez. Çözüm terör örgütünün milletle devlet arasından defolup gitmesidir. Terör örgütünün Kürt sorunu yok sorun terör örgütüdür. Başınızın en büyük belasıdır bu beladan da sizi kurtaracağız. Bu terör örgütünün sırtını sıvazlayan iç ve dış destekçilerinin kimler olduğunu biliyoruz ama bunlar da gelip geçecek. Bu ülkeye karşı bu aziz millete karşı bu aymazlığı yapanlar yarın bu milletin yüzüne bakamayacaklardır. Yaptıklarına pişman olacaklar ve o yaptıkları işler kendilerinin başına bela olacak."

'İZMİR BENİM GÖZBEBEĞİM'
İzmir'in önemine bir kez daha değinen Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İzmir'e önemli bir görevim var. Onu ifa etme zamanının geldiğini düşünüyorum. Bu onurlu göreve gelmem için bu ağır sorumluluğu yüklenmem için her şeyi İzmir'e borçluyum. İzmir beni belediye başkanı seçmedi, demek ki uzağı görüyor İzmir. Bir teşekkürüm daha var. Ana muhalefet partisi, 'İzmir başbakan çıkaracak' dedi onu da mahcup etmedi. Bizim için sıfatlar gelip geçicidir, İzmir'e Türkiye'ye hizmet etmek kalıcıdır. 79 milyonun başbakanıyım ama İzmir benim gözbebeğim. Bunu da artık milletimiz hoşgörüyle karşılar diye düşünüyorum. Bu kent bize çok destek verdi. İzmir'i kalkındırmak demek Türkiye'yi kalkındırmak demek. Belediye başkan adaylığım dönemimde 'İzmir Türkiye'ye lazım' dedim. Başkan da lazım dedim başkanı seçtiniz. Biz belediye başkanımızla konu İzmir'e hizmet olunca tüm parti beklentilerinden parti taassubundan kurtulacağız ve İzmir'in konularını el birliği içinde çözeceğiz. Bunun şahidi Büyükşehir Belediye Başkanımızdır. Önemli olan siyasette sıfatlar gelip geçicidir. Önemli olan bir hoş seda bırakmaktır. Bu ülke için bu güzel şehir için taş üstüne taş koyalım."

İZMİR'E YAPILANLARI ANLATTI
Başbakan Binali Yıldırım, 14 yılda İzmir'e yapılan yatırımları şöyle anlattı:

"Geçenlerde bir milletvekili, 'İzmir'e bir şey yapmadı' dedi. İzmir'e son 10 yılda 30 milyarın üzerinde destek ve yatırım yaptık. 2002 yılında 3 milyar liranın altında ihracat yapan bir kentti geçen yıl tüm olumsuzluklara rağmen 8 milyar lira ihracat yaptı. 2002'den bu yana yaklaşık 9 bin yeni derslik yaptık, 14 bin TOKİ konutu yapıldı. 445 bin dönüm arazi suyla buluştu. Bolluk bereket oldu. 80 milyonun üzerinde fidan dikildi. Bölgede Ege Gelişim Projesi ile önümüzdeki 12 yılda 25 milyar liralık tesisler yapılacak. Tire, Urla, Karşıyaka, Çiğli devlet hastanesi dahil 14 hastaneyi bitirdik. 30 ambulans vardı 155 ambulansa çıktı. 14 yıl önce 401 kilometre bölünmüş yol vardı, bunu 657 kilometreye çıkardık. Konak Tüneli'ni de 10.5 milyon İzmirli kullandı. Konak tüneli bir işe yaramaz diyenlerin kulağı çınlasın. İZBAN'ı belediye ile birlikte yaptık. Çevre yolunu Koyundere'ye kadar uzattık Menemen'e kadar devam ediyor. Çandarlı'ya kadar yap işlet devret modeli ile 60 kilometrenin de ihalesini yapacağız. Kuzey- güney hattındaki trafik sıkışıklığını sona erdireceğiz. O bölge İzmir'in ekonomik hayatının kalbi o yükü almamız lazım. Güzelbahçe'ye yat limanı yaptık. KOSBİ- Turgutlu arası demiryolunu bitirdik. Oraya 2 milyon metrekarenin üzerinde lojistik merkez yapıyoruz. Tarımsal destek miktarı 3 milyar hayvancılık desteği 1.5 milyar lirayı buldu. Daha fazlasını da yapacağız ihtiyacımız ne birlik beraberlik kardeşlik bunu sağladıktan sonra evvelallah Türkiye'nin önünde kimse duramaz. Kiminde petrol var kiminde doğalgaz var ama bizde insan var insan. İnsanın olmadığı yerde ne olursa olsun. Şartlar ne olursa olsun birbirimizle muhabbetimiz devam etmeli. Bizi cumhuriyetimizin 100. yılına taşıyacak Atatürk'ün muassır medeniyetler seviyesine erişmek ve onun da ötesine geçmektir. Bunun şartı da güven ve istikranın devamıdır. Enerjimizi boşa tüketecek işlere fırsat vermeyelim. Ankara- İzmir hızlı treni etap etap geliyor. Trenle Anadolu'yu dolarak 12 saatte gidersiniz ama hızlı tren bittiğinde 3.5 saatte İzmirli Ankara'da. Afyon- Uşak arasının ihalesi yapıldı. Uşak- Turgutlu arası ihalenin hazırlıkları yapılıyor. Hedef, bir kaza olmazsa 2019 yılına kadar bitirmek. Böylece İzmir'in hızlı tren hayalini gerçekleştirmek. İstanbul- İzmir otoyolu 9 milyar lira. Türkiye'nin 1950 yılındaki milli gelirinden büyük. Dünyada kriz devam ediyor ama buna rağmen Türkiye böyle mega projeleri sürdürüyor. Bu projenin tutarı 53 ülkenin bir yılık GSMH büyük. Türkiye'nin gücünü küçümsemeyelim, Türkiye büyük bir ülke. 1970'li yıllarda havacılığın merkezi ABD idi. Şimdilerde Avrupa ama artık zenginlik merkezi doğuya kaydı. Ben bakan olarak göreve başladığımda Türkiye'nin transit yolcusu 2 milyondu şimdi 26 milyon. Türkiye merkez oluyor. Böyle bir konumda dünyanın en büyük havalimanı İstanbul'a yakışır. İstanbul'la yarışmak da İzmir'e yakışır. İzmirli yatırımcılar girişimciler esnaf sanayici kentin dinamikleri daha çok çalışacaksınız daha çok üretmek için bizden ne isterseniz isteyin. Bu ülke için üreten yatırım yapan iş aş alanları oluşturan herkesin önüne turkuaz halı sereceğiz. Üreten gerçek ekonomiyi yücelten bir hükümet olacağız hedefimiz bu."

DHA

Editör: Haber Merkezi