CENGİZ ALDEMİR/ ANKARA- Bütçe görüşmelerinin sürdüğü meclis genel kurulunda konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, dünya da yaşanan iklim krizinden bulunduğu bölge itibarıyla Türkiye’nin daha çok etkileneceğini ancak bu konuda yetkili bakan ve bakanlığın hiçbir şey yapmadığı eleştirisinde ulundu.

ÇEVRE BAKANLIĞI BİR ŞEY YAPMIYOR

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, " İklim krizi bir millî güvenlik meselesi hâline gelmiştir " sözünün doğru olduğunu ancak, Bakanlığın hiçbir şey yapmadığını, Bakan Kurum’un bütçe sunuş konuşmasında iklimle ilgili 10 cümle laf ettiğini hatırlatan CHP’li Bakan, “İklim krizinin yıkıcı sonuçları olacağını sokaktaki vatandaş bilmeyebilir. İnsanlar iş, aş, ekmek derdinde, eline iş, aş yazıp intihar ediyorlar, işsizlikten sokakta kendisini yakıyor. Ama devlet aklı bunu bilmek zorunda. Paris Anlaşması'na imza atan 196 ülkeden biriyiz. Sadece 7 ülke bununla ilgili gereğini yerine getirmedi. Eritre, Angola, Güney Sudan biz de bu ülkelerin içindeyiz. Bize niye bu utancı yaşatıyorsunuz? G-20 ülkeleri içinde sadece biz bununla ilgili gereğini yerine getirmedik, 50 defa söyledik, Meclise  getirip onaylamadık. 50 defa söyledik” sözleriyle tepki gösterdi.

İKLİM KRİZİ BİRÇOK PANDEMİ YARATIR

İklim krizinin Covid-19 kadar acil olduğunu, pandemilerin temel sebebinin iklim krizli sorunlardan kaynaklandığını, iklim kriziyle ilgili çözüm üretilmediği sürece  Covid-19'ların yerine Covid-20'ler, Covid-21'lerin geleceği ve bir çok sosyal sorunlarla karşı karşıya gelineceği uyarısında bulundu.

Küresel ısınma devam ettiği sürece Türkiye’nin su fakiri ülke noktasına geleceğini, ülkenin 300'e yakın gölünün tamamına yakınının küçüldüğünü, kirlendiğini ve kuruma noktasına geldiğine dikkat çeken CHP’li Bakan, Meriç, Ergene, Gediz, Büyük Menderes, Asi, Konya gibi tüm havzalarda suyun kendini yenileyemediği için ülkenin  Van Gölü’nün 3 katına eşit 1,3 milyon hektar sulak alan kaybettiğini söyledi. Bakan, Türkiye’nin dünyada su stratejisi noktasında 32’ci sırada olduğunu ve birinci sırada olan Katar’la su yönetim anlaşması yapan iktidarı eleştirdi.

PARANIN DİNİ OLMAZ ANLAYIŞI ÇEVREYİ YOK EDİYOR

HES’ler yüzünden su kaynaklarının kurutulmasına örneklerle ortaya koyan Bakan, çevrenin önemli ve çok boyutlu bir konu olduğunun altını çizdi ve tüm bakanlıkların gölgesinin Çevre Bakanlığının üzerinde olduğunu belirterek eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Enerji Bakanı burada bütçe konuşmasına geldi, dedi ki: "Rüzgâr tribünlerine karşı çıkıyorsunuz çevre kılıfı altında." Kardeşim, sen niye orman alanına rüzgâr tribünü yapıyorsun? Sessiz mi kalacağız? HES yapıyorsunuz, HES'lerle Çekerek Irmağı'nı yok ediyorsunuz, Fırtına Deresi'ni yok ediyorsunuz, Munzur Vadisi'ni yok ediyorsunuz. Sessiz mi kalacağız? Ekosistemi bozuyorsunuz. Maden yapıyorsunuz, Kaz Dağları'nı, Celattepe'yi, Fatsa'yı yok ediyorsunuz. Sessiz mi kalacağız? Zaten sabıkalısın, doğru yerde yapsan sesimizi çıkarmayacağız. Doğru iş yapmıyorsunuz. Tarım ve Orman Bakanlığı suyu yöneten Bakanlık. DSİ'ye bırakılmayacak kadar önemli su. Sayın Bakan, dönüp diyor musunuz "Sayın Ulaştırma Bakanı, Kanal İstanbul ekolojik olarak geriye dönülmez bir şekilde bu ülkenin çevresini tahrip edecek." ya da "Üçüncü köprü geçişi için dönüp diyor musunuz "Sayın Ulaştırma Bakanı, bu üçüncü köprüyle kuzey ormanlarını yok ettiniz."? Diyemezsiniz, burada tek bir irade var arkadaşlar. Sayın Cumhurbaşkanının iradesi var ve o irade kendisini açığa çıkardı, ne dedi? "Paranın dini, imanı, rengi olmaz, para paradır." dedi. Bu, çevreyi çöküşe götüren neoliberal politikalarının yol haritaları olduğunu söyledi. Dolayısıyla buradan çevreyle ilgili bir çözüm çıkmaz.”

Editör: Haber Merkezi