CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Milli Eğitim Komisyonu Üyesi Mustafa Balbay, en önemli yatırımın eğitim olduğunu ancak AKP iktidarlarının eğitim alanında öngördüğü bütün yatırımların hurda olduğunu iddia etti. Balbay şu değerlendirmelerde bulundu:

EN ÖNEMLİ YATIRIM EĞİTİME YAPILANDIR

En önemli yatırım, en kalıcı yatırım, eğitime yapılan yatırımdır. Bugün Türkiye'de eğitimin hemen her alanında ne yazık ki ağır fiyaskolar var ve boşa giden milyarlar var. En sıcak örnek: Daha dün Bakanlık TEOG'la ilgili kafaları karıştıran, "Acaba yeniden mi geldi, yeniden mi uygulamaya konulacak?" diye soru işareti yaratan bir yönetmelik yayınladı. Yönetmelikte "4'üncü sınıf öğrencileri 2018-2019 öğretim yılından itibaren sınava girer" diyor. Peki, 2017-2018? Boşlukta ve ne yazık ki o öğrencilerin velileri şimdi "Sınava girecek miyiz, girmeyecek miyiz?" sorusuna yanıt arıyorlar. Bakanlık bürokratları "Özel sorularda hata yaptık." diyorlar ama Müsteşar "Anlayanlar anladı, okuyanlar anlamamıştır." diyor. Bu yanlış bir an önce düzeltilmeli.

EĞİTİMDE HURDA YATIRIM: FATİH PROJESİ

Eğitim yatırımlarından hurdaya çıkan ve kül olan milyarlarımızın adı FATİH Projesi. FATİH Projesi 2010 yılında öylesine büyük bir sunumla anlatıldı ki -işte, Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi, kısaltınca "FATİH". Bu proje seksen dört ay önce başladı, güya 2010'da başlayıp 2014'te bitecekti.

Yıl 2018, bu projeden vazgeçildiği kararı açıklandı. Bu fiyaskodan bir müjde olarak "Biz tablet bilgisayardan, FATİH Projesi'nin bu önemli ayağı olan tablet bilgisayardan vazgeçtik, yerine klavyeli bilgisayar veriyoruz." "Öncekiler ne olacak?" "Belli değil."

FATİH SULTAN MEHMET İSTANBUL’U 42 KEZ FETHETMİŞTİ

Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u bir ay üç hafta iki günde aldı, toplam elli üç gün. Bu FATİH Projesi'nin süresine baktığımızda seksen dört ay ediyor, Fatih Sultan Mehmet bu kadar zaman dilimi içinde İstanbul'u 42 kez fethetmişti. Ama ne yazık ki bu proje hem kül olan milyarlar hem öğrencilerin umutları hem de bundan sonra ne olacağının belirsizliği içinde kaybolup gitti.

YEDİ BİN ÖYP’Lİ ATAMA BEKLİYOR

Eğitimde sıcak ve ciddi bir sorun da Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı çerçevesinde açıkta bulunan 7 bin gencimiz. 7 bin kişi, yaşları 25 ile 35 arasında değişen öğretim üyesi on sekiz aydır açıkta. Suçlu mu? Belli değil. Rektörlere başvuruyorlar "Biz atama yapamayız." diyorlar. Burada, bu Meclisteki dört partinin bütün temsilcileri de bu konunun bir an önce çözülmesini istiyor ama bir türlü çözülmüyor. Neden?

30 yaş kuşağında, eğitimini almış, belli bir birikime ulaşmış ve ülkesine hizmet etmek için, öğrencilerine, üniversitesine kavuşmak için bekleyen bu gençleri daha ne kadar kahredeceksiniz, ne kadar üzeceksiniz? Bu gençler eğer, FETÖ yada başka bağlantılar içinde olsaydı, onlar zaten tezlerini başkalarına yazdırmış, sorunlarını çözüp üniversitelere girmişlerdi. Ama bu 7 bin genç, hiç torpili olmayan, sınavla ve tamamen alın teriyle öğretim üyesi olmayı hak etmişler. Ancak iktidar onları beni hoş görsünler ama adeta hurdalık hâlinde boşlukta bekletiyor.

ÜÇYÜZBİN ÖĞRENCİ AF - DÖRTYÜZBİN ÖĞRETMEN ATAMA BEKLİYOR

Eğitimde bir başka güncel sorun da 300 bin öğrencinin okuldan atılmış olması. Bu öğrenciler üniversitede okuma koşulları nedeniyle veya başka nedenlerle okullarından uzaklaştırılmış, ama hiç suçu olmadığını belirterek bir af bekliyorlar. Bunun yanında, 400 bin öğretmen de atamayı bekliyor. 400 bin öğretmen atama beklerken şu anda okullarımızda da 100 bin öğretmen açığı var.

Önümüzdeki hafta da yardımcı doçentlerle ilgili bir değişiklik gelecek. Orada da yardımcı doçentlerin üniversitelere göre tercih edilmelerinde farklı kriterler getiriliyor. Her üniversiteye göre nasıl alınacakları değişecek. Her rektöre ek koşul belirleme hakkı veriliyor. "2 kere 2 Ankara üniversitelerinde 5, İstanbul üniversitelerinde 4, İzmir üniversitelerinde 3 eder." denecek ki AKP eğitimde sınıfta kalmış durumda.

Editör: Haber Merkezi