Avukatların yanı sıra, sivil toplum örgütü temsilcileri ve vatandaşların da arasında bulunduğu oldukça fazla sayıda dinleyicinin katıldığı panelin oturum başkanlığını Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Bülent Çukurova yaptı. Panele, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu konuşmacı olarak katıldılar.

LOZAN BİLEK GÜCÜYLE KAZANILAN ZAFERİN ULUSLARARASI ALANDA TESCİLİDİR

Panelin açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan sözlerine, bıraktıkları büyük miras için Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına şükranlarını sunarak başladı.

Türkiye için iki tarihin çok önemli olduğunu söyleyen Av. Aydın Özcan, “bu tarihlerin birincisi, yok olmanın eşiğine gelmiş olan ve batılı devletlerce parçalanıp adeta haritadan silinmek istenen Türkiye’nin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlattığı özgürlük ve bağımsızlık savaşı sonunda fiilen kurtulduğu tarihtir. İkincisi ise bilek gücüyle fiilen kazanılan bu zaferin sonunda Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan’da imzalanan uluslararası bir anlaşma ile hukuki anlamda meşru varlığını dünya devletlerine tanıttığı tarihtir” dedi.

Lozan’da sadece Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırlarının belirlenmediğini aynı zamanda birer sömürü aracı olan kapitülasyonlardan da kurtulunduğunu söyleyen Av. Aydın Özcan, “böylece Türkiye Cumhuriyeti tamamen özgür bağımsız, sınırları belirli bir ülke olarak yoluna devam etmiştir” dedi. Lozan görüşmelerini sürdüren İsmet İnönü tarafından sürekli özgürlük ve bağımsızlık vurgusu yapıldığını dile getiren Baro Başkanı Av. Aydın Özcan, emperyal güçler tarafından ekonomik anlamda bu tavrı sürdüremeyeceğimizin düşünüldüğünü ama hiçbir ekonomik gücü olmayan, hatta Osmanlı İmparatorluğu’nun bütün borçları ile de karşı karşıya kalan Türkiye Cumhuriyeti’nin 1950’li yıllara gelindiğinde 122 ton altınla hazinesini doldurmuş, sosyal ve ekonomik alanda büyük devrimler gerçekleştirmiş olduğunu dile getirdi.

TARİHTEN DERS ÇIKARMALIYIZ

Emperyal güçlerin o gün ülkemiz üzerindeki planlarının değişmediğini, bugün de bu planları gerçekleştirmek için uğraştıklarını ifade eden Av. Aydın Özcan, 1800’lerin başından itibaren Balkanlar’da oynadıkları oyunları bugün Güneydoğu Anadolu bölgemizde oynamak istediklerini söyledi. 15 Temmuz darbe girişiminin de bu oyunun bir parçası olduğunu ifade eden Av. Aydın Özcan, “o nedenle bizler tarihten dersler çıkartarak, Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlık yolundan ilerleyerek, birlik beraberlik içerisinde hareket etmek suretiyle bu güzel ülkemizin bağımsız ve özgür olma özelliğini hep birlikte korumalıyız. Ancak bu şekilde gençlerimize iyi bir gelecek bırakabilir ve çağdaş medeniyetler düzeyinde icraatlar yaparak bu değerlerimizi yükseltebiliriz” dedi.

Bugün Türkiye’nin hala Mustafa Kemal Atatürk’ün hedeflediği noktada olmadığını söyleyen Özcan, “maalesef son 50-60 yıldır Türkiye kendi çıkarlarını gözeten politikaları hayata geçirememektedir. Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin gerçekten ülkenin çıkarlarını gözeterek hareket etmeleri, tarihi iyi bilerek hareket etmeleri ve Türkiye Cumhuriyeti’nin etrafındaki arka bahçe diyeceğim Osmanlı tarihinden gelen mirasları, oralarda bulunan soydaşlarımızı korumalıdır” dedi.

Konuşmasında 24 Temmuzun aynı zamanda Basın Bayramı olduğunu da ifade eden Av. Aydın Özcan, “çağdaş bir demokrasi için basın özgürlüğünün, ifade özgürlüğünün, hukukun üstünlüğünün, yargı bağımsızlığının gerçekten en üst seviyede olması gerekir. İzmir Barosu bu değerler için gerek yönetimleriyle gerekse üyesi olan avukatlarla tarihinden bugüne büyük mücadeleler vermektedir” dedi.

LOZAN BİR ZAFERDİR

Oturum başkanı Prof. Dr. Bülent Çukurova yaptığı konuşmada, günümüzde böyle toplantılara çok ihtiyaç olduğunu söyleyerek son yıllarda baroların çok iyi çalıştığını dile getirdi. Çukurova, son zamanlarda özellikle Atatürk ve cumhuriyet değerlerine ciddi saldırılar olduğunu dile getirerek “o nedenle bu toplantılar çok önemli” dedi. Prof. Dr. Bülent Çukurova, bugünlerde hilafetin, saltanatın ön plana çıkarılmaya çalışıldığını ve buna öykünen siyasiler olduğunu söyleyerek buna karşı duran organizasyonlara da gerek olduğunu söyledi. Ülkede çok ciddi siyasilerin “bize Sevr’i gösterdiler, Lozan’a razı ettiler” dediğini ve Lozan’ın hezimet olarak gösterilmek istendiğini söyleyen Çukurova, Lozan ve Misak-Milli’nin sınırlarının aşağı yukarı aynı olduğunu söyleyerek, “madem Lozan’ı kabul edeceklerdi, neden savaştılar, Misak-ı Milli’yi kabul ederlerdi” dedi.

Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı konuşmasında, Lozan antlaşmasını eleştirenlerin Kurtuluş Savaşı’nı kazandık, neden hiçbir şey elde edemedik dediklerini oysa 1. Dünya Savaşı’nın Lozan’a kadar hukuken bitirilmediğini, Lozan’la sadece Kurtuluş Savaşı’nı değil 1. Dünya Savaşı’nı da bitirdiğimizi söyledi. Lozan Antlaşması’nın büyük bir zafer olduğunu söyleyen Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Elmacı, “sadece kapitülasyonların kaldırılması maddesi bile olsa Lozan’ı tek başına bir zafer yapar” dedi.

Lozan’ın gizli maddeleri olduğu yönündeki iddialara da cevap veren Elmacı, Rus, Bulgar ve İngiliz arşivlerinde araştırma yapan akademisyenlerle görüştüğünü, onların da herhangi bir gizli madde olmadığını söylediklerini ifade ederek, zaten uluslararası hukukta gizli madde diye bir şey olamayacağını söyledi. Yine Lozan’ın 100 yıllık olduğunu söyleyenler bulunduğunu belirterek, Türkiye Cumhuriyeti’nin istediği sürece Lozan’ın devam edeceğini dile getirdi.

Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu ise, Lozan’ın sadece tarafların masada yaptığı bir antlaşma olmadığını söyleyerek, “Lozan, Kurtuluş Savaşı’nda dökülen kanın, verilen mücadelenin siyasi bir başarıya dönüşmesidir” dedi. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu, kapitülasyonlardan taviz verilmeyeceği, Anadolu’daki Ermeni yurduna ilişkin konuların tartışma konusu bile yapılmayacağı, milli egemenlik, tam bağımsızlık ve milli devlet konularının Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin Lozan görüşmeleri sırasındaki kırmızı çizgileri olduğunu söyledi. Lozan’da Türk tarafının ciddi bir duruş sergilediğini ifade eden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Mehmetefendioğlu, bu çizgilerden taviz vermediğini söyledi. Konuşmasında Lozan’ın Türkiye’nin yüz akı olduğunu söyleyen Mehmetefendioğlu, “hepimizin biz olması gereken günlerden geçiyoruz” dedi.

Editör: Haber Merkezi